Elazığ yerel seçiminde, "Al birini vur ötekine"

Zülfü YAZAR
Elazığ

Yerel seçimlere sayılı günler kala Elazığ'da seçim çalışmaları son sürat devam ediyor. Şehir adeta siyasi partilerin bayrakları ve pankartlarıyla donatılmış durumda. Öte yandan bilboardlarda sadece adaylar var. Köprüler, altgeçitler, binalar... aynı şekilde.

Kendi nezdimde en üzücü olanı ise şehirdeki her ağaçta 2-3 adayın afişlerinin olması. Komik olan ise afişlerde yer alan adayların ekolojik vaatleri. Şehirdeki görüntüyü anlattıktan sonra adaylara gelelim. Elazığ bilindiği üzere muhafazakar ve milliyetçi bir şehir olarak bilinir. Doğru tarif edildiğini adaylara bakınca kolaylıkla anlayabiliyoruz. Seçimi kimin kazanacağı tam olarak kestirilememektedir. Yıllardır Elazığ'ı yöneten AKP'nin geçen dönem belediye başkanı bu seçimde tekrardan aday gösterilen Şahin Şerifoğulları'nı depremzedelere ettiği hakaretlerle tanıyorsunuzdur.

AKP adayına oy kaybettirmesi muhtemel aday ise eski AKP milletvekili Şeyh Said'in torunu, eski devlet bakanı Ali Rıza Septioğlu'nun oğlu Faruk Septioğlu. MHP seçimde en çok çalışan parti diyebiliriz ama kazanmaları mümkün görünmüyor. Saadet Partisi ve HÜDA PAR da aday göstermezse olmaz tabi ki . DEM Parti'nin seçim çalışmalarına ve genel istatistiklerine bakıldığında kazanması mümkün görünmüyor. Sağ bu kadar parçalanmışken ve CHP'nin geçen seçimlerde Elazığ'da yüksek oy aldığı göz önünde bulundurulduğunda aradan sıyrılıp kazanacağını da eklemekte yarar var.

Geçenlerde Elazığ Milletvekili Gürsel Erol mitingine şu sözleri sarf ediyordu: "Kitabımızı yakan, terör örgütlerine kucak açan İsveç'in NATO'ya girmesi önergesi AKP ve MHP oylarıyla kabul edildi. Biz CHP olarak red oyu verdik". Neyse ki mitingde yer alan insanlar konuyu anlamadığından Gürsel Erol'un yalan söylediğini fark edemedi.

Yerel seçimler böyle devam ediyor. Gençlerin kafasının karışık olduğu, her gün farklı bir adaya yöneldiği görülüyor. Gençler; burjuva, muhafazakar, milliyetçi ve şeriatçı adaylar arasında seçim yapmak zorunda bırakılmış. Hiçbir adaya güvenmeyen gençler seçilecek adayın cemaatlere, faşist gruplara, yolsuzluğa ve ranta alan açacakları malum olduğundan pek umutlu bakamıyor. Durum böyle olunca şunu demeden geçemiyoruz "al birini vur ötekine"