"Öğrenciler pedagojik eğitimi olmayan cemaat ve tarikat görevlilerine teslim ediliyor"
"Bir milyonu aşkın ataması yapılmayan öğretmen varken öğrenciler pedagojik eğitimi olmayan cemaat ve tarikat görevlilerine teslim edilmektedir."
İLGİLİ HABERLER
"ÇEDES projesi üzerinden okullarımızda dinselleştirme kuşatmasına sessiz kalmayacağız"
ÇEDES bize ne söylüyor: Adım adım ‘dindar nesil’ projesi
"ÇEDES'le her şeyi kaderle açıklayan bir nesil yetiştirilmek isteniyor"
Eğitim Emekçisi Gönül KURAL
Sincan
Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan bir protokolle hayata geçirilen ÇEDES Projesi amacının ortaokul ve imam hatip ortaokullarında öğrenim gören öğrencilerin, çevreye ve değerlere duyarlı bireyler olarak yetişmelerine katkı sağladığını iddia etmektedir. 2023 yılında imzalanan ek protokolle proje ilkokul ve liseler dahil tüm öğrencileri kapsayacak şekilde genişletilmiştir.
Bu proje adı altında pedagojik eğitimi olmayan kişiler öğrencilere dini konularda eğitimler ve etkinlikler yaptırmaktadır. Projenin uygulama esas ve usullerine baktığımız zaman ders saatleri dışında ve velilerin izin dilekçeleri ile faaliyetlerin yapılacağını söylemesine rağmen öğrenciler dersten alınarak okullarda birçok etkinlik yapıldığını görüyoruz.
Okullarda yapılan bu çalışmalar bununla sınırlı kalmamakla birlikte illerde tarikat ve cemaatlerin İl Milli Eğitim Müdürlükleri ile yaptığı protokoller sonucu öğrenciler velilerin izni olmadan ders saatlerinde bu tür etkinlilere katılmaktadırlar.
Milli Eğitim Bakanı TBMM'deki 2024 bütçe görüşmelerinde "2023 yılı itibarıyla geçerli 2 bin 709 tane protokolümüz var. Bunların içerisinde sizin 'tarikat, cemaat' dediğiniz, bizim 'STK' dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz" ifadelerini kullanarak niyetlerini açıkça ortaya koymaktadır.
Tarikat ve cemaatlerde yaşanan istismar, intihar ve yangınlar defalarca basına yansımış fakat her seferinde göstermelik cezalarla olayların üstü örtülmüş ve Milli Eğitim Bakanlığı cemaat ve tarikatlarla iş yapmaya devam etmiştir. Bir milyonu aşkın ataması yapılmayan öğretmen varken öğrenciler pedagojik eğitimi olmayan cemaat ve tarikat görevlilerine teslim edilmektedir.
Eğitime ve okullara ayrılan bütçe her geçen gün azalırken cemaatlerle ve vakıflarla protokoller yapılmakta ve kaynaklar buralara aktarılmaktadır. Çocuklarda beslenmeye bağlı olarak sağlık sorunları artmakta, dar gelirli aileler çocuklarının beslenmesine koyacak yiyecek bulmakta zorlanmaktayken, eğitimin her kademesinde olması gerekirken sadece okul öncesine verilmeye başlanan bir öğün ücretsiz yemek uygulaması da kaldırılmıştır.
Yoksulluk artarken lise çağına gelen çocuklara MESEM adı altında çocuk yaşta işçilik dayatılmakta, hem çocuk sömürüsü meşrulaştırılırken diğer taraftan bütün bütçe işsizlik fonundan karşılanmaktadır.
Yoksul emekçi çocuklarına ÇEDES adı altında din istismarı ya da MESEM projesi adı altında emek sömürüsü dayatılmakta, iktidar gerici ve sermaye yanlısı politikalarını genç nesillere üzerinden sürdürmeye çalışmaktadır.
Eğitim alanında sorunlar bu kadar büyürken en geniş kesimi kapsayacak bir mücadele hattı ihtiyacı da artmıştır.
Benzer bir uygulamayı okulumuzda da yaşadık. Okulumuzda İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile protokol yapan bir dini vakfın öğrencilere gelip seminer vereceği haberini aldık. Konuyla ilgili neler yapacağımızı tartıştık. Eğitim Sen Ankara 4 No’lu Şube olarak bölgemizde örgütlü sendikalara da çağrı yaparak bu uygulamaya karşı ortak bir tepkiyi örgütlemeye çalıştık. Çağrımıza Eğitim İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen cevap verdi. Okulumuzda dernek görevlisi gelince bazı öğretmen arkadaşlar seminere öğrencilerini göndermedi. Yakın okulları ziyaret ederek konuyla ilgili öğretmenlere bilgilendirme ve okul önünde yapacağımız basın açıklamasına çağrı yaptık. Eğitim Sen, Eğitim İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen olarak okul önünde basın açıklaması yaptık. Velilere bildiri ve bu etkinliklere çocuklarının katılımını istemediklerine dair dilekçe örneği dağıttık. Velilerle konuşunca gördük ki okullardaki bu uygulamalardan habersiz. Velilerin bir kısmı okula dilekçe vererek çocuklarının bu tür etkinliklere katılmasını istemediklerini bildirdiler. Bu çalışma öğretmenler arasında da bir birliktelik ve umut yarattı.
Çalışma bu tür birlikteliklerin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Biz eğitim emekçileri olarak iş yerlerini merkeze alan velileri ve eğitim emekçilerini bu sürecin bir parçası yapan çalışmaları ne kadar çok arttırırsak saldırıları durdurma şansımız o kadar fazla olur.
Bu birliktelikleri daha da büyüteceğimiz günlere olan inancımızla birleşe birleşe kazanacağız!
Evrensel'i Takip Et