29 Nisan 2024 06:20

Kamuda çalışan sağlık işçilerinin mektubu: İş yerlerimizde yaşadığımız sorunlar etrafında mücadele edelim

İstanbul Sağlık İşçileri Platformu

Biz Sağlık Bakanlığında çalışan işçiler olarak, 700 bin kamu işçisinin büyük bir çoğunluğu ile birlikte ek zam düzenlemesinin kapsamı dışında bırakıldık. Ek zammın bizleri de kapsaması gerektiğine dair talep ve isteklerimizi üyesi olduğumuz sendikalara iletip birlikte mücadele edilmesine dair kararlılığımızı bildirdik. Bu talebimiz karşısında bırakın bizimle birlikte mücadele etmeyi, kendi çıkar ve kaygılarını merkeze koyarak mücadele etmemeye gerekçeler, mevcut ataletlerine bahaneler uydurdular.

Sendika şube yönetimleri de genel merkezlerindeki bu tutum karşısında hizaya geçtiler. Mücadeleyi örgütlemek değil iş yerlerinde yüklenen bu talebi sönümlendirmek ve genel merkezlerin çizgilerine çekmek için çaba sarf ettiler.  Genel merkez ve şube yönetimleri, işçiler birlikte karar alıp tutum göstermek yerine sağlık işçisinin çıkarlarını sendikal-siyasal çıkar ve kaygılara tercih ettiler.

Sağlık Bakanlığında yetkili sendika Öz Sağlık-İş Sendikası olduğundan dolayı ‘ek protokol’ çağrısı yapma yetkisi de yasal olarak Öz Sağlık-İş’te olmasına rağmen gerçek bir çağrı yapmadı. Gölgelerde saklanarak powerbank, saat vs. dağıtarak, otelcilik organizasyonları yaparak sendikacılık anlayışlarını gösterdiler. Dev Sağlık-İş ise zaten hak getire.

Bizler klinik destek, tıbbi sekreter, veri giriş kontrol işletmeni, temizlik görevlileri, teknik servis, biyomedikal teknik servis, bilgi işlem, şoför, güvenlik görevlisi olarak hastanelerin çeşitli birimlerinde çalışan kamu işçileriyiz. Farklı hastanelerde sorunları ortak ve aynı dertten mustarip olan Sağlık-İş üyesi sağlık işçileriyiz. Bizler “Kendi kendimizi örgütleyen” işçileriz…

Emek harcayarak, alın teri dökerek evimize ekmek götürüyoruz. Çocuklarımızı okutuyor, kiramızı ödüyoruz. Ama temel gıda maddelerinde, ulaşımda ve kiralardaki fahiş fiyat artışlarından dolayı; kiralarımızı ödeyemez ve temel insani ihtiyaçlarımızı karşılayamaz hale geldik. Maaşlarımızdan kesilen vergi her geçen gün artıyor. Her yıl ortalama iki maaşımız vergi olarak kesilmekte. Bu nedenle ekmeğimiz küçülüyor, maaşımız büyümüyor! Emeğimiz pul olmuş durumda. Ama bu böyle mi devam etmek zorunda? Elbette ki hayır! Peki, bu durum düzeltilebilir mi? Tabii ki düzelir.

Sağlık-İş’in ek zam sürecinde göstermiş olduğu tutumdan vazgeçerek Sağlık Bakanlığında yetkiyi alma hedefleri varsa, bunu biz üye işçiler ile açık şeffaf olarak tartışmakla başlanmalıdır. Bizlerin hastanelerde oluşturduğu “iş yeri komisyonları” ile İstanbul genelinde ivedilikle bir toplantı yapılıp bir yol haritası ortaklaşa belirlenmelidir.

Sorunlarımız orta yerde ve sahipsiz durmaktadır. 

- Vergide adalet istiyoruz. Ücretimizden kesilen gelir vergisi, gelirimizle orantılı olarak adil bir şekilde kesilmeli ve işçilerin gelir vergisi oranı yüzde 10’a sabitlenmeli.

- Aynı bakanlıkta, aynı hastanede hatta aynı işi yapmamıza rağmen, işçi olmayan diğer sağlık çalışanı mesai arkadaşlarımız ile aynı çalışma sürelerine sahip değiliz. Sağlık çalışanları arasında çalışma süreleri farklılıkları ile işçi-memur ayrımı yapılmaktadır. Bu eşitlik ilkesine aykırıdır. Çalışma süreleri haftalık 40 saat olmalı.

- Meslek kodlarımız fiilen yapılan işlere göre tanımlanmalı ve görev tanımımız dışında iş yaptırılmamalı.

- Eşit işe eşit ücret ödenmeli.

- Kadın işçilerin doğum sonrası İş Kanunu’na göre gece saati sayılan sürelerde ilk 24 ay boyunca çalıştırılmalarının önüne geçilmesine yönelik önlemler alınmalı.

- Tayin ve becayiş hakkı hiçbir ön koşul olmadan 4/D sürekli kamu işçilerine de verilmeli.

- Güvenlik personelinin güvenlik sertifikası sorunu çözülmeli. Güvenlik personelinin yer yer kartları iptal edilmektedir. Bu nedenle, iş sözleşmeleri feshedilmekte ve işten çıkışları yanlış kod ile yapıldığı için İŞKUR’dan işsizlik maaşlarını da alamamaktadırlar. Güvenlik personelinin güvenlik kartları her ne sebeple iptal edilirse edilsin iş sözleşmeleri iptal edilmemeli, hastanenin faklı birimlerde görevlendirilecek şekilde düzenleme yapılmalı.

- İmzalanan en son TİS’teki “disiplin cetveli” maddeleri ile sağlık çalışanları sürgün-mobbinge açık hale gelmiştir.  Sendikal faaliyette bulunan arkadaşlarımızın onayı alınmadan-sendikal faaliyeti engellemek için- işyerlerimiz değiştirilmektedir. Bu tür keyfi uygulamaların önüne geçmek için mevzuatı ve yönetmeliği olacak bir şekilde yasal bir güvence gereklidir.

Bunlar ve dile getirmediğimiz daha nice sorun bizleri her geçen gün daha da olumsuz etkilemektedir. Çözüm bulunamadığı, sorunlarımıza kendimiz sahip çıkamadığımız sürece de artacağı gözükmektedir.

Gelin hep birlikte kendi sorunlarımıza sahip çıkalım. Nasıl mı? Aktif iş yeri temsilciliği yaparak, bizim sorunlarımızı dinleyen, sendikal-siyasal çıkar ve kaygılara ile hareket etmeyip işçinin yanında, etkili sendikalar ve sendika şubeleri ile birlikte mücadele ederek yapalım.

İş yerlerimizde bu sorunları ortaklaşa dile getirip kamuoyu oluşturalım. 1 Mayıs İşçinin Emekçinin Bayramı yaklaşmaktadır. 1 Mayıs, gerçek anlamını iş yerlerinde işçilerin sorunlarının çözülmesi için verilen mücadelelerle kazanıldı. Bizler, sağlık işçileri de 1 Mayıs’ın gerçek anlamına uygun olarak iş yerlerindeki “sahipsiz sorunlarımıza” kendimiz sahip çıkmak için açık çağrılar yaparak birlikte kutlayalım.

Sağlık-İş İstanbul Şubelerine açık çağrımızdır.

Sorunlarımızı çözmek yerine mücadeleden imtina edilen “alanlarda” kutlama çağrılarının, biz sağlık işçileri için 1 Mayıs’ın ruhuna aykırı olduğunu düşünmekteyiz. Ya Taksim ya Bursa çağrıları yapılmaktadır. Adeta işçiler bölünmektedir. Bizler 1 Mayıs’ın işçilerin birliğini ve dirliğini savunmayı, iş yerlerindeki sorunlarımıza sahip çıkıp mücadelede etmeyi ve bunun toplamında alanlarda buluşmayı, bir bayram havası ile kutlamayı tercih etmekteyiz.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et