Yılların mücadelesi: İş günü saatlerinin düşürülmesi
Türkiye’de istihdamda olanların yüzde 15’i haftada 60 saatten daha fazla çalışıyor. Bu verilerle Türkiye, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkeleri içinde, en üstte yer alıyor.
Türkiye’de haftalık çalışma saati en fazla 45 saat olarak sınırlandırılmıştır. İş yerleri haftada 45 saatin altında bir çalışma süresi belirlemekte serbesttir. Haftada 45 saatin üzerinde çalışılması fazla çalışma olarak değerlendirilmektedir. Bu durumda fazla çalışma ücreti olarak, normal saatlik ücretin yüzde 50 fazlası ödenmelidir. Fazla çalışma yıl içinde toplam 270 saati geçmemelidir. Ancak somut tablo açısından durum pek de öyle değil. Türkiye’de istihdamda olanların yüzde 15’i haftada 60 saatten daha fazla çalışıyor. Bu verilerle Türkiye, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkeleri içinde, en üstte yer alıyor. Haftalık ortalama çalışma saatinde ise 45.6 saat ile OECD ülkeleri içinde Kolombiya’dan sonra ikinci sırada.
Bugün açısından üretim hacmiyle orantılı olarak artan fazla mesailer, birçok işçi tarafından talep edilen bir konumda. Birçoğu uzun çalışma saatlerinin zorluğundan yakınsa da bir yandan mecburiyetlerini de dile getiriyor. Net ücretin neredeyse evin kirasına denk olduğu ekonomik koşullarda ek gelir arayışı hemen hemen her iş kolu açısından geçerli. Metal sektöründe çalışan bir kadın işçi “Bayramda çok istedim fazla mesaiye kalmayı, çünkü misafirdense burada hizmet ettiğim kişi para veriyor. Çift yevmiye alıyorum. Benim için büyük avantaj oluyor” derken, bir başka işçi ise “Bazı aylar oluyor ki çocukları haftada bir kez görüyorum. Ama mecburum. Eşim çalışmıyor, maaşım da belli ihtiyaçlara anca yetiyor” şeklinde konuşuyor.
UZUN ÇALIŞMA SAATLERİ SİGARA KADAR ZARARLI
Genel olarak geçim kaygısı insanca çalışma koşulları talebinin üstünü kapatıyor. Yaşayabilmek için uzun çalışma sürelerine mecbur bırakılan birçok işçi bu temponun insan sağlığına olumsuz etkilerine de maruz kalıyor. Yapılan çeşitli araştırmalar, uzun çalışma saatlerinin insan sağlığına etkilerini ortaya koyuyor. Örneğin, yapılan bir araştırmaya göre uzun çalışma saatleri kişilerin felç ve koroneri kalp hastalığı riskini yüzde 40 artırıyor. (Hemen hemen sigaranın riskine (yüzde 50) yakın bir oran). Günde 11 saat çalışan bir işçinin depresyona girme riskinin günde 7-8 saat çalışan birine göre 2.5 kez daha fazla olduğu bir başka araştırmanın sonucu. Ayrıca gün içerisinde meydana gelen iş kazalarının çoğunluğunun ek mesai saatlerinde ve gece vardiyalarında olduğu; yorgunluğun hafızada, problem çözmede ve karar vermede bozulmaya yol açtığı tespit edilmiş. Buna ilişkin işçiler de kendi örneklerini anlatıyor; “Zaten belli bir eşik var. O eşiği geçince herkes bir garip olmaya başlıyor. Saçma şeylere gülmeye başlıyoruz. Her şeyi unutuyoruz. Geçen gün mesaiden çıkınca telefonumun ekran kilidi şifresini unutmuştum. Uzun süre bakıştık telefonla da sonra hatırladım.”
Bunun yanında organize sanayi bölgesinde hafta sonu tatili bulunan fabrikalar gözde konumda diyebiliriz. Cumartesi ve pazar günleri izin günü bulunan çok az fabrika bulunmasına karşın başka iş yeri arayan birçok işçi ilk kriter olarak bunu söylüyor. İki çocuk babası bir işçi “Cumartesi çalışsam bile hiç olmazsa mesai ücreti alırım. Bayram hariç en son ne zaman üst üste iki gün dinlendim bilmiyorum. Bir pazarım var onda da evin, hanımın, çocukların ihtiyaçları oluyor, alışverişe gidiyoruz o kadar” şeklinde konuşuyor.
Hafta sonu tatili ve çalışma saatleri üzerinden yönelttiğimiz sorularda sıklıkla yurt dışındaki haftada 4 iş günü uygulamaları örnek gösteriliyor. Burada uygulanmasının zor olacağı genel görüş. Ancak ücret meselesi öne çıkan kaygı: “Şimdiki ücreti vereceklerse amenna. Kim istemez ki?”
Hafta sonu tatili talebi, birçok kaygı ve tartışma arasına gizleniyor. 138 yıl öncesine dayanan 12 saatlik iş gününü “8 saat çalışma, 8 saat dinlenme, 8 saat canımız ne isterse” sloganıyla 8 saate indiren işçi grevlerini hatırlayalım. Bugün iş yerlerindeki çalışma koşulları teknolojinin hiç gelişmediği 1800’lü yıllarla hemen hemen aynı. Yüksek teknolojiyle saniyede üretilen ürün sayısı katlanırken birçok iş yerinde çalışma saatlerinin düşürülmesi bir yana dursun,2 kişilik işi 1 kişiye yaptırmanın yolları aranıyor. İşten çıkarmalar son sürat devam ediyor.
"DÜŞÜNMEYE İSE ZAMAN YOK"
Sadece çalışma saatlerindeki bir iyileştirme, beraberinde geçim kaygısını arttırdığından insanca çalışma koşulları ve insanca yaşayabilecek bir ücret için tüm bu sömürü koşullarına dair topyekün bir mücadele perspektifini gerekli kılıyor. Taleplerin o bölgedeki en iyi fabrikaya göre belirlenmemesi; çok daha iyi çalışma koşullarına sahip olmanın hedefiyle yola çıkılması hâlâ aşılması gereken bir sorun. Tüm bireysel kurtuluş yöntemlerinin (Başka fabrikaya gitmek, patronla iyi anlaşmak vb.) er ya da geç tıkanması, sermayenin her koşulda cebini doldurma odaklı hareket etmesi, artan yoksulluk, iş cinayetleri her ne kadar umutsuz bir kesim yaratsa da mücadelenin yöntemini daha da netleştirecektir.
Evrensel'i Takip Et