30 Nisan 2024 17:11

Türkiye, dünyada en çok gazeteci hapseden ülkeler arasında

Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü öncülüğünde hazırlanan 2023 raporunda Türkiye için “Dünya çapında en çok gazeteci hapseden ülkeler arasında” denildi

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş / Evrensel

Paylaş

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’ne az bir zaman kala basın meslek örgütlerinin raporları da paylaşılıyor. ECPMF’nin raporuna göre; Türkiye dünya çapında en çok gazeteci hapseden ülkeler arasında yer aldı.

“Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü (ECPMF)” öncülüğünde hazırlanan medya ve basın özgürlüğü ihlalleri izleme raporu 2023 tamamlandı. “Medya özgürlüğü acil müdahale (MFRR)” raporun Türkiye bölümünü hazırladı.

Raporda şubat ayında gerçekleşen depremler sonrası ve mayıs ayındaki seçimler öncesinde Türkiye’de, bağımsız medya üzerinde yoğun bir baskı yaşandı. İzleme dönemi boyunca, MFRR Türkiye’de 320 kişi veya medya kuruluşunun dahil olduğu 236 basın ve medya özgürlüğü ihlali vakası tespit etti.

ELEŞTİREL HABERCİLİĞİ ENGELLEMEK İÇİN…

Hukuki vakalar, kaydedilen tüm vakaların yarısından fazlasını (yüzde 51.3) oluşturarak baskın tehdit olarak ortaya çıktı. İktidar ve yetkililer, gazetecileri baskı altına almak ve eleştirel haberciliği engellemek için ev baskınları, keyfi gözaltı ve tutuklamalar, suç isnatları ve mahkumiyet kararları verdi. Gazeteciler en çok “terörizm”, “kamu görevlilerine hakaret”, “cumhurbaşkanına hakaret”, “Kamuoyunu yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” ve “Nefrete azmettirme” gibi suçlamalarla karşı karşıya kaldı.

Dünya çapında en çok gazeteci hapseden ülkelerden biri olan Türkiye’de, raporun yayımlandığı tarihte 13 gazeteci hapisteydi. Raporda, Gazeteci Sinan Aygül için “2022 yılının sonlarında yürürlüğe giren ‘Dezenformasyon Yasası’ kapsamında ceza alan ilk gazeteci oldu” denilirken, dezenformasyon yasasının Anayasa Mahkemesi tarafından onaylandığı ve yürürlükte kaldığı belirtildi.

ŞİDDETE MARUZ KALDILAR

Raporda ayrıca şu bilgilere yer verildi: “Depremlerin ardından afet bölgelerinde haber yapan gazeteciler gözaltına alındı ve bazıları hükümetin müdahalesini eleştirdikleri için Dezenformasyon Yasası kapsamında tutuklandı. Nisan ayındaki eş zamanlı şafak baskınları, seçimlerden önceki geniş çaplı baskıların bir parçası olarak 10 Kürt gazetecinin tutuklanmasıyla sonuçlandı. Yabancı muhabirler de dahil olmak üzere gazeteciler Türkiye’ye giriş ve çıkışlarda engellerle karşılaştı.”

Basın özgürlüğü raporuna göre; birçok muhabir, özellikle seçimleri, gösterileri ve depremden etkilenen bölgeleri takip ederken polis, özel şahıslar, kamu görevlileri ve onların koruma görevlileri tarafından fiziksel şiddete maruz kaldı.

Özellikle depremlerin ardından ve seçimler sırasında gazeteciler hem çevrim içi hem de sözlü taciz ve tehditlere maruz kaldı. Siyasetçiler ve hükümet yanlısı medya, bağımsız yayın organlarını ve gazetecileri defalarca itibarsızlaştırdı ve sindirdi.

İKTİDAR KONTROLÜNDEKİ DÜZENLEYİCİ: RTÜK

RTÜK’e dair “İktidar kontrolündeki medya düzenleyici kurumu” denilen raporda, eleştirel haberlere karşı ayrımcı yaptırımlar uygulamaya devam ederek para cezaları ve geçici yasaklar getirildiği hatırlatıldı. Türkiye mahkemeleri de çok sayıda haber ve sosyal medya paylaşımına erişim engelleme kararı verdi.

Depremlerin ardından, muhabirlerin afet bölgelerinde çalışmalarını yürütmeleri, çoğu zaman polis tarafından olmak üzere, özel şahıslar ve kamu yetkilileri tarafından da defalarca engellendi. Yetkililer gazetecilerin deprem bölgelerine akreditasyonunu keyfi olarak reddetti ve daha sonra birçok muhabirin farklı şehirlerdeki oy verme süreçlerini takip etmesi engellendi.

"DURUM GÖRÜNENDEN DAHA VAHİM"

Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF) Medya Özgürlüğü İzleme Koordinatörü Gürkan Özturan; Türkiye’nin savaştaki Ukrayna’yı geride bırakarak en yoğun ihlalin raporlandığı ülke olduğunu belirterek “Bir yıl içinde en az 236 vakanın raporlandığı ülkede ayrıca unutulmaması gereken bir gerçek de bulunuyor; bu vakalar yalnızca bildirilen ve vaka mağdurunun açık kimliğiyle raporda yer almayı kabul ettiği durumları kapsıyor. Bu da şu demek oluyor, aslında medya özgürlüğünün durumu görünenden daha vahim” dedi.

“2023 yılında Dezenformasyon Yasası’nın yürürlüğe girmesi, 6 Şubat depremleri sonrasında gazetecilere, medya çalışanlarına ve medya kuruluşlarına yönelik hasmane tutum ve hedef gösterme sonucu gerçekleşen saldırılar, seçim sürecinde yaşanan kısıtlamalar zaten zorlu olan koşulları daha da kötü bir hale getirdi” ifadelerini kullanan Özturan, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü vesilesiyle; haber alma hakkı, ifade hürriyeti ve basın özgürlüğü önündeki engellerin derhal kaldırılması ve yurttaşların temel hak ve hürriyetleri temelinde yeni bir yasal düzenleme yapılması çağrısında bulundu. (MEDYA SERVİSİ)

ÖNCEKİ HABER

Bakanlıktan "İmralı tecridine" dair açıklama: Tecrit yok, haklardan faydalanıyorlar

SONRAKİ HABER

Bakanlık öğretmen ‘eğitecek’: Öğrencileri değil iktidarın çıkarını önceleyen öğretmen yaratılmak isteniyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa