İradesiz çocuk yetiştirme planı
Müfredat taslağının okul öncesi eğitimin zorunlu olması gibi temel sorunlarıyla ilgilenmediğini belirten Doç. Dr. Mehmet Toran “Taslak çocuk ve oyun merkezli değil, çocuğun üstün yararı yok” dedi.
![İradesiz çocuk yetiştirme planı](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/142168.jpg)
Fotoğraf: Pixabay
Vural NASUHBEYOĞLU
İstanbul
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)’in, 26 Nisan’da ‘Türkiye Maarifi Yüzyılı Modeli’ adıyla duyurduğu yeni müfredat taslağının yankıları ve tartışmaları sürüyor. Müfredat taslağının ana felsefesini özetleyen ‘erdem-değer-eylem’ modeli eğitimin tüm alanlarıyla ilişkilendirilmişmiş durumda. Taslağın askıya çıktığı süreçten bu yana en az gündem olan alan ise okul öncesi eğitimi. Müfredat taslağının okul öncesi eğitime etkilerini ve bu alanda nasıl düzenlemeler planlandığını İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Okul Öncesi Eğitimi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Toran ile konuştuk.
‘ASIL HEDEFLER TASLAKTA YER ALMIYOR’
Müfredat taslağının okul öncesi eğitimde çocuk, oyun merkezli değil tamamen modeli özneleştiren bir yaklaşıma sahip olduğunu ve çocuğun üstün yararını gözetmediğine dikkat çeken Doç. Dr. Mehmet Toran “Okul öncesi eğitimde ilk defa gündeme getirilen telkin kavramıyla da itaat eden, edilginleşen çocuklar yetiştirme hedefi var” dedi. Taslağın okul öncesinde çocukların sağlıklı beslenmesi, dezavantajlı çocukları gözetmek ve okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesi gibi elzem hedeflere hiç yer vermediğine işaret eden Doç. Dr. Toran “En büyük handikaplarından biri de Türkiye’de okul öncesi eğitim zorunlu değil. Çağ nüfusunda yaklaşık 8 milyon çocuğun 1.8 milyonu okul öncesi eğitimden yararlanamıyor. Taslağın okul öncesi eğitimde olmayan 6 milyon çocuk nerede diye bir derdi yok. Başarılı olmak için mutlaka sağlıklı beslenme, sağlıklı öğrenme koşulları ve çocuğun özgürleşmesi için ilkokuldan önceki 60-72 ay arası için okul öncesi zorunlu olmalı” dedi. Taslağa egemen olan ‘erdem-değer-eylem’ modelinin, merkeziyetçi, statükoyu koruyan, tek tip, itaat eden, muhafazakar ve liberal bir insan tipi yaratmak istediğine işaret eden Doç. Dr. Toran “Erdemli insan da dedikleri bu oluyor” dedi.
‘TEMEL AMAÇ MODELİN HAYAT GEÇİRİLMESİ’
Okul öncesinin şimdiye kadar eğitim programını geliştirme geleneğinde 4-5 amaç belirlendiğini ama asıl hedefin çocuklara ilkokula hazırlamak olduğunu belirten Doç. Dr. Mehmet Toran, “Ama bu programda ‘erdem-değer-eylem’ modeliyle tamamen bu modelin hayata geçirilmesi var. Bu aslında geleneksel olarak uygulanan okul öncesi programının ruhuna da aykırı. Çünkü okul öncesinde temel derdimiz çocuğun öğrenme sürecinde kendi başına yaparak, yaşayarak ve oyunla gelişimi destekleriz” dedi. Ama bu modelde çocuğun özne olmadığını, programın hedefleri ve amaçlarının özne haline getirildiğine dikkati çeken Doç. Dr. Toran “Bu programda model özneleşiyor, çocuk nesneleşiyor” diye konuştu.
Mehmet Toran | Kaynak: Kişisel arşiv
‘ÇOCUĞU GELİŞTİREN OYUN MERKEZE ALINMAMIŞ’
Daha önceki programlarda da sorun olduğunu ama burada ilk defa ‘yeni insan, erdemli insan tipi, huzurlu aile’ gibi kavramların yer aldığına işaret eden Doç. Dr. Toran, “Bu erdemi kim belirliyor, bunun kriterleri neler? Çocuk gelişimi açısından da erken yaşlarda çocuklara uygulanabilecek bir eğitim programı değil. Biz erken yaşlarda çocukların gelişimi için oyunu merkeze alırız. Ama bu programda oyun bir yöntem olarak ele alınmış ama oyuna çok yer yok. Okul öncesinde çocuklar oyunla çocuk kendi başına öğrenmesini, gelişimini ve sosyalleşmesini sağlayan bir yöntem. Ama burada tamamen çocuk nesneleşip model özneleştiği için programın amacına ulaşmak için çocuğa bu alanı sağlamıyoruz. Bu da taslaktaki en önemli sıkıntı” değerlendirmesinde bulundu.
‘ERDEMİN İÇİNDE DAYANIŞMA VE HOŞGÖRÜ YOK’
Taslağın ‘erdemli insanı ilkokulda yetiştiremeyiz daha erken yetiştirmeliyiz’ amacını taşıdığına işaret eden Doç. Dr. Toran “Okul öncesi eğitiminde çocukların özellikle şartları elverişsiz, dezavantajlı çocukların bunun üstesinden gelmesi önemli bir basamak. Ama ilk defa bu programda dezavantajlı çocuklara yönelik bir şey yok” dedi. Bu modelde ise toplumun değerlerine uymak gibi bir yaklaşım olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Toran “Hangi toplum bu? Hangi sınıfsal yapı, hangi il, ilçedeki toplum? Bu toplum Roman mı, Türk mü, Kürt mü, Arap mı? Hangi kimlikteki toplumdur?” diye sordu. Ayrıca ‘erdem-değer-eylemin’ içinde dayanışma ve hoşgörünün de olmadığına dikkat çeken Doç. Dr. Toran “Muhafazakar ve liberal insan yetiştirmek hedefleniyor. Bu da erdemli insan sayılıyor” dedi.
‘TASLAK ÇOCUK HAKLARINA DA AYKIRI’
Okul öncesi eğitimde daha önce de din eğitimi ya da Diyanet’in 4-6 yaş grubu Kuran Kurslarında da oldukça didaktik, çocuğu edilgenleştiren, çocuğun gelişimini desteklemeyen uygulamaların yanı sıra ilk defa bu programda öğretim yöntemi olarak telkinle karşılaştıklarını ifade eden Doç. Dr. Toran “Bizim okul öncesi eğitimde temel olarak çocuğun yüksek yararını gözetiriz. Bu çocuğun iyi olma halini korumak, akademik gelişimini desteklemek, kendini ifade etmesini sağlamak isteriz. Burada çocuk hakları konusunda da sorun var. Telkin bir şeye ikna etmektir. Bu erken yaşta nasıl gerçekleşir, öğretmen bunu nasıl uygular bilmiyorum. Ama okul öncesi eğitimde telkin yoktur. Bu taslak hali hazırda beğenmediğimiz eğitim modelinde bile yok. Çünkü erdem-değer-eylem modelinde çocuğun üstün yararı yok” dedi.
‘İTAAT EDEN ÇOCUKLAR İSTENİYOR’
Programla çocuğun nesneleştiği, edilginleştiği, pasifleştiği bir yaklaşımın olduğuna dikkat çeken Tıran “Bu itaat eden, kendi kimliğini oluşturamayan, kendini ifade edemeyen çocuklar yetiştirmek anlamına geliyor. Taslakta 404 alan becerisi, 402 de erdem- değer göstergesi var. Daha önce 90 gösterme vardı. Bu kadar gösterge çok fazla. Bir anda çok ciddi bir yükleme var burada. Bunu öğretmenin pratikte uygulayabilmesi de mümkün değil. Öğretmen bu konuda yetkin değil bilmediği şeyi nasıl uygulayacak. Bu taslak bu haliyle uygulamaya konulmamalı. Zaten bu haliyle sahada karşılık da bulmayacaktır” ifadelerini kullanarak tek bir insan tipi yetiştirmeye odaklandığı için programın gerici olduğunu söyledi.
ÇOÇUĞUN YÜKSEK YARARI NEDİR?
Çocuğun yüksek yararı çocuğun gelişimin bir bütün olarak ele alınmasıdır. Çocuğun sosyal, bilişsel ve ruhsal gelişiminin desteklenmesidir. Çocuğun biricikliği, varsa dezavantajlarının giderilmesidir. Çocuğun yüksek yararının en iyi sağladığı alan oyundur. Çocuk oyun oynarken deşarj olur, öğrenir, iletişim kurup sosyalleşir. Bu programdaki en eksik şey oyunun yaşam alanı olmaktan çıkarılmış olması.
Evrensel'i Takip Et