Kitap fuarının boyutları nasıl ölçülür!
Toplumun can damarı kültür, sanat ve bilim bilinçli bir yaklaşımla toplumdan dışlanıyor. Yeniden onu bir araya getirecek kanallara, buluşma ve etkinliklere öyle çok ihtiyacımız var ki...
Fotoğraf: Evrensel
Hakan KEYSAN*
Denizli
Yıllarca şehrimizde bir kitap fuarı olsun diye her mecrada dile getirdik, yazdık.
Sonra ihale edilerek satılan fuar esnaflığıyla iş birliği edildi ve "Ege'nin en büyük" fuarı ilimizde 6 yıl boyunca yapıldı.
Son yirmi yıldır organize edilen bütün kültür sanat faaliyetleri, kitap fuarları ve benzeri sosyal faaliyetler hep tek uçlu, iktidar yanlısı ve giderek niteliği, derinliği ciddi düzeyde tartışılması gereken sığlıktaki etkinliklere öncülük etti. Ama onlar için önemli olan sadece en büyük olma ve her yerde görünmek derdi idi...
Elbette katılımcı da olamadık. Kendi imkansızlık ve mekansızlık koşullarımızla neredeyse hoşgörüsüz bir ortamda kısır bir çevrede buluşmalar yaptık, etkinlikler düzenledik. Zoraki bir köşeye iliştirildiğimiz stantlarımızda kendi kendimize çalıp söyledik.
20 yıl boyunca çıkardığımız kültür, sanat ve yazın dergisi Sunak artık son dört yıldır yayım yaşamını bitirmek zorunda kalırken belediyeye yakın duran, sokağından ayrılmayan kesimler, kişiler, eserlerin içeriğinden soyut bir taltifle kutsandılar.
Sunak Dergisi bünyesinde yaptığımız "Aydınlanma Onur Ödülleri" etkinliği, tüm bu olanaksızlığa ve yalnızlığa rağmen 6 yıl boyunca gerçekleştirilmişti. Bir araya geliyor, buluşuyor, söyleşiyor, çalıp oynuyorduk... Harçlıklarımızla yaptırdığımız plaketleri verirdik yazarlarımıza. O da 12 yıldır yapılamıyor...
Geldiğimiz eşikte kentimizdeki kültür, sanat, yazın çevreleri adeta yeraltına inmek durumunda kaldı. Kapatılan ve sürekli yasaklarla boğuşan barlar gibi nitelikli edebiyat mekanları da merdiven altına kaçtı.
Bu süreçten kitaplar ve kitap fuarları da etkilendi. Toplumun aydınlanma, kültürlenme, bilinçlenme gibi gereksinimleri hep dışarıda tutuldu. Gerici ve esnafvari fuar şirketleriyle yapılan ve en büyük olarak lanse edilen Denizli kitap fuarı takı, toka ve yiyecek stantlarınca süslendi, gerici yayınevlerine çanak tutuldu, niteliksiz ve vasat yazarların top koşturduğu adeta amatör lig keşmekeşliğinin arenası yapıldı. İçinden mehter marşlarıyla geçit törenlerinin yapıldığı bir panayır festivali haline geldi.
Stant metrekare ücretlerinin fahiş düzeyde olması ile birlikte etkinliklerin, söyleşilerin yetersizliği; nitelikli yazar ve sanatçıların yeterli düzeyde yer almaması ve ülkemiz için sayabileceğimiz birçok önemli yayınların katılımcı yapılmaması en temel sorunları oluşturmaktaydı.
Yanı sıra belediyenin olanaklarıyla misafir edilen tek uçlu gerici, derinliksiz ve sığ yazarların imza ve söyleşi etkinlikleri, onur yazarı olarak belirlenen isimlerin çok üzerinde daha donanımlı yazar ve aydınların olmasına karşın o isimlerin gündeme bile gelmemesi diğer temel eksik yönleriydi Denizli kitap fuarının.
İZMİR'DE ÖRNEK BİR KİTAP ŞÖLENİ
Kendi şiir kitabımın imza etkinliği için İzmir kitap fuarındaydım. "Kısılmış Sesi Rüzgarın" adını taşıyan beşinci şiir kitabım ilk kez okur önündeydi Türkiye Yazarlar Sendikası standında.
Bu fuarlar yazar dostlarla bir buluşma anlamı da taşıyor. Enver Topaloğlu, Zafer Yörük, Altay Ömer Erdoğan, Ahmet Çakmak, Mutlucan Güvendir, Ömür Özçetin, Fahrettin Koyuncu, Tuğrul Tanyol, Aydın Şimşek, Özer Akdemir, Neval Savak, Ahmet Tahta ve daha birçok yazın dostları, eş dostla bir araya gelip sohbet ettik, özlem giderdik...
İzmir, tam bir açık hava fuarıydı. Gaziemir'deki fuar alanında yapılan önceki fuarlar uzaklık ve ulaşım sorunundan dolayı oldukça tepki çekiyordu. Eskiyi yad edercesine Kültürpark'ta yapılan bu kitap ve sanat buluşması İzmirliler için bir şölene dönüşmüş. Sergiler, tematik bilimsel sunumlar, sokak söyleşileri ve birbirinden değerli nitelikli yayınevlerinin yer aldığı stantlarla bir kültür-sanat şöleni. Keyifli bir ortamdı kendimce. Hemen her stantta konuk olan yazarlar okuruyla yüz yüze gelip sohbet olanağı da bulmuştu. Everest Yayınları önünden geçerken karşılaştığım Tuğrul Keskin ve Ahmet Telli ile ayaküstü sohbet imkanı da buldum ve onları Denizli'ye davet ettim. Herhalde bundan böyle yukarıda yazdığım değerli şair, yazar ve aydınlarımızı şehrimize getirebilir, onları burada ağırlayabiliriz...
Peki kitap deyince boyutuna mı bakacağız?
Kuşkusuz en büyük iddiası ile kaba niceliğin soslanıp öne sürüldüğü bir faaliyet değil doğru olan; gelişime, aydınlanmaya, çağdaş ve insanıl değerlere yönelik her kesime yönelebilen etkinliklere ihtiyacımız var bu kentte. Altını çizerek söylüyorum; her kesime yönelmek, kimseyi dışlamamak...
Giderek okumanın, araştırmanın, nitelikli olana ulaşmanın büyük bir ekonomik ve ideolojik sorun haline getirildiği bir ortamda bazen toplumlar yaşama ciddi bir müdahalede bulunabilirler. Son seçim sonuçlarını tersinden okumayla da değerlendirmemiz gerekiyor bu bağlamda. Kazananın da kaybedenin de sorgulaması gereken bir seçim bu...
Toplumun can damarı kültür, sanat ve bilim bilinçli bir yaklaşımla toplumdan dışlanıyor. Yeniden onu bir araya getirecek kanallara, buluşma ve etkinliklere öyle çok ihtiyacımız var ki...
Yıllardır hemen her faaliyetin içeriğine siyasallaşmış bir gericilikle yaklaşan iktidar hegemonyasına halk tarafından dur denildi. Bundan sonrasında kültürel, sosyal, çağdaş ve bilimsel bir niyetle kaba ve siyasal nicelikten sıyırıp niteliği önceleyen etkinlikler, projeler yaşama geçirilmeli. Ötekinin baskı aracına dönüşmesine izin vermeden farklılıklar bir arada buluşturulabilmeli...
Halkın da beklediği bu nitelikte faaliyetler.
Bir kitabı ağırlığıyla, sayısıyla, süslenip allanmasıyla ölçemeyiz. Bir kitap kendi ölçütünü, değerini veya niteliksizliğini bünyesinde zaten barındırır. Sorun, bizim hangi niyetle dünyaya baktığımızda, okumakta ve o kitaba neresinden dokunduğumuzda...
*Türkiye Yazarlar Sendikası Denizli Temsilcisi