Türkiye ve Şili'nin grev karnesi
2015-2021 yılları arasında yıllık ortalama grev sıklığının 123 olduğu Türkiye’de 2022 yılında 197 grev yaşandı. Şili’de ise işçiler Pinochet yasalarına karşı da mücadele ediyor.
Fotoğraf: Eren Ergine/Evrensel
Rapor: Emek Çalışma Topluluğu
Hazırlayan: İşçi Sendika Servisi
2015-2021 yılları arasında yıllık ortalama grev sıklığının 123 olduğu Türkiye’de 2022 yılında 197 grevin yaşandığını tespit eden Emek Çalışmaları Topluluğu, bunun rekor olduğunu belirtiyor.
Emek Çalışmaları Topluluğuna göre bu artış, enflasyon nedeniyle ücretlerde yaşanan inanılmaz erozyona karşı savunmacı bir tepki olarak okunabilir.
Alibaba’nın 2018 yılında satın aldığı e-ticaret platformu Trendyol’daki kuryelerin grevi kamuoyunda en çok dikkat çeken grev oldu. Firmanın ‘esnaf kurye’, yani kendi hesabına çalışan olarak çalıştırdığı yaklaşık 1000 kurye, ocak ayının sonuna doğru üç gün boyunca kontak kapatarak ciddi bir ücret artışı kazandı. Bu vaka muhtemelen grev dalgasını tetikleyen uyarıcı grev işlevi gördü.
Güneydoğu’nun sanayi merkezi Antep’teki tekstil işçileri, İzmir’deki gemi söküm işçileri, İstanbul’daki çorap işçileri ve ülke genelindeki diğer kuryeler en dikkat çekenleriydi.
İktidar ocak 2022’de asgari ücreti yaklaşık yüzde 50 oranında artırmak zorunda kalırken, 2022’nin ilk iki ayındaki fiili grevlerin neredeyse tamamında işçilerin öncelikli talebi, yeni yılın başında patronlar tarafından teklif edilenden daha yüksek ücret artışları oldu.
İLK SIRADA TEKSTİL VAR
Türkiye’deki grevlerde yüzde 65 ile sanayi ilk sırada yer alırken, sanayinin içinde ise yüzde 28 ile tekstil iş kolunun birinci sırada yer aldığı görülüyor. Tekstili yüzde 14 ile gemi yapımı, yüzde 11 ile metal takip etti.
Sanayiden sonra ikinci sırada yer alan ‘taşımacılık ve depolama’, online perakende şirketleri için çalışan kurye grevlerini içeriyor. Bunu, çalışma koşullarının ağır olduğu ve ücret gecikmelerinin yaygın olduğu inşaat iş kolu takip ediyor. Dördüncü sırada ise belediyeler yer alıyor.
Sağlık ve eğitim, grev sayısı bakımından düşük görünse de katılım açısından çok daha büyük bir paya sahip. Kamu emekçilerinin ülke çapındaki beş grevi 2022’de grevlere katılan toplam çalışan sayısının yüzde 54’ünü oluşturdu.
GREVLERİN ÇOĞUNU İŞÇİLER ÖRGÜTLEDİ
Grevlerin yalnızca yüzde 18’i iş yerinde yetkili olan sendikalar tarafından örgütlendi. Grevlerin yüzde 42’si bir sendika tarafından organize edildi. Grevlerin yüzde 58’ini ise herhangi bir sendikanın öncülüğü olmaksızın işçiler kendileri örgütledi.
Sendikalar arasında en çok grevi yüzde 16 ile DİSK’e bağlı sendikalar örgütlerken, bunun ardından yüzde 13’le Türk-İş’e bağlı sendikalar geldi.
Yaklaşık 20 bin sayı ile en geniş katılımlı grev ise Eğitim Sen, Eğitim-İş ve diğer bazı kamu emekçileri sendikalarının Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu protesto etmek amacıyla yaptığı grev oldu.
Bağımsız sendikalar 2022 yılında tüm grevlerin yüzde 10’unu örgütledi.
Sendikalar ve toplu iş sözleşmesi kanununun son derece kısıtlayıcı olduğu Türkiye’de resmi grevler çok nadir hale geldi. Öyle ki resmi grevler Türkiye 2022’deki tüm grevlerin sadece yüzde 9’unu oluşturmaktadır.
"İŞÇİLER AİT OLDUKLARI SINIFI SAHİPLENMELİ"
Türkiye’de 2022’de gerçekleşen grev dalgası içinde en belirgin gruplardan biri, Antep’teki tekstil fabrikalarında yaşanan grevlerdi. Antep yaklaşık 200 bin işçinin çalıştığı bir organize sanayi bölgesine sahip. Süleyman (Sıkıntı yaşamaması için gerçek ismi kullanılmadı) Şireci Tekstil’de iki grev yaşadı.
Şireci Tekstil’de 5 yıl çalışan, yakın bir zaman önce ise haklarını alarak işten çıkarılan Süleyman, şirketin 9 fabrikasının olduğunu söylüyor.
2022 şubatındaki grevde, o hafta gececi olduğunu söyleyen Süleyman şöyle devam ediyor: “Spontane bir kıpırdanma vardı. İşçiler arasında zam meselesi konuşuluyordu. 07.00-15.00 saatleri arasında çalışan gündüz vardiyasının çıkışı ve 15.00-23.00 saatleri arasında çalışan orta vardiyanın gelişine denk geldi grev. Gündüz vardiyası çıktı, orta vardiya geldi, birleşildi, kalabalık olunca insanlar bekledi. Grev iki saat kadar sürdü. Orada biraz oyun yapıldı. Ufak bir zamla içeri girildi. Devlet asgari ücrete yüzde 50 zam yapmıştı, bizim zam yüzde 35 gibi bir şeye denk gelmiş oldu.”
O SÜREÇTE ÖRGÜTLENDİM
2022’nin temmuz ayında ise bayram harçlıklarının ödenmesi talebiyle iş bıraktıklarını anlatan Süleyman, “O grev hemen hemen 2 gün sürdü. Son dakikalarda kırılmalar başladı işçiler arasında. Biz dik durduk ama. Nihayetinde bayram parası bin lira gibi bir şey aldık” diyor.
Süleyman 2023’ün yaz aylarında da iş bıraktıklarını hatırlatıyor: “Yine bayramlarda harçlık vermediler. Üzerine bir de temmuz ayındaki zam az geldi. O zaman ipleri koparttık. Orada ben öncüydüm. Arkadaşları fabrika dışına çıkardık. BİRTEK-SEN ile de irtibatlıyız. Şireci’nin bir de pamuk ipliği fabrikası var, yürüme mesafesinde. Onlar da bir kıvılcım bekliyorlardı. Biz başlayınca onlar da bizim yanımıza geldi. Bunu sağlayan da sendikaydı. Çok büyük bir kazanımla çıktık o grevden. Şireci Tekstil’in tarihinde öyle bir zam olmamıştır. Direniş kırılmadan sonuna kadar götürdük.”
Üçüncü günden sonra patronun 2 bin kişiyi işten çıkardığını belirten Süleyman, “Organize sanayiye örnek bir direniş yaptık. Belediye başkanı gelmek zorunda kaldı. Sendikamız hep yanımızdaydı, Milletvekilimiz Sevda Hanım (Karaca) geldi. Geçmişteki hatalardan ders aldık. Ve o sayede kazandık” diyor.
20’li yaşlardan itibaren politik olduğunu dile getiren Süleyman, “Ama örgütsüzdüm. Bu süreçte örgütlendim” diyor.
"İŞÇİLER BİRBİRİNİ SATMASIN"
Grevlerinin bölgedeki diğer tekstil işçilerini de etkilediğini vurgulayan Süleyman şunları söylüyor: “Sonrasında Melike Tekstil, Zafer Tekstil, birkaç halı fabrikasında yine grevler ve kazanımlar oldu. Özellikle 2023 temmuzdaki Şireci grevi büyük moral oldu organize sanayiye. Kimpak Plastik diye büyük bir fabrikada grev oldu mesela 2024 şubat ayında...”
Süleyman’a işçi sınıfına nasıl bir mesaj vermek istediği sorulduğunda yanıtı şu oluyor: “Bir kere greve katılan arkadaşların örgütlü olması lazım. Sendikada olmasa bile kendi aralarında sağlam bir örgütlenme oluşturmaları lazım. Direnmeleri lazım. Bilinçli arkadaşların önderlik yapması, geri durmaması lazım. Kitleleri harekete geçirecek ne varsa artık, yürüyüştür, slogandır, bunları yapmaları lazım. Nihayetinde direnmeleri lazım. Çünkü dünyada iki sınıf var. Biri burjuvazi, biri de işçi sınıfı. Bundan öte başka sınıf yok. Sınıflarına sahip çıksınlar, birbirlerine sahip çıksınlar. Birbirini aldatmasın, satmasınlar. Bu şekil olursa kazanacaklarına inanıyorum.”
ŞİLİ’DE İŞÇİ SENDİKALARI GENELLİKLE GÜÇSÜZ
Diğer Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi, Kovid-19 pandemisi Şili ekonomisini de ciddi şekilde etkiledi. 2018 ve 2020 arasında, Şili’nin GSYİH yıllık büyüme oranı yüzde 4’ten, eksi yüzde 6’ya düştü. Son yıllarda hafif bir toparlanma ve göreceli düşük kayıt dışı istihdam seviyelerine rağmen, Şili’de işçi sendikaları genellikle güçsüz.
Sendikaların güçsüzlüğünde Augusto Pinochet (1973-1990) diktatörlüğü sırasında çıkarılan yasalar da önemli rol oynuyor. Şirketler içinde sendikalar arası rekabeti teşvik eden bu yasalar, sendikaların toplu pazarlık gücünü zayıflatmayı amaçlıyor. 1990’da Pinochet dönemi kısmen son bulsa da sonrasında hiçbir hükümet bu yasaları iptal etmedi. Sonuç olarak, on yıllardır sendika yoğunluğu ve toplu pazarlık kapsama oranı düşük kaldı. Örneğin, 2010 ila 2019 arasında, sendika yoğunluğu ve toplu pazarlık kapsama oranı ortalama olarak sırasıyla yüzde 15 ve yüzde 7’yken, bu dönemde, aktif olarak faaliyet gösteren 11 binden fazla sendikanın her birinin ortalama olarak sadece 90 üyesi vardı.
2006 ila 2019 arasında Şili, grev dalgası ve sendika hareketinin yeniden doğuşuna tanıklık etti. İşçi Grevleri Gözlemevi (OHL), Şili’de 2022’de 177 grevi belgeledi. 200 bini aşkın işçiyi kapsayan grevlerin yarısında öne çıkan talep ücret artışı oldu. Yüzde 47’si fiili olan grevlerin yüzde 95’i sendikalar tarafından örgütlendi. Yüzde 36’sı özel sektörde gerçekleşen grevlerin yüzde 67’si ise 100’den az işçiyi kapsadı.
2022’de yüzde 29 oranıyla en çok grev eğitim alanında gerçekleşirken, bunu yüzde 13’le sanayi, yüzde 12’yle taşımacılık ve depolama, yüzde 11’le hizmet faaliyetleri takip etti. Destek hizmetleri, bilgi-iletişim, su temini ve kanalizasyon, atık faaliyetleri gibi ‘stratejik’ olarak tanımlanan alanlarda işçilerin grev hakkı yok.
"İŞÇİLERE ÖRNEK OLARAK LİDERLİK ETMELİYİZ"
2022’de, grevlerin önemli bir bölümü hizmet sektöründe meydana geldi. Bu grevlerden biri Santiago’daki özel bir klinikte gerçekleşti. Şehrin en zengin mahallelerinden biri olan Las Condes’te bulunan bu klinik, önceden kötü çalışma koşulları olan ve kadın işçi Ivonne Ravello tarafından öncülüğü yapılan sendikanın taleplerini reddeden bir yönetime sahipti. Yüksek enflasyon ortamında, sendika ve yönetim arasında yürütülen toplu pazarlık görüşmeleri, şirketin önümüzdeki aylar için tahmin edilen enflasyonla uyumlu olarak ücretlerin artırılması talebine cevap vermeyi reddettiğinde çıkmaza girdi. Şirketin ücret artışını reddetmesiyle birlikte işçiler greve çıktı.
GREVE İLK YAKLAŞANLAR GÖÇMEN İŞÇİLER
Yüzde 12’lik enflasyon taleplerine karşılık şirketin yüzde 5 dayattığını belirten Ivonne Ravello, “Mali durumunun kötü olduğunu söylediler ama biz şirketin finansal tablolarını görmüştük. Şirket 7 milyar Şili pesosu kâr etmişti. Yöneticiler milyonlarca peso prim alırken, işçiler alamadı” diyor.
İşçilerin grevi sonuna kadar götürmeye kararlı olduklarını dile getiren Ravello şöyle devam ediyor: “Birçok göçmen işçi de vardı, bu beni çok korkutmuştu çünkü onlar çok korkarlar. Ama inanın, tam tersiydi. Göçmenler grevde ilk olanlardı. Grev sekiz gün sürdü. İşçiler son derece güçlü hissediyorlardı. Tabii gerçek mücadelemiz o zaman başladı çünkü onlar, sinsi bir şekilde, grev kırıcı işçileri getirmeye başladılar. Şili’de, grev kırıcıların çalışması yasal değil. Evet ancak şirket yine de bunu yaptı. Grev kırıcıları görmeye başladık ve klinik içine girmelerine izin vermedik. Grev kırıcılarının çalışmasını önlemek için kullandığımız birçok strateji vardı. Bu stratejiler yolda gelişti...”
GREV BİRLİĞİ GÜÇLENDİRDİ
Grevin hem işçiler arasındaki birliği hem sendikayı güçlendirdiğine dikkat çeken Ravello, “Bir toplantı düzenlediğimizde, tüm işçiler orada oluyor. Ayrıca sendika olarak büyüdük. Sadece 126 işçi ile başladık, 260 üye ile greve gittik, şu an 320 üyemiz var” diyor.
Ravello grevle birlikte kazandıklarını anlatıyor: “Talep ettiğimiz zam oranını aldık. Ayrıca dördüncü vardiya için primi artırmayı başardık, tatil primini artırdık ve şirketin kaldırmak istediği birçok avantajı sözleşmeye dahil etmeyi başardık. Dolayısıyla, örneğin, şimdi gelecek yıl pazarlık yapmamız gerekecek ve biz zaten grev yaptığımız için bir örnek oluşturduk ve işçilerin şirketten korkmadığını ve tekrar grev yapmaya hazır olduklarını gösteriyoruz. Birçok toplantıda da işçiler, ‘Eğer grev yapmamız gerekiyorsa, tekrar grev yapacağız’ dedi.”
"SENDİKACILAR DÜRÜST OLMALI"
Bir sendika lideri olmanın yanı sıra bir kadın işçi olduğunu söyleyen Ravello’nun sendikacılara bir çağrısı var: “Liderler olarak her zaman işçilerin çıkarlarını kişisel çıkarlarımızın üzerine koymalıyız. İnsanlara örnek olmalıyız, örnek olarak liderlik etmeliyiz. Kararlı ve azimli olmalıyız. Tutarlı olmalıyız... Ve ayrıca dürüst olmalıyız. Dürüst değilsek, lider olmamızın bir anlamı yoktur. İşçilerin tam anlamıyla birlik olması gerektiğine inanıyorum. Sendikacılığın da uluslararası düzeyde birleşmesi gerektiğine inanıyorum. Keşke işçiler ve sendikacılar olarak birleşebilsek... Keşke birleşip güçlü bir işçi sınıfı inşa edebilsek...”