EMEP grevdeki Purmo işçilerini ziyaret etti
Emek Partisi heyeti toplu iş sözleşmesi sürecinde anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıkan Purmo Group işçilerini ziyaret etti: Grev sınıfın örgütlü gücüyle başarıyla ulaşacaktır.
Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan ve İzmir İl Örgütü Kemalpaşa'da bulunan, Birleşil Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu ve toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamadığı için greve için Purmo Group işçilerini ziyaret etti.
İşçiler adına söz alan İş Yeri Temsilcisi Rıfat Çevik, sürece ilişkin bilgi verdi. Görüşmelerin ocak ayında başladığını söyleyen Çevik, “Görüşmelerde herhangi bir sonuç çıkmadı. En son yüzde 72 zam teklif edildi ama biz kabul etmedik ve greve çıktık. 6 gündür grevdeyiz, mücadelemiz devam ediyor. Desteğinizden dolayı çok teşekkür ederiz” dedi.
İş Yeri Temsilcisi Muhammet Hastürk ise, “Toplu sözleşme hepimizin hakkı. Sendikal mücadelemize devam edeceğiz. Teklif gelirse masada olacağız. Bizim yerimiz tezgahların başı ama grev hakkımızı da kullanacağız” diye konuştu.
“HUKUKİ VE YASAL DÜZENLEMELER SERMAYEDEN YANA”
Ziyarette konuşan EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan da “İşçileri kölelik koşullarında ücretli köle olarak çalıştırdığı koşullar bitmedi. Bugün Türkiye işçi sınıfının büyük bir bölümü sendikasız koşullarda çalışıyor. Patronların belirlemiş olduğu ücret neyse onu almak zorunda kalıyorlar ve sermaye iktidarının belirmiş olduğu asgari ücret yılın ilk dört ayında açlık sınırının altında kaldı. Bu ülkede toplu iş sözleşmesi hakkına sahip olan işçi arkadaşlarımızın sayısı yüzde 7 ve bu işçiler toplu iş sözleşmelerini özgürce, istedikleri şekilde yapamıyor” dedi.
Türkiye’de adata sermayeye iş yerlerinde işçilerin örgütlenmemesi, toplu pazarlık hakkını elde etmemesi, greve çıkmaması konusunda iktidarın destek sunduğunu söyleyen Aslan, bütün hukuki ve yasal süreçlerin sermayeden yana düzenlendiğini ifade etti.
“GREV SINIFIN ÖRGÜTLÜ GÜCÜYLE BAŞARIYA ULAŞACAKTIR”
Purmo işçilerinin grevinin başarıya ulaşması, işçilerin haklarını sonuna kadar alabilmesi, toplu pazarlık hakkında masadan kazanımla çıkabilmeleri için dayanışma içerisinde olacaklarını dile getiren Aslan, sermayenin kendi arasında dayanışma içinde olduğunu, buna karşı işçi sınıfı ve demokrasi güçlerinin de dayanışma içerisinde olmasının önemine değindi.
Aslan, “Partimiz buradaki grevin başarıyla bitmesi için başta İzmir İl Örgütümüz olmak üzere her yerde bunun propagandasını yapıp gündeme taşıyacağız. Buradaki işçi arkadaşlarımızın grevi bir sınıf dayanışmasıyla, işçi sınıfının örgütlü gücüyle mutlaka başarıya ulaşacaktır” diye konuştu.
“SOMA DÜZENİNİN DEVAM ETMEMESİ İÇİN”
Bugün Soma Katliamı’nın 10’uncu yılı olduğunu hatırlatan Aslan, şunları söyledi; “Türkiye’de hukuk sistemi, adalet sistemi diye bir şeyin kalmadığının en somut göstergelerinden bir tanesi Soma’da yaşanan katliamdan sonra aradan 10 yıl geçti katliama neden olanlar işvereneler, müdürler, amirler ya da kamu görevli olanların hiçbirinin cezaevinde olmamasıdır. Ancak hukukçu arkadaşlarımız Can Atalay ve Selçuk Kozağaçlı cezaevindedir. Hukuk sistemi de adalet sistemi de patronların işledikleri cinayetlerin yanına kâr kalması için planlamış ve ona göre uygulanıyor. Bu Soma düzeninin devam etmemesi için öncelikle işçilerin sendikal ve özgürlüklerine kavuşması, iş yerlerinde kendilerinin söz sahibi olması, işçi sağlığı iş güvenliği denetimlerinin bütünüyle işçiler tarafından yapılması artık zorunlu hale gelmiştir.”
Kamuda tasarruf adı altında yeni kararlar alındığını ifade eden Aslan, “Bu tasarruf programının altında kuma hizmetlerinin eğitimin, sağlığında dahil olmak üzere oralara ayrılan kaynakların azaltılması var. Bu tasarruf programının altında iş yerlerine giden kamu emekçilerinin servislerinin elinden alınması var, öğlen yemekleri dahil olmak üzere kaldırılması gibi tedbirlerin olduğu söyleniyor. Oysaki bu ülkede yap işlet devret modali ile döviz garantili köprüler, tüneller, yollar, havalimanları ve şehir hastanelerine her ay milyonlarca dolarlık kaynakların aktarıldığını biliyoruz. 5-6 maaş alan kamu çalışanlarının olduğunu biliyoruz. Sarayın günlük harcamalarının yüzlerce, binlerce asgari ücretlinin alacağı ücrete denk geldiğini biliyoruz. Tasarruf deyince yaptıkları şey işçi sınıfının, emekçi halkın üzerinde daha fazla nasıl kemer sıkabiliriz, onların aldıkları ücretleri daha fazla nasıl azaltabiliriz, sağlık sistemi daha nasıl sermayeye açabiliriz, eğitim sistemini daha fazla nasıl sermayeye açabilirizdir bunların açısından tasarruf” diye konuştu.
“12. KALKINMA PROGRAMI VE OVP’YE KARŞI MÜCADELE ETMELİYİZ”
Tasarruf için şirketlerle yapılan bütün anlaşmaların iptal edilmesi ve garanti adı altında ödenecek paraların ödenmemesi gerektiğini söyleyen Aslan, “Eğitime ve sağlığa daha fazla para harcayacak, savaş harcamalarını kısacaklar, diyanetin trilyonluk bütçelerini azaltacaklar eğer tasarruf etmek istiyorlarsa oradan başlayacaklar. Bugün açıkları tasarruf tedbirleri adı altındaki program hiç tartışmasız işçi sınıfına ve emekçi halkımıza yeniden daha ileriden bir saldırı programının yani 12’inci Kalkınma Programıyla üç yıllık Orta Vadeli Programın artık pratik olarak da uygulanması anlamına geliyor. Buna karşıda başta işçi sınıfımız ve emekçi halkımız, bütün emek örgütlerinin artık sahaya inmesi, mücadele etmesi, bu programın geriye çekilmesi, uygulanmaması için mücadele etmemiz gerekir” dedi. (İzmir/EVRENSEL)