17 Mayıs 2024 05:00

Antep’ten bir fabrika işçisi: Ana kitabının bıraktıkları

Antep'ten bir fabrika işçisi Maksim Gorki'nin Ana adlı kitabına dair yazdı.

Fotoğraf: Wikimedia Commons

Paylaş

Antep’ten bir fabrika işçisi

Kimi kitaplar okunduktan sonra okuyucu üzerinde hiçbir etki bırakmadan kitaplığa kaldırılır. Kimi kitaplar ise okuyucuyu kendine hapsederek okuma sınırını uzattıkça uzatır. Maksim Gorki’nin 1900 başlarında kaleme aldığı “Ana” kitabı okuyucuyu sürükleyici bir serüvene doğru yolculuğa çıkarıyor. Yoksul Rusya halkının karın tokluğuna çalıştıkları fabrikalarda, sermayedarlar çalışanlarına hiçbir sağlık ve ekonomik güvencesi vermeden, kölelik sistemi ile çalıştırmaktaydı. Ana kitabı burjuvaziye karşı bir haykırışı, örgütlenmeyi, sağlam iradeyi okuyucuya sunmakta.

Henüz 16 yaşlarında olan Pavel, babasının annesini dövmesi ile babasına ilk başkaldırıyı yaparak karakterinin hangi yönde gelişeceğini okuyucuya bir ipucu olarak vermektedir. Babasının ölümünden sonra köydeki diğer gençler gibi içki salonlarına gitmesi ve her içmede rahatsız olması, kendisini başka alanlara yönelmesini sağlamıştır. Pavel’in ve arkadaşlarının tutuklanması ile hapishanelerde işkencelere rağmen birbirlerini ispiyonlamayıp davalarına kararlılıkla bağlı kalmaları bize sosyalistlerin birbirlerine olan güveninin ne kadar sağlam temellere oturduğunu göstermektedir.

1 Mayıs İşçi Bayramı’nda kızıl bayrağı taşıyan Pavel’in davasına, ezilen işçi sınıfına olan sadakatinin sonucu olarak askerler tarafından hırpalanması ve ona inanan yoldaşlarının kızıl bayrağın yere düşmemesi için elinden geleni yapması biz emekçilere de önemli şeyler anlatıyor.

Pelageya Nilovna Vlasova (Ana) oğlunun tutuklanmasından sonra, Pavel’in bayrağını alarak kent kent köy köy giderek sosyalist çalışmalara katılması, bugün bizim savunduğumuz ideolojik düşüncelerin ailelerimiz tarafından ne kadar desteklendiğini sorgulamamız için bizi derin bir iç hesaplaşma ile baş başa bırakıyor.

Geçmişten geleceğe dek süren emek kavgamızı gelecek nesillere nasıl aktaracağımız, sürdürdüğümüz davanın bayrağı yere düştüğünde bir anne baba olarak geriden gelip Pelageya Nilovna Vlasova gibi tehlikelere göğüs gerebilecek miyiz gibi durumları düşündürüyor insana kitap.

Pavel’in ve arkadaşlarının o kadar imkansızlıklara rağmen devrim uğruna, daha iyi bir gelecek için savaşmaktan kaçınmamaları, bizim gelişen imkanlara rağmen daha iyi bir gelecek için fabrikalarda, inşaatlarda, meydanlarda neler yapabiliriz de sorgulatıyor.

Duygularımıza, davamıza seslenen Ana kitabının bıraktığı etki uzun yıllar sürecek tarzda bir etki oldu benim için. Gençlik yıllarında okumadığım ve pişmanlığını yaşadığım kitaplarından biri olan Ana. 21. yüzyılda teknolojinin gelişmesiyle birlikte bilgiye ulaşmakta zorluk çekmeyen gençlerin mutlaka okuması gereken bir kitap bence. Gelecek aydınlık günlerin tomurcuklarını, Kızıl bayrağını Pelageya Nilovna gibi taşıyacak nice anneler var oldukça mücadelemiz daha, daha da yukarıya çıkacaktır.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

İçişleri Bakan Yardımcısı'ndan Kobane Davası paylaşımı: "Hesabı sorulur demiştik"

SONRAKİ HABER

Antep'te işten çıkarmalar artıyor: Bir yandan büyüme bir yandan işten atma

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa