Antep’ten bir fabrika işçisi: Kobanê değil, adalet terazisi dengeden düştü
Kobanê davasında alınan kararlar ile Özak işçilerinin yaşadıkları arasında gayet açık bir ilişki olduğunu düşünüyorum.
Fotoğraf: Evrensel
Antep’ten bir fabrika işçisi
21. yüzyıla etki eden olaylardan biri IŞİD adı altında toplanan radikal dincilerin Musul işgaliyle başlayıp Suriye’ye kadar yayılmasıydı. 2014 yılında Rojava’ya saldıran IŞİD, gözünü Türkiye sınırında yer alan Kobanê’ye diktiğinde çözüm sürecinin hâlâ devam ettiği zamanlardı.
IŞİD, Kobanê’yi ablukaya aldığı zaman çetin bir savaş hazırlığı yapan Kürtler mühimmat ve asker yetersizliğinden dolayı IŞİD’e karşı daha fazla direnemez duruma geldi. Şehrin büyük bir kısmını ele geçiren IŞİD’e karşı uluslararası yardım talep edildi. O dönemin başbakanı ve şimdiki partili Cumhurbaşkanı Gaziantep’te yaptığı mitingte “Kobanê düştü düşecek” diyerek tarafını ezilen, yok sayılan Kürtlerden yana değil de Ortadoğu’ya kabus olarak inen IŞİD’den yana kullandı.
Bugün Kobanê davasında açıklanan karar pek çok hukuksuz yargılamanın sonucu olmasına rağmen, AKP yargısı Kobanê’nin düşmemesinin intikamını alırcasına ceza yağdırdı. Bu karar savaş politikasının sürmesinin de bir sonucudur. Bu şekilde yapılan yargılama, ekonominin kötü gittiği bir dönemde işçilerin hak talep etmek için alanlara indiği zaman keyfi baskılarla protestoların bastırılacağının önünü açtığı bir karar olmuştur.
Açıklanan ekonomi programı ile yoksulluk derinleşeceğinden, vatandaşların açlıkla baş edemeyeceği kıvama geldiğinde, emekçilerin cebindeki parası vergi adı altında daha fazla alınmaya başlandığında iktidara karşı protestolar ortaya çıkacak ve bir dalga gibi büyüyecektir.
Aslında Kobanê davasında çıkan karar 85 milyon yurttaşa verilen bir gözdağıdır. İktidar vatandaşa “Bakın hiçbir somut delil olmadan bana karşı olanların sonu Demirtaş gibidir, Yüksekdağ gibidir” diyor.
TÜM YÜK EMEKÇİNİN SIRTINA
Fabrikada dava sonucunu işçi arkadaşlarım da konuştum. CHP’li olduğunu söyleyen bir işçi “Bu davanın adil bir şekilde yapıldığına inanmıyorum. Hakimler, Erdoğan’ın gözlerinin içine bakarak siyasi yargılamalar yapmaktalar” dedi. Bir diğer işçi arkadaş ise “Tayyip kendini yaptığı hukuksuzluklardan kurtarmak için yargı üzerinde kendi hakimiyetini kuruyor. Selahattin Demirtaş’a verilen ceza Erdoğan’ın bir siyasi nefretidir. O kadar şehit haberleri geliyor. Bugüne kadar hiç AKP’li birinin çocuğu şehit oldu mu?” diye konuştu. Bir başka işçi de şöyle dedi: “Bugünkü Kobanê davasında çıkan kararlara baktığımızda, uzun süredir hükümetin hukuku nasıl yok saydığını görüyoruz. Her türlü hukuksuzluğu bu kadar açık yapan iktidarın işverenle işçi arasındaki mücadelede kimin tarafında yer alacağını tahmin etmek zor olmasa gerek değil mi? Yanlış kime yapılırsa yapılsın biz işçiler yapılan hukuksuzluklara karşı hakkın hatırı için dur demeliyiz."
Bundan bir kaç ay öncesine dönelim. Şanlıurfa’da Özak işçilerinin kölelik sistemini kabul etmeyip, bağlı oldukları sendikadan istifa edip BİRTEK-SEN’e geçtiklerinde işçi kıyımı başlamıştı. İşverenin talebi ve iktidarın gücüyle panzerlerle, TOMA’larla Özak işçilerine müdahale edilmişti. Hukuksuz bir şekilde müdahale edilmesi, iktidarın işçi sınıfından ne kadar korktuğunu gösteriyordu. Kobanê davasında alınan kararlar ile Özak işçilerinin yaşadıkları arasında gayet açık bir ilişki olduğunu düşünüyorum.
Kobanê düşmedi, adalet terazisi dengeden düştü. Adalet terazisinin, Erdoğan’ın tek adam yönetimi sayesinde dengesini şaşırdığına ne yazık ki Kobanê davasında tüm dünya şahit oldu. Açıklanan karar ile yurttaşlara ve özellikle de biz emekçilere bir gözdağı verildiğinin farkındayız. Bundan sonraki günlerde daha fazla hukuksuzluğa şahitlik edeceğiz gibi.