Zamanı aşan lokma bağışı
“Çok Kötü Bir Şey Oldu, belgeselini izleme şansım oldu. Madımak Belgeseli. Bir ana yavrusunun yakılarak öldürüldüğü olayı anlatmaya bu cümleyle başladı. Çok kötü bir şey oldu. Sarsıcı bir etkinlikti."
Fotoğraf: Cem Uğur
Günseli UĞUR
Sanırım bir daha “çok kötü bir şey oldu” diye söze başlayamayacağım. Hani günlük sıradan konuşmamızda çok kötü olmasa da deriz ya bazen… “Çok kötü bir şey oldu, o koca tabak tatlıyı yedim, hem de detoks yaparken düşünebiliyor musun?” gibi… Bu çok da kötü değil meraklanma.
“Çok Kötü Bir Şey Oldu” belgeselini izleme şansım oldu. Madımak Belgeseli... Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen Madımak Katliamı Hafıza Merkezi İzmir buluşmasında.
Bir ana yavrusunun yakılarak öldürüldüğü olayı anlatmaya bu cümleyle başladı. Çok kötü bir şey oldu. Sarsıcı bir etkinlikti.
Gerçekten sarsıldım.
Üstelik takvim cumartesi annelerinin 1000. oturma eyleminin olduğu günde idi.
Cumartesi anneleri, faili meçhuller…
Yıllar sonra öğrendiğim; çocuk felcinin ülkede en sık görüldüğü yerler ile faili meçhul cinayetlerin en sık görüldüğü illerin birebir örtüşmesi gerçeği (Ata Soyer’in bir çalışmasından).
Doksanlar… Sadece Barış Manço’nun “Adam Olacak Çocuk”ları, Kurabiye Canavarı, kalemi ortadaki döner çarklardan birine yerleştirip döndürmek suretiyle teyp kasetinin bantlarının düzeltildiği, İsim/Şehir/Hayvan oynanan, çocukların Adile Naşit’in “Uykudan Önce”sinin izlemeden uyumadığı günler olsaydı keşke.
“Televole”lerle uyutulduğumuz günler: Faili meçhuller ve katliamlar. Daha nice tasvir ve tema üretilebilir o döneme dair. İşçi sınıfımızın tarihi açısından oldukça önemli olan Bahar eylemleri ve Zonguldak yürüyüşü unutturulmak istenir mesela…
Madımak Katliamı Hafıza Merkezi bu dönemden bir alana ışık tutmuş.
Bu alanda ne var: webbelgesel.madimak.org sitesinden sanal müze ve Madımak Kütüphanesi görüntüleri büyük bir birikimle hazırlanmış. Belgeleri saklanan bir katliama ilişkin bir belgesel ortaya koymak hiç de kolay olmamıştır.
Farklı il ve ülkelerden alevi örgütleri zaman aşımına uğra(tıl)mış bir davaya “lokma” bağışlarının sağladığı ekonomik kaynak ile yüzlerce insanın emeğiyle, fikriyle, duygusuyla, katkısıyla ve tanıklığıyla oluşturdukları bu çalışmayı “Aşk ile” ifadesini kullanarak bitirdikleri konuşmalarıyla sundular.
Madımak Katliamı Hafıza Merkezi:
“Unutmadık, unutturmayacağız” bilincini “sokaklarda örgütlü mücadeleye dönüşmedikçe toplumsal hafızanın diri bir parçası olamaz” inancıyla mücadeleye dönüştürmeyi amaç edinmiş.
UnutMADIMAKlımda diyerek, Madımak Otelinde yakılanları anmaktan, ölenlerin ailelerinin acısını paylaşmaktan öte hesap sormayı görev edinmiş.
Bu çalışma kendi deyimleriyle “Affedemeyecekler için” yapılmış.
Sivaslılara “yananlardan mısın, yakanlardan mı” denmesine karşı durmuş.
Olayı sözde “tahrik olmuş” vatandaşların Aziz Nesin’li bir Alevi Kültür Etkinliğine saldırısı kısıtlılığında değerlendirmediği gibi dönemin ekonomik, siyasal ve sosyal değerlendirmeleriyle üniversitelerde ders olarak okutulması gereken bir tarihi olay olarak ortaya koymuş.
Sadece faillerin cezalandırılmasını değil bu katliamın tarihsel koşullarını, dönemin ekonomi-politik özgünlükleriyle aydınlatmayı hedeflemiş. Selçuklulardan, Osmanlı’ya, 78 Maraş katliamından 12 Eylül’e, 2 Temmuz’a ve günümüze… Gelecekte de olabilecek olanlara bakmış.
Gezi Davası sürmekteyken mesela… AYM kararlarının yok sayıldığı pek çok dava sürerken… Kendi aralarındaki çıkar çatışmaları kan davalarına dönerken mesela… Mesela “etki ajanlığı” başlatılırken, “muhbir komşuluklar” ödüllendirilirken.
Mesela, biz bir araya gelsek. Siyasi parti, millet, mezhep, cins ayrımı yapmasak ve mesela değil gerçekten ve sıkıca ve vazgeçmeden ve de enternasyonal sınıf birliği deyip kol kola girsek… Misal falan değil gerçekte zafer bizim olur ki zaman aşımı aşılır olur.