Şiir hâlâ halkların ve hâlâ sokakta
Her ay sokaklarda ve kamusal alanlarda şiirin sesini yükseltiyorlar. Toplumsal konu ve olaylara duyarlı ve bu eylemliliklerini güçlü tutan ekip, güncel durumlara karşı da şiirlerle buradayız diyorlar.
Çıngıraklı Sokak Eskişehir Buluşması | Fotoğraf: İzel Karaca
İzel KARACA
Ocak 2023’te yayın hayatına başlayan Çıngıraklı Sokak Şiir Gazetesi, şiir dünyasını izlemek, yaygınlaştırmak ve canlandırmak amacıyla; şiirsiz hayat, şiirsiz insan olamayacağını düşünen şiir tutkunlarınca hayata geçirildi. Şiire ve şiirin dünyasına odaklanan gazete, basılı yayının yanı sıra her ay farklı kamusal mekan ve alanda şiir buluşmaları düzenliyor. Şiirin hayat içinde yaşayan, kentlerde kırlarda gezen, yüzünü insana ve doğaya dönen halini arıyor, yeniden gün yüzüne çıkarmaya çalışıyor.
SANATIN DİYALOG ZEMİNİ
Gazetenin buluşmaları, çoğu şiir buluşmasından farklı. Küçük bir grubun bireysel dinleti/okuması değil, katılımcı, toplumsal buluşmalara açık. Buluşmalarda sahne olmadığı gibi, sahnenin, kürsünün sahibi de yok. Sahibi şiire gönül vermiş ya da gönlünü açmış herkes. Bu açık buluşmalar, bu yüzden ki 17 aydır aktif, üretken ve şiirin sesine çekilip gelen kişilerin katılımlarıyla zenginleşiyor. Bu türlü zenginlik ve farklılık bize aslında çoğu zaman unutulan sanatın diyalog zeminini, hayata dokunan, canlı, kıpırtılı yaşamsallığı yeniden hatırlatıyor.
TOPLUMSAL OLANA ‘ŞİİRLE BURADAYIZ’ DİYOR
Anlamı ölmekten kurtaran, toplumsal bağı güçlendiren ve zorluklara karşı bize direnme gücü veren sanatın yalnızca sayfalar üzerinde kalması değil, insanla temas eden bir sürece dönüşmesini önemseyen bir topluluk var gazetenin arkasında. Bunun için her ay hem sokaklarda hem de çeşitli kamusal alanlarda şiirin sesini yükseltiyorlar. Toplumsal konu ve olaylara duyarlı ve bu eylemliliklerini güçlü tutan ekip, güncel durumlara karşı da şiirlerle buradayız diyorlar.
17 sayısını geride bırakan gazete, her ay bir buluşma düzenledi. Benim de içinde bulunduğum grubun dışında bir de destekçiler var elbette. Şiire, gazeteye aslında altta yatan bu gönülden temas arzusuna alan açan pek çok kişi ve yer. Herkesi saymaya yetişemesem de ortaklaşa üretim yaptığımız Saye Kolektif, Müze Gazhane Çevre Gönüllüleri, Türkiye Yazarlar Sendikası, Kemal Tahir Halk Kütüphanesi, Eskişehir Toplum ve Sanat Derneği (ETOS), Kartal Belediyesi, Barış Manço Kültür Merkezi, Hatay’daki değerli yazar dostları ve birçok kişi ve kurumu sayabiliriz bunlar arasında.
Her ay büyük bir heyecan ve özveriyle yaptığımız buluşmaların sonuncusu Eskişehir’deydi. Sanat odağının çoğunlukla İstanbul’da olmasına karşı bir görüşle de Eskişehir seçildi aslında. Bundan sonra farklı şehirlere gidilmesi de düşünülüyor. Bu güzel şehirdeki buluşma, 26 Mayıs’ta Eskişehir Toplum ve Sanat Derneği (ETOS) iş birliğiyle şehrin sembolik mekanlarından Porsuk kıyısında gerçekleşti. Eskişehir’in yine bilinen önemli edebiyat mekanlarından Adımlar Kitabevinin önünde buluşuldu ve Çay kıyısının üç farklı noktasında şiirler okundu. Yaklaşık iki saat süren buluşmada Eskişehir’in dinamik ve heyecanlı nüfusunun etkisi, ilgisi oldukça yüksekti. Buluşmayı duyup gelen çoğunluğun yanı sıra, o esnada görüp duyan katılan da pek çok kişi buluşmayı zenginleştirdi ve bugüne kadar yaptığımız en kalabalık sokak buluşmalarından birinin gerçekleşmesini sağladı.
ŞİİR BELİRLİ KİŞİLERİN TEKELİNE GEÇEMEZ
Şimdiye kadarki buluşmalarda çoğu kez yaşadığımız bu durum bizleri bu alanı daha da çok açmak için heyecanlandırıyor. Toplumun farklı kesimlerinden insanların şiire olan ilgisini görmek, hiç beklenmeyen katılımlar, hayatlarında ilk defa şiir okuyan birçok kişi, deyim yerindeyse sokak aylaklarının, şehir gezginlerinin ilgisi, yaşı geçkin veya toy veya meslek ve sosyal yaşamında belki hiçbir zaman bu ilgisini paylaşacak alan bulamayan kişilerle temas etmek büyük bir onur ve zevk. Birbirimizden öğreneceğimiz ne kadar çok şey olduğunu, şiirin belirli kişilerin tekeline asla giremeyecek olduğunu ve hâlâ ortaklaştığımız dillerin varlığını tüm açıklığıyla gösteriyor.
Eskişehir’de de bu gibi birçok durumun yaşandığını söylemeliyim. Sokakta yükselen dizeleri duyup gelenler arasında genç askerler de vardı örneğin. Çarşı iznine çıkmış bu -biraz da zıpır- askerler önce belki yalnızca eğlence için katıldıkları “şiir eylemcileri”ne gazetedeki bazı şiirleri okuyarak katıldılar. Sonrasında buluşma boyunca taşınan pankartı ellerine aldılar ve sonuna kadar kimseye vermeden taşıdılar. Sahiplendiler yani buluşmayı, sahiplenebildiler… Ya da Mustafa’nın (Köz) Eskişehir üzerine okuduğu şiirini duyan ve yalnızca o şiiri dinleyip giden bir kişinin Köz’e gelip, “Ben bu şiirde bahsi geçen yerdenim. Çok güzel anlatmışsınız, eski günleri hatırlattınız, çok etkilendim teşekkürler” deyip gitmesi üzerine Mustafa’yla göz göze gelmemiz ve “işte bu yüzden” dememiz birbirimize… Yoldan geçen genç bir gitaristin gitarıyla bize eşlik etmesiyle yükselen hava, şiirin diğer alanlarla olan bu yakın ilişkisini yeniden dolaştırdı aramızda.
‘ŞİİR YERYÜZÜNÜN VİCDANIDIR’
Bunlar gibi birçok güzel etkileşim yaşayan ve gazete ekibinden her birinin farklı temaslar yakaladığı bu buluşma da bizim için unutulmazdı. Şiirin hâlâ sokakta olduğunu, herhangi bir kişinin değil, herkesin sahiplendiği bir alan olması/olabilmesi ve buna tanıklık olağanüstü… Böylesi bir sahiplenme olmasa ne bu dünyada umutla filizlenir otlar ne de güneş böyle doğar üstümüze. Gazetenin sav sözü şu sözden dolayı belki de: “Şiir, yeryüzünün vicdanıdır.” Ve vicdan olmadan söz edilemez insandan, insani olandan, onun kurduğu uygarlıktan…
Bu buluşmaların ötesinde gazetenin toplumsal duyarlılığıyla kimi eylemliliklerin ve sorumlulukların içinde olduğunu da söyleyebiliriz. Örneğin geçen haziranda Antakya’da çocuklarla resim ve oyun atölyeleri yapmıştık çocuklarla. Bugünlerde de yine Antakya Defne’de Çıngıraklı Sokak Çocuk ve Gençlik Kütüphanesi’ni açacağız.
Gazetenin Kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Şair Mustafa Köz’ü ve ilk günden beri gazeteye emek veren gönüllüleri anmadan bu yazıyı bitirmek olmaz. Yazı Ece Köz, Handan Deniz Tinik, Ceren Doğan, İzel Karaca, Işıl Gülseren Erdoğdu, Beril Kın, Metin Akbaş, Araf Angı, Yasin Gök, Gamze Akyüz emekleriyle ve yürekleriyle şiirin bir eylem biçimi olduğunu yeniden duyurdular bize.