11 Haziran 2024 05:18

Kamuda tasarruf istihdamı yuttu

"Mehmet Şimşek’in açıklamalarının ardından alınan aksiyonlar ve kamuda tasarruf tedbirleri, bu ağır tabloyu kurtarmaya yetebilir mi bilinmez ama fatura her zamanki gibi emekçilere kesildi"

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Fatmagül Aydemir
ODTÜ Siyaset Bilimi Yüksek Lisans Öğrencisi

ODTÜ Siyaset Bilimi bölümünde yaptığım yüksek lisansın ikinci döneminin sonuna doğru gelirken, iki buçuk senedir özel sektörde çalıştığım işimi daha fazla sürdürüp sürdüremeyeceğim düşüncesi iyice baskın hale geldi. Aylardır defalarca ayrılmak ve devam etmek arasında kalıp, bir şekilde kendimi devam etmek zorunda buldum. Hayatını finanse edebilecek parayı kazanmak, çalıştığın işin zorlukları, ekonomik sıkıntılar ve tüm bunların yorgunluğunun çevrelediği bir kafeste hissetme hali ise sadece kişisel değil, toplumsal bir sorun artık.

İş hayatını deneyimleme isteği ve özellikle pandemi sürecinde ve online eğitim ile mezun olmanın verdiği bir mutsuzlukla yüksek lisansa başlamayı ertelemiş ve özel sektörde çalışmaya başlamıştım. Geçen sene, mezun olduktan tam 2 yıl sonra, hem akademiyle aramı daha fazla açmamak hem de üretme ve araştırma isteğiyle yüksek lisansa başvurdum. Halihazırda çalıştığım iş yerimi de durumdan haberdar ettim. İkisini bir arada yürütmenin zor olacağını öngörebiliyordum; ama, bunun gün geçtikçe ağırlaşacak bir yük olduğundan haberdar değildim. Akademiye geri dönme ve yüksek lisans yapma kararının heyecanıyla ve bir hevesle başladığım bu yol, özel sektörde çalışırken başka bir mücadele türüne dönüştü. Dersler mesai saatlerine geldiği için yaşanan hoşnutsuzluğu seziyor, işleri bir şekilde günün farklı saatlerinde halletmeye çalışıyor ve akşam-gece-sabah erken fark etmeksizin bir yandan da işleri kontrol edip bir düzende tutmaya çalışırken buluyordum kendimi. Haftada toplam mesai saatimi çok çok aştığım, bulanık, muğlak bir çalışma düzeni... İşin, tatmin eden, ilgilerime hitap eden ve alanımla alakası olan bir yönünün olmaması da tüm bu yorgunlukla ve yoğunlukla başa çıkmamı iyice zorlaştırdı.

TAM KAMUYU DÜŞÜNÜRKEN...

İşsiz kalmak ekonomik olarak göze alınması kolay bir yol değil, hele ki Türkiye’nin mevcut ekonomik şartlarında. Böyle olunca kamuda çalışma seçeneği ağırlığını göstermeye başladı. Herhangi bir kamu kurumunda işe girmek; belli sınavlara, mülakatlara, liyakatsiz rakiplere ve sınırlı kadrolara bağlıydı. Hazırlanmak, bunun için bir istekle çabalamak ve olmama ihtimalini göz önünde bulundurmak gerekiyordu bir yandan. Yeni mezun olduğum yıllarda, kamuda şansımın düşük olduğu fikri çok baskındı bu yüzden bu meşakkatli yola girmeyi hiç düşünmemiştim. Fakat bugün bakınca, mevcut koşullarımda her yeni günü idame ettirmek daha meşakkatli. Kamuda çalışmayı benim için en cazip seçenek haline getiren sebep, akademik olarak çalışmayı ve üretmeyi mümkün kılması. Tüm bu düşüncelerle, yüksek lisans ve iş hayatı koşturmamın yanına, akademik kadro arama çabası ve KPSS başvurusu yapmayı da ekledim. Derken kamuda tasarruf tedbirlerinin yayımlanmasıyla durum bir daha zora girdi.

7 Mayıs 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan genelge, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından madde madde açıklanmasıyla birlikte tüm kamu kurumlarına iletildi. Tasarruf tedbirleri konulu genelgedeki maddeler taşınmazlardan istihdama, araçlardan kırtasiye masraflarına kadar geniş bir kapsama sahipti. Kamu kurumlarında da hızlıca uygulamaya kondu. Kamuda tasarruf tedbirleri bir süredir bekleniyordu, yerel seçimlerin tamamlanmasıyla genelgenin yayımlanması gecikmedi.

HERKES ZAM BEKLENTİSİ İÇİNDE

Mehmet Şimşek’in açıklamalarının ardından alınan aksiyonlar ve kamuda tasarruf tedbirleri, bu ağır tabloyu kurtarmaya yetebilir mi bilinmez ama fatura her zamanki gibi emekçilere kesildi. Tasarruf tedbirleri kapsamında alınan önlemler, büyük bir ekonomik kıskacın içinden çıkma çabası olarak değerlendirilse de sermayenin ve hükümet kadrolarının bir tedbir altında olduğuna dair ortada bir emare görünmemekte. Tasarruf adıyla yapılanlar; öğrencilerin ve gençlerin istihdam olanaklarına, asgari ücretlinin zam beklentisine hatta memurun-öğretmenin içtiği çaya kadar uzanan bir saldırıya dönüşüyor. Akademideki tüm konferanslar, seminerler ve hatta fakültelerin fiziksel araç gereçleri bile, ödenek yetersizliği şeklinde kamuda tasarruf engeline takılıyor. Diğer taraftan, halihazırda hayatını zorlu koşullarda idame ettiren halk, açlık sınırının bile altındaki asgari ücrete mahkum oldu. Asgari ücrete ara zammın yapılmaması ihtimali, emekçiyi daha da zor günler beklediğinin sinyallerini veriyor. Yıllardır çalışanı olduğum özel sektör kurumu, Türkiye’deki enflasyonist ortam sebebiyle, asgari ücrete ve memurlara yapılan zamları baz almak zorunda kaldı ve yılda en az iki kez zam uyguladı. Fakat, kamuda tasarruf tedbirleriyle birlikte, devletin kamu çalışanlarına ara zam yapmaması ihtimali doğrudan özel sektör çalışanlarını da etkileyecek. Herhangi bir açıklama henüz olmasa da herkes temmuzda bir ara zam beklentisi içinde. Ancak; şirketler, kâr oranını günden güne büyütse dahi, devletin zam yapmadığı bir ortamda zam yapmaktan kaçınacaktır, en azından büyük çoğunluğu için durum böyle. Önceki yıllarda, özel sektörde çalışmak, belli meslek grupları için ekonomik olarak daha avantajlı görünüyordu. Nitelikli ve iyi üniversitelerden mezun öğrencilerin iyi maaşlarla istihdam edilmesi, özel sektörde sömürünün en görkemli maskesiydi. Fakat son 3-4 senedir durum bundan çok uzakta. Artık işe muhtaç gençler, ne maaş olursa çalışacak ve korkunç şartlarda sömürülecek bir kitle olarak görülüyor.

KOŞULLARIN DAHA DA KÖTÜLEŞECEĞİ AÇIK

Öte yandan, atanma umuduyla bekleyen, yıllardır buna tutunan ve çabalayan herkes kadrolara alım olmayacağı için güvencesizlik ve geleceksizlik hissiyle baş başa kaldı. Genelge kapsamında, kamu kurumlarının yalnızca emekli olan çalışan kadar istihdam yapabileceği şeklinde bir kısıtlama getirildi. Atanmak pek çok prosedüre bağlı olduğu için, yıllardır buna emek veren ve bu uğurda çalışan pek çok kişi bir anda istihdam kısıtlamasıyla emeklerinin boşa gittiğini öğrendi. Bu yeni kararla birlikte, öğrenciler ve mezun olmuş gençler, özel sektörün ağır şartlarına mahkum edildi. Gençlerin seçeneksizliğinin, özel sektör karşısında onları iyice kırılgan ve sömürüye açık bir hale getirmesi kaçınılmaz. Kamu seçeneğinin tümüyle ortadan kalkması ve işsizlik oranlarının artması nedeniyle, özel sektördeki çalışma koşullarının iyice vahşileşeceğini ve ücretlerin de hep minimumda tutulacağını öngörmek zor değil.

MÜSEBBİBİ BİZ DEĞİLİZ

Kamuda şansımı denemeyi düşündüğüm bugünlerde kararın da direkt muhataplarından biri oldum. Mevcut sıkıntılarımın içinden çıkmak için, yöneldiğim seçenek de bu genelgeyle birlikte ortadan kaldırıldı. Bu kararla birlikte, benim ve durumumun benzerini yaşayan birçok genç için durum pek de iç açıcı değil. Öğrenciler hem okumaya hem çalışmaya hem yaşamaya çalışıyorken onların planlarını sabote edip, ihtimal ve olanaklarını kısıtlayıp sermayenin avucuna bir yem gibi bırakmak, bir tasarruf tedbirinden çok, ülkenin geleceğine yönelik bir saldırı. Her gün farklı yerlerde genç intiharlarının yaşanması güvencesiz ve seçeneksiz hisseden gençlerin nasıl bir zorlukla karşı karşıya olduğunu gözler önüne seriyor. Atama bekleyen öğretmenler, memur olmayı bir güvence olarak gören milyonlar için; bu çıkışsızlık hissi, onları depresyona, umutsuzluğa ve intihara kadar sürükleyebiliyor. Bu durumun hepimiz için boğucu, yorucu ve bazen umutsuz hissettirdiği aşikar ama bugün yaşadığımız hiçbir şey yalnızca bize ait veya bizim eksikliklerimizden kaynaklanan bireysel sorunlar değil. Mağduru olduğumuz durumların müsebbibi değiliz. Yalnız ve tekil örnekler olmadığımızı bilmek ve bir arada kalıp sorunlarımızı konuşmak, her daim yeni bir kapıyı aralayabilme ihtimalini taşıyor. Bir şekilde içinde olduğumuz durumun, gasbedilen haklarımızın devlet ve sermayeye her gün yeniden hatırlatılması ve her daim haklı taleplerimizi yükseltmek, içinde bulunduğumuz durumda yapmamız gereken ilk şey. Dahası hem mümkün hem gerekli.

ÖNCEKİ HABER

Amele pazarının yevmiyecileri

SONRAKİ HABER

DEM Parti, Tahir Elçi’nin 12 Haziran’da görülecek karar duruşmasına çağrı yaptı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa