24 Haziran 2024 16:12

İran seçimlerinde "ön yargı" değil, gerçek tablo

Aydınlık Gazetesinin bugün manşetine "İran’da ön yargıları yıkan seçim süreci" diyerek taşıdığı haberi pek çok yanıyla gerçekleri perdeliyor. Peki nedir bu perdenin ardındaki gerçekler?

Kolaj: Evrensel 

Paylaş

Ela AVA

İran, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin helikopter kazasının ardından cumhurbaşkanı seçimleri için 28 Haziran’da yeniden sandık başına gidiyor. Seçimleri "İran’da ön yargıları yıkan seçim süreci" başlığıyla manşetine taşıyan Aydınlık Gazetesi, "İran'da kavgasız dövüşsüz örnek seçim süreci” diyerek sunduğu haberinde gerçekleri perdeliyor. Haberde "İran'da cumhurbaşkanlığı seçim süreci çok canlı geçiyor. Altı aday devlet televizyonundan yayınlanan beş turluk seçim münazaralarını sürdürüyor. Başörtüsünden dış politikaya ve internet kullanıma kadar her türlü mesele ele alınıyor” deniliyor.

O zaman biz de şunu soralım: "Adaylar kimin adayı?", "Kim neyle dövüşecek?"

Muhafazakarlardan Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf, Eski Ulusal Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Said Celili, Eski İçişleri Bakanı Mustafa Purmuhammedi, Şehit ve Gaziler Vakfı Başkanı Emir Hüseyin Kazizadeh Haşimi, Tahran Belediye Başkanı Ali Rıza Zakani ile tek Reformcu aday Eski Sağlık Bakanı Tebriz Milletvekili Mesud Pezeşkiyan seçimlerde aday. İran’da seçimlere sadece dini lider Ali Hameney’in onayladığı kişiler aday olabiliyor. Hameney’den önce Koruyucular Konseyi adayların uygunluğunu ölçüyor. Koruyucular Konseyinin 12 üyesinin 6'sı doğrudan Ali Hamaney atıyor. Diğer 6 üye ise yargı başkanının teklifi ve İslami Meclis onayıyla atanıyor. Yargının başkanı ise yine Hamaney tarafından seçilip atandığından bu konseyin yarısı doğrudan, diğer yarısı ise dolaylı olarak İslam Cumhuriyeti’nin lideri tarafından atanmış oluyor.

"SEÇİM SİRKİ"

İran’da adayların televizyonda münazarası ise uzun yıllara dayanıyor. Özellikle 2009 yılında Usulcu klikten (Aşırı muhafazakarlar) Mahmud Ahmedinejad ve Reformculardan (Ilımlı Muhafazakarlar) Mir-Hossein Mousavi’nin televizyon münazaraları çok gündeme gelmişt, İran’da en tartışmalı geçen seçimlerden biri haline gelmişti. 2009 yılında seçimlerin ardından Reformcu “Yeşil Hareket” başlamış, Mir-Hossein Mousavi tarafından yönlendirilmişti. 1981-1989 yılları arasında İran’ın 79’uncu ve son başbakanı olarak görev yapan Mousavi, Ruhullah Humeyni’nin gözde siyasetçisiydi. Mousavi’den “İmam’ın başbakanı” diye bahsedilir. İran rejimin kuruluş sürecinde ve birçok kademede yer almış isimlerden biri. Buna rağmen 2009’dan bu yana hâlâ ev hapsinde. İran rejimi velayet-i fakih üzerine kuruludur, yani her türlü uyumsuzluğu reddeder. Ayetullah Humeyni 1970'lerde "velayet-i fakih" teorisiyle siyasal gücün İmamlar'ın manevi varisleri olan din alimlerinin elinde olması gerektiğini savunmuş, İran da sistemleştirmişti. Ki Mousavi rejim yapısının dışına çıkmadan, hükümet yapısının içinde kimi değişiklikler yapılması gerektiğini savunan isimlerden biriydi.

O dönemden bu yana özellikle 2017 yılından sonra İran’da seçimlere katılım oranı düştü, bu sene yerel seçimlerde ise yüzde 40’larda kaldı. Muhalifler ve farklı kesimler seçim münazaralarını “seçim sirki” olarak adlandırıyor. Örneğin mart ayında gerçekleşen Meclis ve yerel seçimlerden önce 20 Şubat'ta "Seçim Sirki" hashtag'i X sosyal medya platformunda İran’da ilk sırada yerini almıştı. Bu hashtag 250 binden fazla paylaşımda kullanılmıştı.

İran’da muhalifler, “Adayı belirleyen rejim, seçen rejim” diyerek, 2022’de Mahsa Amini’nin ahlak polisi tarafından öldürülmesinin ardından “Usulcü-reformcu rejimin işi bitmiştir” diyerek seçimleri boykot etmeye çağırmışlardı.

İran rejimi hiç şüphesiz kaybetmiş meşruiyetini kazanmak için elinden gelen her şeyi yapıyor, yapacaktır da. Geçtiğimiz dönem cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “uygun değil” denilerek adaylığı reddedilen reformculardan sadece Mesud Pezeşkiyan’ın bu seçimlerde aday olabilmesi de bu tutumdan azade değil.

İŞTE GERÇEK TABLO

Aydınlık'ın "İran’da ön yargıları yıkan seçim süreci" başlığına gelelim. “Ön yargıları” değil tam olarak gerçekleri konuşalım. Gerçek, 5 gündür 20 bin petrol, gaz ve çelik işçisinin İran’da çalışma koşullarına yoksulluğa ve maaşlarının ödenmemesine karşı grevde olduğudur. Gerçek, tüm ekonomik taleplerin yanı sıra “sorunlarımızın esas sorumlusu İran rejiminin kendisi. Rejime oy yok” demeleridir. Gerçek, sokakta “başörtüsünü düzgün takmadığı” gerekçesiyle hâlâ vahşice ahlak devriyeleri tarafından şiddete uğrayarak gözaltına alınan, tehdit edilen kadınların mücadelesidir.  Gerçek, sadece 2023 yılında 853 fazla kişinin İran rejimi tarafından idam edilmesidir. İran İslam Cumhuriyeti televizyonundan gösterilen ise bu gerçekler değil, rejimin bekası için çalışan 6 kişinin top döndürmesinden başka bir şey değildir.

ÖNCEKİ HABER

Columbia Üniversitesi 3 yöneticiyi "Filistin'e destek” nedeniyle zorunlu izne çıkardı

SONRAKİ HABER

EMEP: 10 Ekim Katliamı'nın aydınlatılması, demokrasi mücadelesi için önemli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa