Fransa sermayesi Marine Le Pen ile barışıyor mu?
Fransa’da seçimler için oy kullanma işlemleri devam ediyor. Fransa sermayesinin bir kısmı hâlâ endişeli olmakla birlikte, Le Pen ile barışmak için kolları sıvadı bile.
Fotoğraflar: Marine Le Pen ve Jordan Bordella’nın AP seçim afişi, Guallendra/Wikimedia Commons CC0 | Oy kartı (sağda), Mohamad Salaheldin Abdelg Alsayed/AA
Fransa’da Macron’un kararıyla öne alınan seçimler için oy kullanma işlemleri devam ediyor. Marine Le Pen’in aşırı sağcı Rassemblement National (Ulusal Birlik-RN) partisinin seçimden anketlerin gösterdiği gibi büyük farkla lider mi çıkacağı sorusunun yanıtı yakında verilmiş olacak.
Fransa sermayesinin bir kısmı hâlâ endişeli olmakla birlikte, Le Pen ile barışmak için kolları sıvadı bile. Bu nedenle Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire’in geçtiğimiz günlerde ülkenin en büyük patron örgütü olan MEDEF’in 20 Haziran’daki siyasetçilerle buluşmasında "Aşırı sağa kanmayın. Yedi yıllık çalışmayı bozmayın" şeklindeki ağlamaklı çağrısı yanıtsız kalabilir.
SERMAYE MELONİ’DEN MEMNUN
RN, sermaye çevrelerinde hâlâ temkinli karşılanıyor, düşmanı da az değil. Ancak İtalya’da faşist fikirlerini gizlemeyen Meloni’nin partisinin AB sermayesi ile uyumu, hâlâ tartıştıkları noktalar olmakla birlikte, çok uzun sürmedi. Mediapart’a göre “Çoğu kişi Marine Le Pen'in yeni bir Giorgia Meloni olabileceğini düşünüyor. İtalyan Konseyi başkanı olarak atanması hem İtalya’da hem de yurt dışında büyük bir endişeye neden olsa da, şimdi pragmatizmi ve ekonomi dünyasını dinleme yeteneği nedeniyle iş çevrelerinde oy birliğiyle övülüyor. Sicilinin neredeyse kusursuz olduğu düşünülüyor: İtalya Avrupa'nın tavsiyelerine uydu, piyasaları sarsmadı, bir dizi sosyal yardımı kaldırdı ve hatta İtalyan küçük işletme sahiplerinin talep ettiği gibi 300 binden fazla göçmenin statüsünü düzenli hale getirmeyi kabul etti.”
Jacobin’e yazan Harrison Stetler da son zamanlarda sermaye temsilcileri ile aşırı sağcı figürler arasında çeşitli görüşme ve buluşmalar gerçekleştirildiğine dikkat çekiyor. Bu girişimler Macron’un meclisi feshederek erken seçim çağrısı yapmasından da önce başladı. Örneğin Le Pen, geçtiğimiz sonbaharda kamu hizmetleri devi Veolia’nın CEO’su tarafından öğle yemeğine davet edildi ve ikili Paris’te patronların uğrak yeri olan şık bir restoranda bir araya geldi.
Mediapart da aynı şekilde, Fransa’nın en büyük 40 şirketi olan “CAC 40”ın patronlarının RN ile görüşmelerine işaret ediyor. Haber sitesine konuşan bir şirket danışmanı, "Grupların hükümetle görüşmesi gerekiyor, kim olursa olsun” derken bir başka şirket grubunun yöneticisi ise “Şirketlerimizin sosyal çıkarlarını gözetmek zorundayız. Onları görmezden gelemeyiz” diyor. Yine ismini vermeyen bir başkası da ekliyor: “Bir gün bunu söyleyeceğimi düşünmüyordum ama başka seçeneğimiz yok.”
Haberlere göre, önde gelen sağcı Le Figaro gazetesinin sahibi ve uzun süredir muhafazakar müesses nizamın tanınmış ailelerinden biri olan Dassaultlar, Le Pen ile yakınlaşma konusunda ikiye bölünürken Glitz, Arnault hanedanının sahibi olduğu lüks mallar holdingi LVMH’nin ise Le Pen ve Başbakan Adayı Bardella çevresindeki temas eksikliğini telafi etmek için acele ettiği belirtiliyor.
RN’NİN SERMAYEYİ RAHATLATMA GİRİŞİMLERİ
RN’nin Başbakan Adayı Jordan Bardella’nın merkez sağ Cumhuriyetçiler Partisinin bir fraksiyonu ile bir anlaşma imzalayarak 24 Haziran’da düzenlediği basın toplantısında RN’nin hükümet programının ana eksenlerini açıklarken iyileşmiş bir düzen partisi imajı çizmeye çalıştığını da unutmamak gerekiyor.
Bardella yaptığı açıklamada, “Bugün liderliğini yaptığım ittifak, ülkenin kurumlarıyla uyumlu bir şekilde yeniden yapılandırılması, bireysel özgürlüklerin korunması ve elbette ulusal birliğin sağlanması için tek güvenilir ve sorumlu alternatiftir” dedi. İşletme vergilerinde daha fazla indirim, insanları iş gücüne geri dönmeye teşvik edecek önlemler ve bir egemen yatırım fonu oluşturma sözü verdi.
Dahası, RN programını iş çevrelerinin uzun zamandır en tehditkar gördükleri, Fransa’nın AB’den ayrılması ve avro yerine frankın geri getirilmesi yönündeki geçmiş vaatlerinden de arındırdı.
Bardella partinin emeklilik yaşının altmış ikiye indirilmesi önerisini geri çekti ve bunun yerine yirmi yaş ve öncesinde iş gücüne katılanlar için istisnalar sundu. Temel ihtiyaçlar için KDV indirimi ya da otuz yaş altındakilerin gelir vergisinden muaf tutulması gibi diğer vaatler ise geri plana itildi. Parti, Fransa’nın kamu televizyon ve radyo ağlarının tamamen özelleştirilmesiyle yola devam etmek istiyor.
GÖÇMEN DÜŞMANLIĞINA AĞIRLIK VERDİ
Bardella “Otoriteyi kamusal eylemin merkezine koyacağını” söyledi ve “İslamcı ideolojiye karşı bir yasa”, asgari ceza yasaları, suç işlemiş çocukların ailelerinin sosyal yardımlardan men edilmesi ve bir suçtan hüküm giymiş Fransız vatandaşı olmayanların derhal sınır dışı edilmesi vaatlerinde bulundu. Fransa’da son yıllarda büyük artış gösteren polis şiddetine yönelik eleştirilere karşı çıkan parti, polis memurlarının hizmet silahlarını kullandıkları durumlarda “meşru müdafaa karinesi” tanıyan bir yasa çıkarmak istiyor. Bardella, okul sisteminde öğrenci üniformalarının yaygınlaştırılmasını ve cep telefonlarının yasaklanmasını destekliyor.
Çifte vatandaşlığı yasaklamaya yönelik önerilerinden geri adım atan parti, yine de ikinci bir vatandaşlığa sahip Fransız vatandaşlarının devlet işlerinden men edilmesini öneriyor. RN Ukrayna’ya birlik göndermeye karşı olduğunu söylüyor ancak artık Fransa’nın NATO’nun entegre komutanlığından çekilmesini istemeyeceğini açıkladı.
FRANSA SERMAYESİNİN ASIL KORKUSU HALK CEPHESİ
Fransa sermayesinin Le Pen’den çok yeni sol ittifak Yeni Halk Cephesinden (NFP) korktuğu da gözlerden kaçmıyor. NFP’in seçim vaatlerinde kamu hizmetlerine yatırım, Macron’un emeklilik yaşını altmış ikiden altmış dörde çıkarmasının derhal iptali ve yeni vergi rejimleri içeriyor. Aslında çok radikal olmayan bu program dahi sermayeden tepki görmesine yetti.
MEDEF Başkanı Patrick Martin Le Figaro’ya yaptığı açıklamada “RN’nin programı Fransız ekonomisi için tehlikeli” dedi ancak NFP’ninki “Daha da tehlikeli” diye eklemeyi ihmal etmedi. (DIŞ HABERLER)
Kaynaklar: Jacobin, Mediapart