11 Temmuz 2024 09:32

En şanslı vatandaş

Adana'da H.Z. isimli kişinin, 27 polisin imzası bulunan tutanağa dayanarak mahkum edilmek istenirken uyuşturucu sattığı iddia edilen gün cinayet büroda gözaltında olduğu ortaya çıktı.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Av. Tugay BEK

Adana Emniyet Müdürlüğü Narkotik Büro polisleri, geçtiğimiz yıl ekim ayında geldiği iddia edilen ihbar üzerine, H.Z. isimli vatandaşın evinin önünde pusuya yatar. Polis tutanağına göre, H.Z. ikametinin önünde A.I. isimli kişi ile buluşur. Aralarında bir alışveriş olduğunu gören polisler motosikletle evin önünden ayrılan A.I’yı takibe alarak durdurur. Yapılan aramada A.I’nın motosikletinde uyuşturucu madde ele geçirilir. A.I. avukat eşliğinde alınan ifadesinde uyuşturucu maddeyi H.Z’den aldığını söyler; polislerin kendisine gösterdiği fotoğraflar üzerinden de H.Z’yi teşhis eder. Bir komiser, iki komiser yardımcısı ve yirmi dört polis memurunun hep birlikte imzaladığı tutanakla şüpheli H.Z’nin A.I’ya uyuşturucu madde satarken görüldüğü kayıt altına alınır. H.Z. ise cumhuriyet savcılığında verdiği ifadesinde uyuşturucu madde ticareti yaptığı yönündeki suçlamaları reddeder.

H.Z. hakkında uyuşturucu madde ticareti suçundan Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılır. Mahkemede tanık olarak dinlenen Narkotik Büroda Görevli Polis Memuru S.E, yeminli ifadesinde aldıkları istihbarat bilgisi doğrultusunda H.Z’nin evinin önünde beklediklerini, H.Z’yi, AI’ya uyuşturucu madde satarken gördüklerini, takibe aldıkları A.I’nın bindiği motosiklette de uyuşturucu madde ele geçirdiklerini söyler. Toplanan delilerin tamamı H.Z’nin uyuşturucu madde satma suçu işlediğini göstermektedir.

MAHKEME İŞKENCE İDDİASINI DİKKATE ALMADI

H.Z’nin uyuşturucu madde sattığı tespit edilen A.I, tanık sıfatı ile bir kez de mahkeme tarafından dinlenir. A.I. mahkemedeki ifadesinde “Gösterilen sanığı tanımıyorum. İlk kez görüyorum. Ondan uyuşturucu madde de almadım. Polisler beni çok dövdükleri için teşhis ve ifade tutanağını imzalamak zorunda kalmıştım. Huzurdaki ifadelerim doğrudur” der. Mahkeme, karakolda “doğru söyleyip” mahkemede “şaşan” A.I’nın ifadesinin avukat nezaretinde alınmasına güvenmiş olsa gerek işkence iddialarını hiçbir şekilde dikkate almaz.

H.Z. mahkemedeki savunmasında da “Suçlamaları kabul etmediğini, A.I. isimli kişiyi tanımadığını” söyler. H.Z, uyuşturucu madde sattığı iddia edilen tarihte başka bir soruşturma kapsamında cinayet büro polisleri tarafından gözaltına alındığını iddia eder. Dosyadaki tüm deliler toplandığı için mahkumiyet hükmünü vermeye hazırlanan mahkeme, el mahkum H.Z’nin iddialarını emniyete sorar. Cevap veren Adana Emniyet Müdürlüğü H.Z’nin aynı tarih ve saatte cinayet büro tarafından nezarette tutulduğunu doğrular. Cumhuriyet savcısı, H.Z’nin uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan beraatini talep etmek zorunda kalır. Adana Emniyetinin bu cevabı karşısında başka seçeneği kalmayan mahkeme de H.Z’nin beraatine karar verir.

GÖZALTINA ALINMASA HAPSE GİRECEKTİ

Cinayet büro tarafından gözaltına alınan H.Z’nin şu an Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan en şanslı vatandaş olduğunu söylemek abartı olmayacaktır. H.Z. uyuşturucu sattığı iddia edilen tarihte cinayet büro tarafından gözaltına alınmasaydı kimse onu 15 yıla kadar hapis cezası almaktan kurtaramazdı.

Mahkeme, benzer birçok dosyada olduğu gibi H.Z’nin inkarına değil 27 polisin altına imza attığı tutanağa itibar edecekti. Ağır ceza hakimlerinin yeminli bir şekilde tanıklık yapan devletin polis memuru yerine uyuşturucu suçundan yargılanan sanığın söylediklerine inandığı henüz görülmedi.

Emniyet aşamasında H.Z’den uyuşturucu aldığı yönündeki ifadesini kendisine işkence yapıldığı için imzaladığını söyleyen A.I’ya bu ülkede hiçbir hakim inanmazdı. Çünkü ifade sırasında A.I’nın yanında baro tarafından görevlendirilmiş avukat olması nedeni ile işkence iddiasının imkansız olduğu kabul edilecekti.

BİR DOSYANIN GÖSTERDİKLERİ

Adana Emniyeti Cinayet Bürosunun gözaltı kayıtları;

  • Narkotik Büro polislerinin gerçeğe aykırı tutanak tutabildiğini,
  • Mahkemede yeminli olarak tanıklık yapan polislerin yalan söyleyebildiğini,
  • Avukat huzurunda ifade alınmış olmasının şüpheliye işkence yapılamayacağı anlamına gelmediğini göstermiş oldu.

DOSYANIN YARATTIĞI SORU İŞARETLERİ

En şanslımızın hikayesinden bize düşen sorular;

  • Peki ülkemizde herkes, hepimiz bu kadar şanslı olabilir miyiz? Herkese aynı anda lotoda büyük ikramiye çıkabilir mi?
  • Adaletin gerçekleşmesi ve masumiyetimizi kanıtlamamızın, şansa bağlı olmasından endişelenmek gerekmez mi?
  • Bu davadaki polis memurlarının tutmuş olduğu tutanaklar ve tanıklıklarla mahkum olmuş olan insanların, gerçekten suçlu olduğundan nasıl emin olabiliriz?
  • Mahkemede yalan tanıklık yapan, gerçeğe aykırı tutanak hazırlayan polislerin idari ve adli olarak cezalandırılması, görevden el çektirilmesi gerekmez mi?

Sorular daha da artırılabilir elbette. Ülke olarak “Et kokmasın diye tuzlanır. Ya tuz da kokarsa?​” noktasındayız. Adaletin gerçekleşmesi için dünyanın en büyük ve ihtişamlı adalet saraylarından çok daha fazlasına ihtiyacımız olduğu çok açık. Bir gün masum olduğumuzu ispat etmek durumunda kalmamak için, kokmanın da ötesinde çürüyen bu adalet sistemi üzerine düşünmek ve hep birlikte köklü bir değişimi zorlamak durumundayız.

ÖNCEKİ HABER

Afyon'da peş peşe iki deprem

SONRAKİ HABER

Kastamonu’da ikinci bakır madeni yargıya taşınacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...