20 Temmuz 2024 04:41

Motokurye emekçilerinden Poyraz kurye: Hamur açmıyoruz artık, her yerdeyiz!

Motokurye Poyraz: "Motokuryelikle kendimi toparladım. Çevrem değişti. Tarzım değişti, rengim değişti. Artık biz oklavaları kapının arkasına bıraktık. Hamur açmıyoruz artık, her yerdeyiz!"

Fotoğraf:Fatih Polat/Evrensel

Paylaş

Fatih Polat

Kurye Hakları Derneği tarafından bu yılın başında yayımlanan raporda, 2023 yılında en az 68 motokuryenin çalışırken hayatını kaybettiği belirtiliyor. Bu sayının 2022’de 58 olduğu hatırlatılıyor. Bu verilerin derlenmesinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin (İSİG) titiz takibinin de hakkını vermeden geçmeyelim. Kurye Hakları Derneğinin raporunda İş Güvenliği Uzmanı Deniz İpek, motokuryeler için “çok tehlikeli iş kolunda güvencesiz işçiler” ifadesini kullanıyor.

Her İnsan Bir Hikaye dizisinin bu bölümünde, bu çok tehlikeli iş kolunun bir emekçisini dinliyoruz:“Ben Poyraz Kadın Kurye. Soyadımı kullanıyorum. 1991 doğumluyum. 33 yaşındayım. Motor kullanmak cesaret gerektirdiği için, manevi yönden bana katkı sağladığı için iki buçuk senedir bu mesleği yapmaktayım.”

İlk ve ortaokuldan sonra, dışarıdan açık liseyi bitirmiş. Okumaya hevesi olduğunu belirterek, “Ailemin maddi durumlarından ve ailevi sorunlardan dolayı devam edemedim” diyor.  Motokuryelikten önceki hayatını anlatırken, “Bazı meslekler edindim, sertifikalar kazandım. Mesela motorize ambulans belgesi, özel güvenlik, arama kurtarmadayım mesela. İnsanlara yardımım dokunsun diye. Bir de AFAD gönüllüsüyüm” diye devam ediyor.

Sonrasını da şöyle anlatıyor: “Motokuryelikle kendimi toparladım. Çevrem değişti. Tarzım değişti, rengim değişti. 2019’da ehliyet almıştım, 2022’de kuryeliğe başladım. Motoru öğrendikten sonra iki yaralanmalı kazam oldu. Bazı işletmeler, ‘Çabuk ol’, ‘Acele et’ diye psikolojik baskıyla motokuryelerin üzerine çok geliyorlar. Haklarını da vermiyorlar, değerli olduklarını hissettirmiyorlar. Benim kazamın sebebi buydu. İlk kazam Soğanlık’ta olmuştu. Paket aceleliği vardı. Oysa daha çıkalı 2 dakika olmuştu. Üzerimde de üç tane sipariş vardı. Patronumuz acele ettirdi, altımda kiralık motor vardı. Şu an kendi motorum var. Psikolojik baskıyla kontrolsüz çıkış yapmak zorunda kaldım ara sokaktan. Lastikler kaydı ve hava yağmurluydu, TOFAŞ arabayla kafa kafaya geldik. Allah korudu, ciddi bir şey olmadı. Karşı tarafa da bir şey olmadı. Şikayet de olmadı. Diğeri de motorum küçükken, karşıda evrak teslimi yaptıktan sonra dönüş yolundayken motoru büyük olan iki kişi vardı. Benzinlerinin bittiğini söylediler. Yardımcı olabileceğimi söyledim. İki dakika vardı, petrole varmaya. Bende küçük, onlarda büyük motor vardı ve iki kişilerdi. Onlara yardım etmeye çalışırken önce ben düştüm, motorla sonra onlar üzerime düştüler.”O kazada da ciddi bir şey olmadığını söylüyor.

“Bir motokurye olarak güne nasıl başlıyorsunuz?​” sorusuna yanıtı şöyle: “06.30’da uyanıyorum. Kahvaltımı yapmadan işe çıkmıyorum. 08.30 gibi yola çıkıyorum. Serbest çalıştığım için saat sorunum yok. Genelde evrak ve araba parçaları taşıyorum. Başkalarının komisyonlu işini yapıyorum. Hak edişim neyse o şekilde para kazanıyorum. Günlüğüm 1500-3 bin lira arası değişiyor. Ne kadar erken kalkıp işine odaklanırsan o kadar iyi kazanıyorsun.”

KÖPRÜDEN GEÇERKEN OTOBÜSÜ YANIMIZA ALIRIZ

Kendini trafikte geliştirdiğini belirterek devam ediyor: “Ben trafikte ileri tekniğe kadar kendi kendimi yetiştirdim, öğrendim. Gece çalışmayı öğrendim, hiç korkmadan. Yağmurda, fırtınada… Rüzgarın küçük motorumla beni nasıl savurduğunu biliyorum. Otobüs alırız yanımıza, köprüden karşıya geçerken mesela.”

KADINLAR OLARAK HER YERDEYİZ!

“Kadın motokurye olmanın zorlukları neler?​” sorusuna yanıtı şöyle: “Aslında her işin zorluğu vardır. Kadınlarımızın yapamayacağı bir iş yoktur. Bu işin de kadını erkeği kalmadı. Hani diyorlar ya elinin hamuruyla… Artık biz o oklavaları kapının arkasına bıraktık. Hamur açmıyoruz artık, her yerdeyiz! Önümdeki, arkamdaki, sağımdaki, solumdakinin ne yapabileceğini hissedebiliyorum. Mesela Maltepe’de, E-5’te akşam vakti giderken, arkamdan ayrılmayan, sıkıştıran biri vardı. Bu gibi durumlarda hiç tedirgin olmayacaksın, heyecan yapmayacaksın. Her zaman kontrolün sende olduğunu bileceksin. Güçlü olacaksın, korkmayacaksın. İleride ışıklarda yakaladım ben bu adamı. Direkt önünde bekliyorum. Sağa sola gidecek, yol vermiyorum. Çünkü beni sıkıştırdı, onun intikamını almam lazım. Dışarıdan bakıldığında, ‘Ya adam sana vurduğunda ne yapacaksın?​’ diye değerlendirilebilir. İşte, öyle olmuyor. Trafikte öyle yaptığında, karşılığını böyle veriyorum. Arabanın kapısına vurup kaçtığım da olmuştur, parmak salladığım zaman da. Çünkü hatası var.”

Motorkurye Poyraz

TAZE ÇAY VAR ABLA, İÇER MİSİN?

“Akşam 17.30’da vardiyamı alıp, gece 03.30’a kadar pizza restoranlarında çalışıyordum. Bazen gece vakti, sabaha karşı sağa çekiyorum, sigaramı içiyorum. Bazen petrollere gidiyorum, kendime bir kahve ısmarlıyorum. ‘Selamünaleyküm’ diyorum, ‘Aleykümselam abla, taze çay var, içer misin?​’ diyorlar.”“Motorun üzerine çıkınca kendinizi daha mı özgür hissediyorsunuz?​” sorusuna yanıtı şu oluyor: “Evet. Rengimiz, her şeyimiz değişiyor. Mesela diyorum ki bugün bafımı şöyle giyeceğim, makyajımı şöyle yapacağım. Sonra motorun üzerine çıktığım zaman ayrı bir hava geliyor. Müziğimi dinlemeye başlıyorum. Genelde metal dinliyorum, yabancı slow aşk şarkılarını çok severim. Aşka gelirim.” (Gülüyor)Sohbet işin zorluklarına geldiğinde de şunları söylüyor: “Her işin bir zorluğu var. Bizim işimizin de stresli tarafı var. Yeri geldiğinde hasta olarak çalışıyoruz. Yağmur, kar, kış, fırtına demiyoruz. Her zaman önünü, arkanı, sağını, solunu takip etmen gerekiyor. Bazen yayalar aniden yola atlıyorlar. Çok nezaketli yayalara da rastlıyoruz, bize yol veriyorlar. Bazen paketçi arkadaş paket götürüyor, yaya yoluna giriyor ve kornoya basıyor. İnsanlar da bağırıyor ‘Niye kornaya basıyorsun?​’… Daha sabırlı olmak lazım. Çok acele etmemek lazım. Hiçbir şey senden önemli değil. Ekipmanını da yerli yerinde giyersen iyi olur.”Uyarılarını bir Recep İvedik repliğiyle bağlıyor: ‘Efendi olun, adam olun lan!’

KAFASI BOZULAN KONTAK AÇSIN!

Poyraz motokurye ile hafta sonundaki izin gününde, onun iş aldığı Kartal’daki İstanbul Anadolu Adalet Sarayının karşısındaki bir kafede sohbet ediyoruz. Sohbet esnasında, masaya bıraktığı motorcu eldivenleriyle parmağındaki yüzükler, bileğinde üzerinde kuru kafa resmi bulunan bandana ve boynundaki baf dikkatimizi çekiyor. Bafı bazen yüzüne de çektiğini belirtirken, “Kamufle olmayı seviyorum” diyor. Bazen bileğine takıyormuş. Bunlar üzerine konuşurken ekliyor: “Kuru kafayı çok severiz. Yüzükleri çok severiz.”

Bu aksesuarlar da ayrı bir sektör oluşturuyor. Bazılarını motorculardan, bazılarını takıcılardan, bazılarını panayırlardan aldıklarını anlatıyor: “Bazen panayırlar oluyor, orada da satılıyor. Festivaller oluyor yazın. Birlikte denize giriyor motokuryeler. Bazen de dedikodu yapıyorlar. Çünkü herkes birbirini tanıyor.” (Gülüyor)Ben, sorularla bir motokuryenin dünyasına olabildiğince girip anlamaya çalışırken, o arada espriler yapıyor: “Durmak yok, yola devam. Kafası bozulan kontak açsın!” (Gülüyor)

Motokuryeler olarak taleplerine dair şunları söylüyor: “Kuryelerimizin çanta olayı çok konuşuluyor. Ticariye çevirmezsen, çantayı işletmezsen ceza yiyorsun. Notere gidip çantayı işletiyoruz ayrı bir para, muayeneye gidiyoruz ayrı bir para. 700 liraya kadar ceza veriyorsun işletilmemişse. Ben noterde 1400 liraya yakın para verdim, çanta ve motoru işletirken. Onlara da zam geliyor. Bu da bizi zora sokuyor. Katil bariyer olayını istemiyoruz. Yollarda beyaz şeritli çizgilerin üzerine tekrar tekrar koyuyorlar, kaldırıma çıkmış gibi oluyorsun. Bir de yeşil alanlarda sulama olunca, yollar da sulanıyor. Bu durumda yavaş gitmek zorunda kalıyoruz çünkü lastikler kayıyor ve bize tehlike arz ediyor.”

Motorkurye Poyraz

MOTOKURYELERİ ÖLDÜRÜP, YURT DIŞINA VİP KAÇIŞI YAPIYORLAR

Motokuryelerin iş cinayetlerine kurban gittiği örneklere geliyor söz. “Kurye arkadaşlarımız öldürülüyor, ailesi tutuyor, yurt dışına kaçırıyor oğlunu. Yurt dışında da ellerini kollarını sallayarak geziyorlar. Son olarak ölen bir arkadaşımız vardı; Oğuz Murat Acı. Onun için, öldürüldüğü Göktürk orman yoluna kadar sürüş yaparak, orada ‘Adalet istiyoruz’ pankartı açtık. Katilin evinin oraya gittik, konuşmalar yaptık.

İstanbul Eyüpsultan’a bağlı Göktürk orman yolunda, 1 Mart 2024 günü saat 23.30 sularında, ehliyetsiz olarak kullandığı Porsche marka lüks araçla çarptığı, 29 yaşındaki Motokurye Oğuz Murat Acı’nın ölümüne neden olan T.C, annesi Eylem Tok tarafından yurt dışına kaçırılmıştı.Başka bir örnekle devam ediyor: “Bir de Yunus Emre Göçer. Fatih Aksaray bölgesinde emniyet şeridinde duruyor. Somali cumhurbaşkanının oğlu (Hassan Shekh Mohamud) kurye arkadaşımızı öldürüyor ve ondan sonra alıyorlar Somali cumhurbaşkanının oğlunu, serbest bırakıyorlar (30 Kasım 2023. F.P). Sonra da yurt dışına kaçırılıyor. VİP kaçışı oluyor yani bunda da. Zoru gören kaçıyor. Ölen kurye arkadaşımızın çocukları var, ailesi perişan halde.”

“Bir motokuryenin can güvenliği açısından nelere dikkat etmesi gerekir?​” sorusuna yanıtı şöyle: “Öncelikle ekipmanının tam olması gerekiyor. Dizlik, kask, mont. Ekipmanlar o kadar pahalı ki arkadaşlarımız ekipman alırken fiyat olarak en uygun olanını almak durumunda kalıyor. En ufak düşmede kask kırılabiliyor, mont yırtılabiliyor. Trafikte hem sağına hem soluna dikkat etmek gerekiyor. Mümkün olduğunca 20-40 km arası gitmek gerekiyor. Kuryelerimizin hepsi değerlidir. Çalıştığımız iş tehlikeli meslekler sınıfına giriyor.”

CAN CANA, BAŞ BAŞA

Motokuryeler olarak aralarında güçlü bir dayanışma olduğuna da dikkat çekiyor: “Birbirimizi her zaman koruyup, kollarız. Birimize bir şey olursa, hastaneye gideriz, yardımcı oluruz. Mesela bir arkadaşımız evlenecek, kortejini yaparız. 30 Ağustos’ta, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Suadiye Oteli’nin orada buluşuyoruz, Edirnekapı Şehitliği’ne kadar sürüyoruz. Bu da çok güzel bir şey. Hep birlikte, can cana, baş başa.”

Tehlikeleri yanında motorculuğun eğlenceli tarafları olduğunu anlatıyor: “Yolda bazen gelin arabaları oluyor, önlerini kesip bahşiş alıyoruz. Manevi tatmin tarafı çok. Bir insan motorcu oldu mu, onu motordan soğutamazsın.”

Motorkurye Poyraz

ALÇAK GÖNÜLLÜLÜK HER ZAMAN İYİDİR

Poyraz kurye, trafikte dikkat ve sabrın önemine özellikle vurgu yapıyor: “Yayaların dikkat sorunu var. Arabaların da yayaların da telefonla oynadığı gibi motorlar da oynuyor. Karşıdan karşıya geçerken yayaya yol veriyorsun, iki saatte geçiyor. Arkada araç bekliyor, motor bekliyor. Telefona dalmalar, duymamalar… Ama tabii ki sabırlı olmak gerekiyor diye düşünüyorum. İyi yayalarımız da var, iyi sürücüler de var. İstiyoruz ki insanlar bir yol tartışmasından bile birbirini vurmasınlar, sabır göstersinler. Çete gibi on kişi bir kişiye yüklenmesin. Alçak gönüllülük her zaman iyidir.”

Sevgili Ahmet Tulgar’ın deyimiyle “İyi bir bağlama cümlesi oldu.”

Poyraz motokurye önce eldivenini giyiyor, ardından kaskını takarak motoruna dik bir şekilde oturuyor. Yola koyulurken dönüp ekliyor: “Senin daha yolun var, karşıya geçeceksin. Dikkat et!”

ÖNCEKİ HABER

10 milletvekili hakkındaki fezlekeler Meclis'e gönderildi

SONRAKİ HABER

Adli tatil yarın başlıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa