19 Ağustos 2024 12:15

Hacıbektaş Veli Anma Törenlerinde çevre paneli: Altın madenciliğini durdurmak zorundayız!

35’inci Uluslararası Hacıbektaş Veli Anma Törenleri kapsamında iki çevre paneli düzenlendi. Kırşehir-Hacıbektaş bölgesinde yapılmak istenen altın madenciliği ve çevre mücadeleleri konuşuldu.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Bu yıl 35’incisi düzenlenen Uluslararası Hacıbektaş Veli Anma Törenleri kapsamında gerçekleştirilen iki söyleşide ülkemizdeki çevre sorunları, Kırşehir-Hacıbektaş bölgesinde yapılmak istenen altın madenciliği ve çevre mücadeleleri konuşuldu. Her yıl, ülkenin dört bir yanından Alevi Bektaşi inancına sahip binlerce yurttaşın katıldığı anma etkinlikleri kapsamında bu yıl yapılan dokuz söyleşiden ikisi çevre sorunları ve mücadelelere ayrıldı.

“HER GÜN 135 CANLI TÜRÜNÜ YOK EDİYORUZ”

Etkinliğin ikinci gününde Hacıbektaş Belediyesi Konferans Salonu’nda yapılan “Türkiye’de ekolojik yıkım ve mücadele” başlıklı söyleşide konuşan İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi Ormancılık Fakültesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Cihan Erdönmez insan türünün dünya üzerinde yol atığı yıkıma dikkat çekti.

İnsanın yol açtığı sorular nedeniyle dünyada her gün 135 canlı türünün yok edildiğini belirten Erdönmez, kapitalist sistemin son 250-300 yıl içerisinde yol açtığı iklim krizi ile insan türü de dahil dünya üzerindeki tüm canlı yaşamı tehdit ettiğini söyledi. Erdönmez, kapitalist sistemin pompaladığı daha çok üretim ve tüketim furyasının sona ermesi ve sürdürülebilir bir küçülmenin acil olarak yaşama geçirilmesini çözüm olarak ileri sürdü.

“MÜCADELELERİN ZAYIF OLDUĞU YERLERDE MADEN PROJELERİ DAHA ÇOK”

Söyleşinin ikinci konuşmacısı olan Polen Ekoloji Kolektifi’nden Levent Büyükbozkırlı geçtiğimiz aylarda açıkladıkları Türkiye’de altın madenciliği raporunun içeriğine dair konuştu.

Türkiye’de hali hazında faaliyet yürüten 22 altın madeni olduğunu belirten Bozkırlı, bu madenlerin bulundukları bölgelerde çok ciddi bir ekolojik sorun merkezleri haline geldiğini söyledi. AKP’nin 12. Kalkınma Planı’nda madenciliği “kamu yararına faaliyet olarak tanımladığına dikkat çeken Büyükbozkırlı, “Yerin altında ve yerin üstündeki tüm doğal varlıklar madenciliğin hizmetine veriliyor: doğal ormanlar, milli parklar, yaban hayatı koruma alanları, su havzaları artık madenciliğin yıkımından kendini koruyamıyor” dedi.

Altın Madenlerinin tüm ülkeyi kuşattığına dair harita ve görsellerle desteklediği sunumunda Büyükbozkırlı, ekolojik mücadelenin zayıf olduğu yerlerde (Gümüşhane: 23, Giresun: 11 gibi) altın madenciliği projelerinin yoğunluğuna ve bu madenler için büyük oranda “ÇED Gerekli değildir” kararının verildiğine vurgu yaptı. Büyükbozkırlı, “Altın, ilk bakışta zenginlik olarak görülse de yarattığı emek ve doğa yıkımıyla, tüm canlılara ait müştereklere el konulmasıyla halkın yoksullaşması ve yaşanabilir çevrenin yok edilmesi anlamına gelir” diye konuştu.

Polen Ekoloji Kolektifinden Cemil Aksu ise konuşmasında kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı çevre sorunlarına karşı örgütlü mücadelenin önemine dikkat çekti.

“SULARIMIZI ÇALIYORLAR!”

Etkinliklerin üçüncü gününde yine Hacıbektaş Belediyesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen söyleşide konuşan Evrensel Gazetesi İzmir Temsilcisi Özer Akdemir ise fotoğraflar eşliğindeki sunumunda ülkenin dört bir yanındaki madencilik faaliyetlerinin yol açtığı çevresel-sağlık sorunları ve yerel ekolojik mücadeleleri anlattı.

Kırşehir ve Hacıbektaş’ın kırsal alanlarında son aylarda yoğunlaşan altın madeni sondajlarının yöre açısından yaşamsal önemde bir tehdit olduğunu ifade eden Akdemir, “Bozkır’da tek damla suya hasret topraklarda yapılacak olan altın madenciliği zaten son derece kıt olan sularımızın tamamen bu maden işletmeleri tarafından yok edilmesine yol açacak. Buraya 30-40 km uzaklıktaki Himmetdede Altın Madeninin yol açtığı çevre sorunlarını yanı sıra yöredeki kuraklıkta da ciddi etkisinin olduğunu düşünüyorum. Bu maden işletmesinin ÇED Raporlarında yer altından saatte 216 bin litre su çektiğini yazıyor. Açık açık yer altı sularımızı çalıyorlar yani! Bölgedeki kır çeşmeleri neredeyse kurudu ya da kurumak üzere. Bozkırda bir yaşam olacaksa ve bu toprakları gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakacaksak bu altın madenciliği belasını püskürtmek zorundayız” dedi.

HACIBEKTAŞ BELEDİYE BAŞKANI: “TAHRİBAT UYDU FOTOĞRAFLARINDAN ÇOK NET GÖRÜLÜYOR”

Akdemir sunumunda ülkenin farklı bölgelerindeki altın madenlerinden fotoğrafların yanı sıra Başarlı ekolojik mücadele deneyimlerini de anlattı.

Söyleşiyi izleyenler arasında bulunan Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Kaim de Himmetdede Altın Madenindeki büyük doğa yıkımının karayolundan geçerken tam anlamıyla görülemediğini, uydu fotoğraflarında altın madeninin çok geniş bir alanı yok ittiğinin net bir şekilde anlaşıldığını söyledi. (Nevşehir/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Türk Veteriner Hekimleri Birliği: Sahipsiz hayvanlar popülasyon kontrolü için öldürülemez

SONRAKİ HABER

Sevda Karaca: İşçilerden patronlara vergi yoluyla yeni kaynaklar aktarılıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa