1 Eylül Dünya Barış Günü | Bölgede Diyarbakır ve Van'da miting, pek çok ilde yürüyüş

1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında bölgede Diyarbakır ve Van'da mitingler düzenlendi, pek çok ilde yürüyüşler ve basın açıklamaları gerçekleştirildi; barış ve eşitlik talebi yükseltildi.

01 Eylül 2024 17:50
Son Güncellenme Tarihi: 01 Eylül 2024 22:04
Paylaş

1 Eylül Dünya Barış Günü'nde siyasi parti ve kitle örgütleri bölgenin pek çok kentinde mitingler, eylemler ve açıklamalar düzenledi. Açıklamalarda barışın acil bir ihtiyaç olduğu vurgusu yapıldı. Dünyada artan savaş ve gerilime, bölgede ve ülkede yaşanan hukuksuzluklara karşı barış için mücadelenin öneminin altı çizildi.

Diyarbakır ve Van'da mitingler, pek çok kentte de kitlesel açıklamalar ve eylemler yapıldı, emek ve demokrasi örgütleri barışın sesini yükseltti. Eylemlerden öne çıkanlar şöyle:

DİYARBAKIR: ONURLU BİR BARIŞ İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ

1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Diyarbakır'da Emek ve Demokrasi Güçleri öncülüğünde yürüyüş ve miting düzenlendi, onurlu bir barışın ortak mücadeleyle gelebileceği dile getirildi.

Ofis Semti’ndeki AZC Plaza önünde toplanan yüzlerce kişi, Dağkapı Meydanı’na kadar yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşe, KESK, TMMOB, DEM Parti, DBP, ESP, TJA gibi siyasi parti ve kitle örgütlerinin üyeleri de katıldı. Yürüyüşe katılanlar arasında DTK Eş Genel Başkanı Bedran Öztürk, DEM Parti Diyarbakır Milletvekilleri Ceylan Akça Cupolo ve Adalet Kaya, DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, ESP Eş Genel Başkanı Beycan Taşkıran ve KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak da yer aldı.

Katılımcılar yürüyüş boyunca "Özgür ve eşit yaşamda ısrarcıyız, savaşlara karşıyız", "Özgürlük ve barış tecrit edilemez", "Kadınlar barışta ısrarcı" gibi sloganlar içeren pankartlar taşıdı.

KOÇAK: BARIŞ İÇİN SESİMİZİ YÜKSELTİYORUZ

KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, yürüyüşün sonunda yaptığı konuşmada, savaşın yoksulluk ve sefalete yol açtığını vurgulayarak, "Gençler, emekçiler ve kadınlar barış istiyor. Bu ülkede, Ortadoğu'da ve dünyada yaşanan çatışmalar, halkların en temel haklarını gasbediyor. Eğer bu iktidar barıştan yana tavır almıyorsa, değişmesi gereken bu iktidardır" dedi.

Koçak, konuşmasında özellikle Kürt meselesine değinerek, "Kürtler, onurlu bir barış ve demokratik bir toplum talep ediyor. Bu talepler ancak halkların dayanışması ve direnişiyle gerçekleşebilir" ifadelerini kullandı.

TAŞKIRAN: BARIŞI EZİLENLERİN BİRLEŞİK MÜCADELESİ GETİREBİLİR

ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran, "Kapitalist sistemin ve emperyalizmin halklarımıza dayattığı zulme karşı, özgürlük ve barışı ancak ezilenlerin birleşik mücadelesi getirebilir" dedi. Taşkıran, iş cinayetlerine de değinerek, "İşçi sınıfına karşı yürütülen bu savaşta, özgürlük ve barış için birleşik mücadele şart" dedi.

Dağkapı’dan Türk analara, Türk kardeşlere, Türkiye’nin işçi sınıfına seslenen Taşkıran, “Başka bir halkı ezenler, özgür olamaz ve adaletli bir dünyada yaşayamaz. Soma’da, Urfa’da, İstanbul’da karşımıza sermayenin polisi çıkıyor. Bu nedenle, eşitlik ancak ortak mücadeleyle gelir. Bu kirli savaşa karşı, Türk halkını ve Türk analarını ortak mücadeleye çağırıyoruz. Kürt analarının sesini buradan duymaya davet ediyoruz. Barış ve eşitlik ancak bu şekilde gelecek. Özgürlük de ancak böyle gelecek" dedi.

UÇAR: KÜLTÜRÜMÜZLE SAVAŞIYORLAR

DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Süleymaniye'de hava operasyonunda hayatını kaybeden Kürt kadın gazeteciler Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn’i anarak konuşmasına başladı. Uçar, "İki Kürt gazetecinin öldürülmesi bir savaş suçudur” dedi. 

Barış mücadelesine dikkat çeken Uçar, “Kürt halkının diline tahammül edemeyenler, burada bize laf söyleyemez. Kürtçe yazıya, Kürt diline tahammül edemediler; kültürel soykırıma devam etmek istiyorlar. Anadilimizle savaşıyorlar, kültürümüzle savaşıyorlar. Bu ülkenin Alevi halklarına tahammülleri yok. Ortadoğu'da yaşayan hiçbir halka tahammülleri yok. Bu coğrafya Kürdistan, bu coğrafya Kürtlerin. İntihar edecek kadar yoksulluk krizleştiriliyor. Kim zenginleşiyor? AKP'nin sermaye çevresi. Kim zenginleşiyor? AKP'nin yandaşları. Yani öldür Kürdü, cebine koy parayı. Bundan sonra böyle siyaset olmayacak. 25 yıldır İmralı'da tecrit uyguluyorsunuz. Türkiye'nin fotoğrafına bakmak isteyen, İmralı'ya baksın. Hukuksuzluk orada, adaletsizlik orada. Peki İmralı'da inşa edilen ne? Onurlu bir barış. Onurlu bir barış inşa edene kadar mücadele edeceğiz” dedi. 

GÖKKAN: BEYAZ ÖRTÜLERİNİZ YERDE KALMAYACAK

Koçak'ın ardından DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya, TJA üyesi tutuklu Ayşe Gökkan'ın gönderdiği mesaj okudu. Gökkan'ın mesajı şöyle:

"Barış Anneleri, sizler köklerinizde yeşeriyorsunuz. Sizler yaşamı doğa ve direnişle var ettiniz. Sizler barışın filozofları oldunuz. Tüm yaşamınız barış mücadelesi ve özgür bir toplumu oluşturmak için geçti. O yüzden savaş severler tüm araçlarını size karşı seferber ettiler. Siz barış hasreti ve çocuklarınıza hasret kalarak, yaşamınızı yitirdiniz. Ancak sizin ardıllarınız binlercedir. Sizin direnişiniz gösterdi ki savaşseverler, toplumun barış mücadelesini geriye götüremezler. Dünya bu mücadeleye şahitlik etti.

Siz tarihsel direnişinizle şu mesajı verdiniz. Biz tek ve aç değiliz, yersiz ve yurtsuz değiliz. Biz buradayız, barışın halefleriyiz. Biz savaşa ve tecride karşıyız. Sizin bu sözleriniz bize ulaştı.

Biz mücadele eden tutsak kadınlar olarak, sizin mücadelenizi anıyor ve önünüzde saygıyla eğiliyoruz. Sizlere borçluyuz, beyaz örtüleriniz yerde kalmayacak. Sizi hiçbir zaman toprağın altına koymayacağız ve üzerinize toprak atmayacağız. Sizi yüreğimizde yaşatacağız. Sizi hasretle anıyoruz. 1 Eylül Dünya barış gününüz kutlu olsun. Umut ediyoruz, barış ve özgürlüğe vesile olur." (Diyarbakır/EVRENSEL)


VAN: BARIŞI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Van'da 1 Eylül dolayısıyla “Savaşa ve işgale karşı barışı, tecride karşı özgürlüğü haykıralım” şiarıyla Musa Anter Barış Parkı'nda miting düzenlendi.

DEM Parti Van İl Örgütü binası önünde bir araya gelen kadınlar, insan zinciri oluşturarak miting alanına yürüdü. Yürüyüş boyunca “Jin, jiyan, azadî” sloganları atıldı. Kadın ve gençlerin yoğun katılım gösterdiği mitingde, annelere beyaz karanfil dağıtıldı. Alandan sık sık “Bijî aşitî, bimire koletî” sloganları yükseldi. “Savaşa değil halka bütçe”, “Savaşa hayır” ve “Tecride hayır” dövizleri taşındı.

DEM Parti İl Eş Başkanı Gülşen Kurt, "Ülkede yaşanan savaş nedeniyle ülkede hiçbir şey yolunda gitmiyor. Bedeli ne olursa olsun barışı savunmayı devam edeceğiz. Bu topraklara barış gelmeden hiçbir sorun çözülemez. Kürt sorunu çözülemeden ülkedeki hiçbir sorun çözülmez. Faşizme karşı direniş ruhuyla mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.

DEM Parti İl Eş Başkanı Veysi Dilekçi, "Bir kez daha artık savaşa yeter diyoruz. Acilen uzatılan barış elinin tutulması gerekiyor. Tecrit politikası kalkmalıdır. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kalkmalı ve barış masası kurulmalıdır” diye konuştu.

Barış Annesi Zekiye Kaya da "Anneler olarak çağrı yapıyoruz; kimse barıştan korkmasın. Barış dışında bir talebimiz yok" dedi.

KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz de "Bizim, ekmek, su ve hava gibi ihtiyaç duyduğumuz şey barıştır. Barışı savunmaya ve bunun mücadele etmeye devam edeceğiz. Coğrafyamızı kana bulayan ve yaşanamaz hale getirenleri buradan bir kez daha protesto ediyoruz” diye konuştu.

BAKIRHAN: SAVAŞ POLİTİKALARINIZA SON VERİN

Van mitinginde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Bir an önce bu savaş politikalarını bitirelim. Türkiye bütün renkleriyle bir arada yaşasın” dedi.

Bir gün halkın bu topraklara barışı getireceğini söyleyen Bakırhan, “Dünyada zalimler barış istemezler, zalimler barıştan hoşlanmazlar. İçinde bulunduğumuz coğrafyada hâlâ kan dökülüyor, savaş var, çocuklar öldürülüyor, insanların yaşadığı evler başlarına yıkılıyor. Ortadoğu’da her gün onlarca cenaze kaldırılıyor. Birkaç diktatör rahat yaşasın diye. Niye, birkaç emperyalist kapitalist ülke oranın enerjisini doğal gazını, yeraltı yerüstü zenginliklerini sömürsün diye” dedi.

"GAZZE’DE, ROJAVA’DA ÇOCUKLARIN KATLEDİLMESİNİ ENGELLEYEBİLİRİZ"

Bakırhan "Barışa güçlü bir şekilde sahip çıkmak gerekiyor" diyerek şöyle konuştu: “İşte bizler bugün Van’da olduğu gibi savaşa sömürüye ranta inkara karşı barışa güçlü bir şekilde sahip çıkabilirsek emin olun Gazze’de çocukların, gençlerin ölmesini engelleyebiliriz. Rojava’da İHA ve SİHA’larla çocukların katledilmesini engelleyebiliriz. Süleymaniye’de Kürt sivil yurttaşların ölümünü engelleyebiliriz.” 

"BARIŞ DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ"

Neden barış dediklerini anlatan Bakırhan, şunları kaydetti:

“Bu ırkçı, faşist zihniyetinin son bulması için barış diyoruz. Kürt İstanbul’da da Amed’te de Dersim’de de özgürce dilini konuşabilsin diye barış diyoruz. Hewler’de Süleymaniye’de yaşayan Kürtler kendi geleceklerine kendileri karar versin diye barış diyoruz. Rojava’da halkların kardeşçe bir arada yaşaması için barış diyoruz. Ama bu sistem ve bu ülkeyi yönetenler ne diyor? Kürdistan bölgesi için çatışma diyor, Rojava’da İHA, SİHA ve bomba diyor, İstanbul’da Kürt, Kürtçe konuştuğu için linç edilsin diyor. Bu iktidarın can suyu inkardır. Onun için barış diyeceğiz, barış demeye devam edeceğiz. Türkiye halklarıyla birlikte bu ırkçı, bu halklar ve inançlar düşmanı sistemin gitmesi için, kaybetmesi için başta Van olmak üzere Amed’ten İstanbul’a Kürtlerin yaşadığı her yerde barış demeye devam edeceğiz.”

"MUHALEFET SORUMLULUK ALMALIDIR"

Muhalefete de çağrı yapan Bakırhan, “Kürt meselesi siyasete payanda yapılacak bir mesele değildir, ciddi bir meseledir. Türkiye’nin demokrasisini, özgürlüğünü, geleceğini ilgilendiren bir meseledir. Kürt meselesine sıradan yaklaşmayın. Bugün iktidarın böyle pervasızca yaklaşmasının sebebi muhalefetin, muhalefet partilerinin Kürt meselesindeki programlarının çözüm önerilerinin olmamasıdır. Bir an önce muhalefeti Kürt meselesinin demokratik yollarla çözülmesi için sorumluluk, inisiyatif almaya çağırıyorum. Bir çağrım da sivil toplum örgütlerine, demokrat insanlara, yüreğinde insanlık olan Türkiye halklarınadır” ifadelerini kullandı. 

"SALDIRILARINIZI DURDURUN"

İktidarı, Federe Kürdistan Bölgesindeki çatışma ve kaostan vazgeçmeye çağıran Bakırhan, şöyle devam etti:

“Rojava’da insanların insanca yaşadığı o sisteme SİHA, İHA’larla, toplarla, tüfeklerle karşılık vermeyin. Onların uzatmış olduğu barış elini tutun. Bu savaş politikalarını, Kürdün kendi dilini konuşurken katledilmesine neden olan bu çatışma dilinden, ırkçı dilinizden vazgeçin. Gelin Kürtlerle insanca, diyalogla, müzakereyle, Kürt meselesinin nasıl çözüldüğünü Van, Amed, Adana, İstanbul tartışsın. Birlikte halklar karar versin.”

Konuşmanın ardından Bakırhan ve seçilmişler, barış güvercinleri uçurdu. (Van/MA)


ŞIRNAK: KÜRTLER BARIŞ, ÖZGÜRLÜK VE EŞİTLİK İSTİYOR

Şırnak'ın Silopi ilçesindeki 1 Eylül yürüyüşünde konuşan DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Kürtlerin barış, özgürlük ve eşitlik istediğini vurguladı, “Çözümün yolu Abdullah Öcalan’dır, muhatap İmralı’dır” dedi.

Kentten ilk olarak DBP ve DEM Parti öncülüğünde Cumhuriyet (Kizir) Mahallesi'nde yüzlerce kişinin katılımıyla şölen düzenlendi. Ardından yürüyüş düzenlendi.

Yürüyüşün ardından konuşan DEM Parti İl Eş Başkanı Abdullah Güngen, "50 yıldır burada yaşanan savaşa karşı barıştan başka yolumuz yok. Savaşa karşı özgürlük ve barış diyoruz” dedi.

Barış Anneleri Meclisinden Meliha Atak, "Artık savaş dursun. Anneler ağlamasın. Gazeteciler şehit edilmesin. Artık katliamlar dursun. İhanete de dur diyelim. Yeter artık” diye konuştu. Atak, “Tecrit kalksın, barışın sesi yükselsin” dedi.

DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Kürtlerin barış, özgürlük ve eşitlik talepleriyle mücadele ettiklerini söyledi. Bayındır, “Buradan barış ve özgürlük çağrısı yapıyoruz. Savaşın rengine karşı barışın rengi olan beyaz rengi, barış ve özgürlüğü savunuyoruz” dedi.

"Zalimler ve işgalcilerin defterinde çözüm yok" diyen Bayındır, "Ancak milyonlar insanlığı savunuyor. Bu talep karşısında hiçbir iktidar duramaz. Ne kadar engel olurlarsa olsunlarlar, kazanacak olan barış ve özgürlük talebi olacaktır. Çözümün yolu Sayın Abdullah Öcalan’dır. Bu tecrit kırılana kadar mücadeleyi her alanda yükselteceğiz" ifadelerini kullandı.

Irak Kurdistan Bölgesi'nde Türkiye ile birlikte hareket eden KDP'ye de tepki gösteren Bayındır, "Onurlu Kürtler İstanbul’da da Federe Kurdistan’da da katlediliyor. Bu katliamlara yol açanlar bu savaşın ortaklarıdır. Başur Kurdistan'daki halkımıza sesleniyoruz: KDP bu ihanetin ortağıdır" dedi. (Şırnak/MA)


AĞRI: BARIŞ İNSAN HAKKIDIR

Ağrı Emek ve Demokrasi Güçleri, DEM Parti İl Örgütü binası önünde toplanarak, Cumhuriyet Caddesi'nde bulunan PTT Şubesi önünde kadar yürüyüş gerçekleştirdi.

Yürüyüşe DEM Parti Milletvekili Heval Bozdağ'ın yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. Sık sık “Savaşa hayır, barış hemen şimdi” sloganları atılırken, “Barış hakkı insan hakkıdır” yazılı pankart taşındı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Ağrı Şubesi yöneticilerinden Av. Vural Kaya, Türkiye’nin Kürt sorununa güvenlikçi politikalarla yaklaştığını ifade etti. 40 yıldır devam eden savaş nedeniyle ciddi hak ihlallerinin ortaya çıktığına dikkati çeken Kaya, "Devam eden çatışmalı süreçte başta yaşam hakkı olmak üzere en temel insan hakları sistematik olarak ihlal edilmiştir. Devlet, toplumdan gelen temel hak ve özgürlüklerin tanınması talebine aşırı güvenlikçi politikalarla cevap vererek, meselenin çözümünden uzaklaşmıştır. Bu durum Türkiye toplumunun kutuplaşmasına neden olmuştur” dedi. (Ağrı/MA)


HAKKÂRİ: "ARTIK YETER" DİYORUZ

Hakkâri merkezde kitle örgütleri ile siyasi partiler, DEM Parti önünde açıklama yaptı. Açıklamaya, yerine kayyum atanan Belediye Eş Başkanı Viyan Tekçe'nin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. Açıklama öncesi barış şarkıları seslendirildi. Kürtçe ve Türkçe “Savaşa karşı barışı, tecride karşı özgürlüğü haykıralım” pankartı açıldı.

DEM Parti İl Eş Başkanı Kadir Şahin, Kürt sorununun inkarından vazgeçilmesini istedi. Şahin, "Kalıcı bir çatışmasızlık için taraflar sorumluluk almalılar. İmralı hapishanesinde tutulan Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ve izolasyona son verilerek, aileler ve avukatları ile görüşmeleri sağlanmalıdır. Hapishanelerdeki tüm siyasi mahpuslar serbest bırakılmalı" dedi.

Yüksekova (Gever) ilçesinde bulunan Sanat Sokağı'nda da açıklama yapıldı. Yüksekova Belediye Eş Başkanları Şadiye Kırmızıgül ve Şoreş Diri de açıklamaya katıldı. Kitle, açıklamanın yapılacağı sokağa "Bijî aştî" sloganıyla yürüdü.

İHD Hakkâri Şubesi Eş Başkanı Sibel Çapraz, "Barış için amasız ve fakatsız artık yeter diyoruz. Barışın Türkiye’nin en önemli ve öncelikli gündemi olması gerektiğini, bu nedenle barışın yeniden konuşulduğu bir sürecin inşa edilmesi için tüm sorumlular ile temasa geçmeyi topluma ve ülkeye karşı bir görev ve sorumluluk olarak görmekteyiz" dedi. (Hakkâri/MA)


ANTEP: BARIŞ TESİS EDİLENE KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ

Antep’te Yeşilsu Parkı'nda Gaziantep Emek ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayıslya basın açıklaması gerçekleştirdi.

Açıklamayı okuyan İHD Antep Şube Başkanı Bahri Oğuz, iktidarın ırkçı ve ötekileştirici politikalarına karşı tek seçeneğin barışa dayalı politikalar olduğunu söyledi.

Oğuz, Türkiye’de yerleşik otoriter rejimin ayrımcı ve ötekileştirici dilinin, toplumsal ilişkilerde de hiyerarşi ve biat kültürü dayatmakta olduğunu belirtirken, “Nefret söylemini beslemektedir, bu durumun da toplumun giderek daha da militarize olmasına, ırkçılık ve milliyetçiliğin yükselmesine yol açtığını görmekteyiz. Ayrımcı uygulamalar ile şiddet politikalarının ürettiği sınırsız-sayısız ihlal gerçeğinin çözümü ve tek seçeneği barışa dayalı politikalardır” dedi. 

Oğuz, “İnsan hakları savunucuları olarak barışın tesis edileceği ana kadar mücadele etmeye devam edeceğimizi tüm kamuoyuna duyuruyoruz” ifadelerini kullandı. (Antep/EVRENSEL)


ELÂZIĞ: SAVAŞ POLİTİKLARI İŞÇİLERİ VE EMEKÇİLERİ YOKSULLAŞTIRMAKTADIR

Elâzığ Emek ve Demokrasi Platformu, 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde Hozat Garajı'nda basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya KESK, EMEP ve DEM Parti üye ve yöneticileri de katıldı. Basın açıklamasını Eğitim Sen Elâzığ Şube Yöneticisi Ali Yeşiltepe okudu.

Yeşiltepe, “Devletler kendi savaş suçlarını normalleştirmektedir. İsrail’in Filistin halkını açlığa terk etmesi bunun örneğidir. Uluslararası kamuoyu bu duruma sessiz kalmaktadır” dedi.

Kürt sorunundaki çözümsüzlüğe değinen Yeşiltepe, “Bu politikadaki ısrar artık, halaylara, düğünlere kadar sıçramıştır. Ölüm ve gözyaşından başka bir şey vadetmeyen savaş politikaları biz işçi ve emekçileri daha da yoksullaştırmaktadır. İnsanca bir yaşamın kalıcı bir hale geldiği bir dünya kuruluncaya kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu. (Elâzığ/EVRENSEL)


MALATYA: NEREDE ÇATIŞMA VARSA ARKASINDA EMPERYALİSTLER VAR

Malatya Emek ve Demokrasi Platformu da 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde Emeksiz Üst Kavşağı'nda basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasına emek ve demokrasi bileşenlerinin yanı sıra Emek Partisi Genel (EMEP) Başkan Yardımcısı Levent Tüzel de katıldı. 

Basın açıklamasını platform adına okuyan İHD Malatya Şube Başkanı Abdulmelik Kop, iktidarın ötekileştirici dilinin, nefret söylemini beslediğini söyledi. Kop, “Bu durumun da toplumun giderek daha da militarize olmasına, ırkçılık ve milliyetçiliğin yükselmesine yol açtığını görmekteyiz. İktidarın kullandığı bu dil, şiddet olarak geri dönmektedir” dedi.

Barış çağrısında bulunan Kop, "Topluma dayatılan tekçilik, ırkçılık, milliyetçilik, ötekileştirmenin ve nefret dilinin son bulması için iktidarı insan haklarına dayalı barışçıl politikaları uygulamaya ve Türkiye'nin toplumsal barışına engel teşkil eden tecrit politikasından vazgeçmeye çağırıyoruz" dedi.

“ÜLKEMİZDE DE SINIR ÖTESİNDE DE ASKERİ OPERASYON İSTEMİYORUZ” 

Açıklamada konuşan EMEP Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel de “Barışa ekmek kadar, su kadar muhtacız. BM raporuna göre dünyada 56 noktada sıcak çatışma devam ediyor. Ne yazık ki emperyalistlerin yıllar önce paylaştığı nüfus, egemenlik ve hükümranlık paylaşımları devam ediyor. Nerede bir çatışma bölgesi varsa, savaş olgusu varsa, mutlaka arkasında emperyalistler, finans güçleri, silah tekelleri var” dedi.

İsrail'in Gazze'de Filistin halkını katletmesini hatırlatan Tüzel, “Sayısı 40 bini bulan kardeşlerimiz İsrail siyonizminin saldırılarının altında ve İsrail'in bu vahşetine dünya egemenleri yol veriyor, seyrediyor. Peki bizim ülkemiz, Türkiye yönetimi bütün bu süreçte ne rol oynuyor? Bir tarafta tarafsız, uzlaşmacı bir çizgi izliyor görüntüsü verirken bir tarafında Filistinli çocuklara göz yaşı döküyor görünürken öbür tarafta NATO üyesi olarak İsrail'le anlaşmalarını sürdürmeye devam ediyor” şeklinde konuştu.

Türkiye'nin siyasi iktidarının döktüğü gözyaşının tamamen sahte olduğunu söyleyen Tüzel, “Daha geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Ahlat'tan mesajlar verirken Müslüman dünyasına seslenirken, tetikçiliği, Osmanlı geleneğini, din savaşlarını hâlâ izini süreceğiyle, ülkemiz güvenlik ve askeri güçlerinin Afrika'da, Libya'da, Azerbaycan'da, Karadağ'da ve birçok noktada görev yapmasıyla övünüyor. Bizim burada övünç duyacağımız bir şey yok” dedi.

NATO'nun bir savaş ve katliam örgütü olduğunu söyleyen Tüzel şöyle konuştu: "Ülkemizde de sınır ötesinde de askeri operasyonlar istemiyoruz. Malatya Kürecik'te NATO üssüne karşı hep birlikte yürüdük. Burada böyle bir üssün varlığının doğru olmadığını, ülkemiz için bir tehdit oluşturduğunu, halklarımız için bizim barış halkımız için bir tehdit oluşturduğunu söyledik ama tıpkı başka üsler olduğu gibi burada da kuruldu. 1 Eylül Dünya Barış gününü selamlarken, barış dileğimizi bir kez daha tekrarlıyoruz.” (Malatya/EVRENSEL)


DERSİM: BARIŞ İÇİN HAKİKATLERLE YÜZLEŞİLMELİDİR

1 Eylül Dünya Barış Günü'nde Dersim Emek ve Demokrasi Platformu basın açıklaması düzenledi. Basın açıklaması öncesi Emek ve Demokrasi Platformu temsilcileri kent merkezinde bulunan Cumhuriyet Caddesi üzerindeki barış heykeline karanfil bıraktı. Daha sonra Sanat Sokağı'ndan Seyit Rıza Meydanı'na yürüyüş gerçekleştirdi.

Yürüyüş sonrası platform adına açıklama yapan İnsan Hakları Derneği (İHD) Şube Başkanı Gürbüz Solmaz, dünyanın birçok yerinde bölgesel ve yerel savaşlar ile çatışmaların devam ettiğini söyledi.

Ovacık'ta Özel Hareket polislerinin bir kafeye baskın yaparak bir kişiyi gözaltına almasına dair konuşan Solmaz, EMEP İl Başkanı Ergin Tekin'e bir basın açıklamasında polis tarafından atılan tekme sonucunda vücudunda kırıklar oluştuğunu da hatırlattı. Solmaz, Dersim'de uzun süredir cezasızlık politikasından dolayı bu tür olayların devam ettiğini söyleyerek, yetkililere "Gereğini yapın" çağrısında bulundu. 

Kürt sivil siyasetçilerin, insan hakları savunucularının, gazetecilerin, sanatçıların birçok insanın sadece devletten farklı düşündükleri için hapishanelerde tutulduğunu veya iltica etmek zorunda kaldığını söyleyen Solmaz, "Barış talebinin medeni ve siyasi haklarla olduğu kadar ekonomik, sosyal ve kültürel haklar ile de ilişkisi bulunmaktadır. Herhangi bir coğrafyada barışın tesis edilememesi kişilerin insan olmaktan kaynaklı birçok hakkını aynı anda ihlal etmektedir" dedi. 

AYTEN KORDU: BİR YÜZYIL DAHA SAVAŞ POLİTİKASI YÜRÜTÜLEMEZ

1 Eylül'ün dünyada yaşanan savaşların gölgesinde kutlandığını söyleyen DEM Parti Dersim Milletvekili Ayten Kordu, "Ukrayna'da, Filistin'de, Kürdistan'da, Orta Doğu'da yaşanan bir bütün savaş politikaları gölgesinde geçirdiğimiz 1 Eylül'deyiz” dedi.

Kordu, “Bu ülkede, bu coğrafyada, barışı isteyen halkların çocukları olarak aslında savaşı yakından ve çok içeride yaşıyoruz. Bakın yüz yıllık bir cumhuriyet, halkların, farklılıkların, inançların, Kürt Alevi halkı olarak özellikle bizlerin inkarıyla geçti. Bir yüzyıl daha böyle geçilemez. Bir yüzyıl daha bir savaş politikası siyaseti yürütülemez” şeklinde konuştu.

“Türkiye'de barış ortamının yaratılması için hakikatlerle bir yüzleşme yaşanmalıdır” diyen Kordu şöyle konuştu: “Biz savaşı yaşayan kuşaklar olarak biliyoruz. Kadın katliamlarının, tecavüzlerinin savaşlarda nasıl arttığını biliyoruz. Hak, hukuk isteyen herkes cezaevine gönderiliyor, soruşturma açılıyor. Gülistan Doku. Beş yıl oldu. Sizin o beton bloklar kurduğunuz, her tarafını izlediğiniz, her tarafına karakol kurduğunuz kentte ve savaş politikalarını uyguladığınız bu coğrafyada Gülistan Doku hâlâ bulunamadı.” 

Kordu, “Barış mücadelemizi, özgürlük ve mücadelemizi en yükseklere ulaştıracağız ve başarıya ulaşacağız. Savaşanlar kazanmamıştır. Barışanlar, barış siyasetini savunanlar, özgür ve eşit onurlu bir başı savunanlar bu ülkede hukuku da tesis edecektir” dedi. (Dersim/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Mimar Gül Köksal: Koruma altında olması gereken alanda usulsüz çalışma

SONRAKİ HABER

Kalküta protestoları ve Hindistan’da kadın hareketi  

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa