İsrailli Gazeteci Oren Ziv: Netanyahu Gazze’den çekilmemek için rehineleri feda etti
İsrail'de altı rehinenin ölüm haberi ardından yükselen öfke sokağa taştı. Peki protestolar ne kadar sürecek? Gerçekten birleşik bir hükümet karşıtı hareket var mı? İsrailliler Gazze için ne diyor?
Fotoğraf: Saeed Qaq/AA
Elif GÖRGÜ
İstanbul
İsrail ordusunun Gazze’de altı İsrailli rehinenin cesetlerini bulduğunu duyurması ardından ateşkes müzakerelerini aylarca geciktiren Netanyahu Hükümetine karşı protestolar yeniden kitleselleşti. Geçtiğimiz pazar günü 7 Ekim’den bu yana gerçekleştirilen en kitlesel protestoya yüz binlerce İsrailli katıldı.
Evrensel'e konuşan İsrailli Gazeteci Oren Ziv’e göre, “Başından beri daha radikal eylemler yapan ve aylardır askeri baskının rehineleri serbest bırakmayacağını söyleyen daha küçük bir grup aktivist ve rehine ailelerine çok sayıda kişi katıldı. Tel Aviv’de, Kudüs’te ve diğer şehirlerde çok sayıda insanın katıldığı protestolar da vardı. Polis şiddeti ve insanların polisle çatışmaya hazır olması etkili oldu.”
PROTESTOLAR KİTLESEL AMA HAREKET BİRLEŞİK DEĞİL
Eylemler pazartesi günü de devam etti. İşçi sendikası Histadrut genel grev ilan etti. Ancak grev kısmi olarak gerçekleştirildi. Hükümetin başvurusu üzerine mahkeme grevi durdurdu.
Ziv, Netanyahu ve müttefiklerinin Gazze’de kontrolü ellerinde tutmak, Mısır sınırı olan Philadelphia Koridoru’ndan çekilmemek ve Filistinli mahkumları serbest bırakmamak için anlaşmaya yanaşmadığına dikkat çekiyor: “Bunun yerine rehineleri feda etmeye hazır oldukları bir noktaya gelindi.”
İsrail’de öfke yüksek. Ancak eylemlere katılan her İsrailli aynı fikirde değil. Ziv, rehine aileleri arasında “Daha ılımlı ve resmi bir çizgi izleyen ve hükümete saldırmayan” bir kesim ve “daha radikal” bir kesim bulunduğunu söylüyor. Ve bu kesimlerin “hükümet karşıtı protestocularla” birleşip birleşmeyeceği meselesinin kritik olduğuna vurgu yapıyor.
Benzer yorumu “Rehineler ve Kayıp Aileleri Forumu Netanyahu’nun muhalifleriyle çok yakından ilişkilendirilmekten korkuyordu” diyen Haaretz Gazetesi Yazarı Amos Harel de yapmış: "Ancak başbakanın bir anlaşmayla ilgilenmediği uzun zamandır açıktı. Savaştan önce yargı darbesine karşı düzenlenen protestolara coşkuyla katılan pek çok kişi, akrabaları ve arkadaşları Gazze’de savaşırken (ve bazen yaralanırken) dışarı çıkıp protesto etmekte zorlanıyor."
Ancak Harel’e göre, “Bu kez öfke ve keder pratik diplomatik ve siyasi taleplere dönüştü” ve “7 Ekim’deki başarısızlıktan ve o tarihten bu yana hem savaşın hem de müzakerelerin başarısız yönetiminden tümüyle sorumlu olan hükümetin devrilmesi çağrıları da giderek arttı.”
"İSTİFALAR OLMADIKÇA HÜKÜMET DÜŞMEZ"
Gazeteci Oren Ziv ise bu protestoların yakın zamanda Netanyahu Hükümetinin düşmesine yol açmayacağını düşünüyor:
“Şimdilik, en azından Netanyahu’nun dünkü (pazartesi) konuşmasına göre, bu durum onu rahatsız etmiyor gibi görünüyor. İsrail’in Philadelphia Koridoru’nu kontrol etmesi ve Hamas’ı yenmesi gerektiği yönündeki söylemini sürdürüyor. Tüm bu sloganları tekrar tekrar duyuyoruz. Ancak dediğim gibi, halkın pek çok üyesi onun politikasının feci ve korkunç sonuçlarını görüyor. Ordu bile rehinelerin çoğunun kurtarılamayacağını söyledi. Hükümetin ise yakın zamanda düşeceğini sanmıyorum. 120 sandalyeden 64’üne sahipler ve görünüşe göre hepsi seçime giderse çökeceklerini anlıyorlar. Yani içeriden istifa edenler olmadıkça, ki şimdiye kadar 11 aylık savaşta böyle bir şey olmadı, Netanyahu Hükümetinin yakın zamanda düşeceğini sanmıyorum.”
"İSRAİL TOPLUMUNDA SAVAŞA DESTEK YÜKSEK"
İsrail toplumu açısından dikkat çekici bir veri, altı rehinenin ölümünden önceki anketlerde Netanyahu’ya desteğin arttığına işaret ediyor. 30 Ağustos’ta (Rehinelerin ölüm haberi 1 Eylül’de duyuruldu) “792 Magazine” isimli İsrailli bir haber sitesine konuşan Siyasi Danışman ve Kamuoyu Analisti Dahlia Scheindlin İsrail toplumundaki bazı önemli eğilimlere dikkat çekiyor.
“İsrailli Yahudiler arasında, insani yardıma karşı çıkmak ve neredeyse tüm askeri eylemleri tamamen haklı görmek de dahil olmak üzere savaşla ilgili bazı çok aşırı pozisyonların popülerleştiğini gördük. Yaygın görüşler arasında İsrail'in Hizbullah'ı ve Lübnan’ı sert bir şekilde vurması gerektiği ve İsrail’in Gazze’yi işgal edip oradaki Yahudi yerleşimlerini yeniden inşa etmesi gerektiği argümanları da yer alıyor. Bu arada, iki devletli çözüme verilen destek tüm zamanların en düşük seviyesine geriledi. Genel destek yüzde 40 civarına düşerken, sadece İsrailli Yahudiler arasında bu oran daha da düşerek yüzde 30-35 civarına geriledi.”
Öte yandan Scheindlin, Gazze saldırılarının ilk döneminde Netanyahu ve partisi Likud, desteklerinin yaklaşık yüzde 50'sini kaybederken İsrail’in nisan ayında Şam’da İranlı bir Kudüs Gücü komutanını öldürmesi ve İran’ın buna füze saldırısıyla karşılık vermesinden başlayarak tüm anketlerde hükümete olan güvenin oldukça istikrarlı bir şekilde arttığını söylüyor:
“Son haftalarda yapılan bir dizi anket, bugün seçim yapılsa Likud'un en çok oyu alacağını gösterdi ve Netanyahu'nun kendisi de Muhalefet Lideri Benny Gantz'a karşı kafa kafaya yapılan anketlerde bir kez daha birinci çıkıyor.”
‘HALK PROTESTOLARI REHİNELER İÇİN TEK ŞANS’
Röportaj İsrail protestolarının niteliği ve geleceği hakkındaki şüphelerin altını çizerken Haaretz’in dünkü başyazısında ise protestoların devam etmesi çağrısı yapıldı.
“Halk protestoları, Gazze'de kalan rehinelerin benzer bir akıbetten kurtulup İsrail'e sağ salim dönebilmeleri için tek şans. Rehineleri canlı olarak eve getirmenin tek yolu bir anlaşmadan geçiyor” denilen yazıda şu ifadeler kullanıldı: “Diplomatik yol tıkanmış durumda ve bu sadece Hamas yüzünden değil. Bir anlaşma imzalamak Başbakan Benjamin Netanyahu'nun önceliklerinin başında gelmiyor. Hükümet ve Netanyahu siyasi hesaplar yapıyor ve bu da onları bir anlaşmanın siyasi açıdan kendilerine bir şey kazandırmayacağı sonucuna götürüyor.”
Gazeteye göre, “Halkın görevi, büyük bir utançla İsrail hükümetini oluşturan sinik spekülatörler çetesiyle anladıkları tek dilde, yani güç kullanarak konuşmaktır. Protestolar, hükümetin anlaşma imzalamaktan başka çaresi kalmayana kadar her geçen gün daha da yoğunlaşarak devam etmelidir.”