26 Eylül 2024 10:24

Umut ayracı

Renk renk kitap ayraçlarını kaldığı yeri unutmamak için okuduğu son sayfanın arasına koyan her okur belki de hiç bilmeden Lavoisier’in yaşamının son anında bile taşıdığı yaşam umudunu büyütüyordur.

Görsel: Ayşe Çetintaş

Halis Ulaş
Halis Ulaş

Şöyle bir sahne hayal edelim. Tarih 8 Mayıs 1794. Yer Paris’in eski adıyla Devrim şimdiki adıyla Concorde Meydanı. Meydanın ortasında kurulmuş bir giyotin. Giyotinin etrafında toplanmış insanlar meraklı gözlerle giyotinin keskin bıçağının tekrar tekrar düşüşünü izliyor. Bıçağın her düşüşünde bir baş gövdesinden ayrılıyor. İzleyenlerin gözünde ne korku var ne dehşet. Sıradan bir Paris günü. Meydanda giyotinin hemen ötesinde gövdesinden ayrılmış bir başın önünde diz çökmüş bir adam gözlerini kesik başın gözlerine dikmiş pür dikkat bakıyor.

Bu sahne ne bir korku filminden alıntı ne de bir romandan. Bu sahne gerçekle tevatürün iç içe geçerek hikayesi günümüze kadar ulaşan Antoine Lavoisier’in idamıdır. Lavoisier kimdir diye soracak olursanız en kısa ifadeyle modern kimyanın kurucusudur diyebilirim. “Doğanın tüm işleyişlerinde hiçbir şeyin yoktan var olmadığı, tüm dönüşümlerde maddenin miktar olarak aynı kaldığı” tespitinde bulunarak “Kütlenin Korunumu Yasasını” keşfetmiş olan kişidir Lavoisier. Kimya alanındaki çığır açan keşiflerinin yanı sıra Fransız vergi sistemine dair de önemli çalışmalar yapmıştır ki bu çalışmalar idamına giden yolun kapısını aralamıştır. Barut üretimindeki çalışmalarıyla barut ticaretini Fransa’nın en önemli gelir kaynaklarından biri haline getirmiştir. Tütüne az miktarda su ve kül eklemenin olumlu katkılar sağlayabileceğini göstermiştir. Bunların yanı sıra ağırlık ve ölçüm birimlerinin standartlaştırılması amacıyla yaptığı çalışmalarla Fransa’nın metrik sisteme geçişini olanaklı kılmıştır. Yaptıklarını alt alta sıralasam Lavoisier’in 50 yıllık ömrünün bir dakikasını bile boşa geçirmediği sanırım anlaşılmış olur.

Lavoisier ihtilal sonrası devrim karşıtı aristokratlarla ilişkisinin olması, vergi yolsuzluğu, tütünü tağşiş etme gibi göstermelik nedenlerle idama mahkûm edilmiştir. Lavoisier’in idamını engellemek için dönemin bilim insanları mahkemeye; "Yurttaş Lavoisier'in çalışmalarıyla Fransa'ya onur sağlayan büyük bir bilgin olduğunda hepimiz birleşiyor, bağışlanmasını diliyoruz" dilekçesiyle başvursa da davanın hâkimi Jean-Baptiste Coffinhal; “Cumhuriyet'in bilim insanlarına veya kimyacılara ihtiyacı yoktur. Adaletin yargısı geciktirilemez.” diyerek 8 Mayıs 1794 günü Lavoisier’i, kayınpederini ve onlarca arkadaşını alelacele giyotine göndermiştir. İlginçtir ki Lavoisier’in idamından 3 ay sonra “Devrim Mahkemesi” Coffinhal’in de idam kararını vermiş ve giyotine göndermiştir. Lavoisier’e idamından bir buçuk yıl sonra itibarı iade edilmiş ve ölümünden yüz yıl sonra da Paris’e heykeli dikilmiştir. 

Tekrar yazının başındaki sahneye dönecek olursak. Lavoisier’in başının önünde diz çökerek dikkatle gözlerine bakan adam kimdir ve ne yapıyordur? Aslında sahnenin bu kısmının tevatür olma ihtimali oldukça yüksek. Ancak tevatür o kadar güzel ki sahneden çıkarmaya ne benim elim vardı ne de 1990’larda giyotinle ilgili bir belgeselde bu tevatürü yayınlayan Discovery Channel’ın eli varmış. Böylece bu tevatür gerçeğin gösterişli bir süsü olarak günümüze kadar gelmiştir.

Diz çökerek Lavoisier’in gözlerine pür dikkat bakan kişi matematikçi ve astronom Joseph-Louis Lagrange’dır. Lavoisier’in arkadaşı olan Lagrange’ın idam sırasında Devrim Meydanı’nda olduğu biliniyormuş. Hatta idamdan sonra Lagrange’ın Lavoisier’e atfen “Bu kafayı kesmeleri sadece bir an sürdü; ancak onun bir benzerinin gelmesi için yüz yıl bile yeterli olmayacaktır.” cümlesini kurduğu da tarihe kayıt olarak düşülmüştür.

Tevatür bölümüne gelecek olursak; Lavoisier Lagrange’ı idamdan önce yanına çağırarak giyotinle idam edildikten hemen sonra gözlerini dikkatle incelemesini istediği rivayet edilir. Bunu istemesindeki amaç kafası gövdesinden ayrıldıktan sonra beynin bilinçli faaliyetlerinin belirli bir süre süreceği yönündeki iddiasıymış. Eğer gözünü idamdan sonra 2 kez açıp kapatırsa bu iddiasının gerçek olduğunu kanıtlamış olacakmış. Bu nedenle de Lagrange idamdan sonra gözlerini pür dikkat Lavoisier’in gözlerine dikmiş. Bu hikâyeye dair herhangi bir kayıt olmasa da Lagrange'ın idam sırasında bulunduğu yer Lavoisier'in gözlerini görebileceği mesafenin çok ötesinde olsa da tevatür gazetesi Lavoisier’in gözlerini iki kez kırptığını yazmıştır.

Bence Lavoisier'in idamdan sonra gözlerini kırpıp kırpmadığı sorusundan daha önemli olan nokta idamından sonrasına bile uzanan bilimsel merakıdır. Elbette bu merak Lavoisier’e vahiy yoluyla gelmemiştir. Modern kimyadan vergi uzmanlığına, barut ticaretinden tütün üretimine kadar geniş bir yelpazede çalışmaları olan bu kişinin merakının nedeni için binlerce kitaptan oluşan kütüphanesine bakmamız yeterli olacaktır.

O kütüphaneye dikkatle bakacak olursak Guillaume Veireiu tarafından yazılmış ulusal gücü artırmanın ve güçlendirmenin yollarını inceleyen 1793 basımı bir kitap göreceğiz. Eğer o kitabın sayfalarını karıştırma şansımız olsaydı olasılıkla kitabın içerisinde bir kitap ayracı ile karşılaşacaktık.

Evet, bir kitap ayracı… Hani daha kitapların yekpare papirüs ya da parşömenlerden oluştuğu dönemlerde bile kullanılmış olan kitap ayracı.  Gerçi o dönemlerde sayfaları ayırmak için değil de yekpare sayfada kalınan yeri işaretlemek için kullanılan bir aparat olduğu için kitap ayracı yerine kitap atacı demek daha doğru olur. Kitap ayraçları sayfalandırılmış kitapların yaygınlaşmaya başladığı VI. yüzyıldan sonra kullanılmaya başlanmış. Yaygınlaşmış derken elbette bu yaygınlaşma büyük oranda elle yazılmış dini kitapları kapsıyormuş. Bir defada bitirilmesi imkânsız olan bu kitapları okuyan din adamlarının kutsal bir kitabın sayfasını kıvırması kabul edilebilir bir davranış olmayacağı için kaldıkları yeri unutmamak ve kutsal kitabı incitmemek için kitap ayracı kullanmaya başlamışlar. Bilinen ilk kitap ayracı VI. yüzyıla tarihlenmektedir. Arkası parşömenle kaplı deriden yapılmış olan bu ayracın Mısır’daki Apa Jeremiah Manastırı’nın kalıntıları arasında bulunan el yazması Kıpti bir dini kitaba deri kayışla tutturulmuş olarak bulunduğunu da buraya not etmiş olayım.

İlk kitap ayracının kullanılmasından yaklaşık 1300 yıl sonra 8 Mayıs 1794 günü Lavoisier idamını beklerken kitap okuyormuş. Bu kitap, basım tarihini göz önüne alındığında olasılıkla Guillaume Veireiu tarafından 1793 tarihinde yayımlanmış olan “Her vatandaşın özel zenginliğini artırarak ulusal gücü artırma ve güçlendirme araçları veya tarıma, sanayiye, ticarete, finansa, yargıya, dış politikaya uygun yeni sistem” başlıklı kitaptır.

Lavoisier’i idama götürmek üzere hücresine ulusal muhafızlar girdiğinde; Lavoisier kaldığı yeri unutmamak için son okuduğu sayfanın arasına kitap ayracını koyar ve kitabı kapatır. Bir daha ne odaya dönebilir ne de kitaba kaldığı yerden devam edebilir. O günden beri renk renk, çeşit çeşit kitap ayraçlarını kaldığı yeri unutmamak için okuduğu son sayfanın arasına koyan her okur belki de hiç bilmeden Lavoisier’in yaşamının son anında bile taşıdığı yaşam umudunu büyütüyordur.

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI