27 Eylül 2024 15:18

DEM Parti'den kanun teklifi: 9.Yargı Paketi’nde “Kadının soyadı” maddesi geri çekilsin

Kadınların evlilikten sonra kütüğünün eşinin kütüğüne kaydedilmesinin, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yol açtığını belirten DEM Parti'li Doğan ve Ayan, maddenin değişikliği için kanun teklifi verdi.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

Paylaş

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Şırnak Milletvekili ve DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan ile DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Dilan Kunt Ayan, Meclis Başkanlığına Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin bir Kanun Teklifi verdi.

Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yol açan kanun maddelerinden birinin kadının kütüğünün evlenmekle eşinin kütüğüne geçirilmesini düzenleyen Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 23. Maddesinin 2. Fıkrası olduğunu ifade eden Doğan ve Ayan, herkes doğumundan itibaren içinde bulunduğu ailenin kütüğüne kaydolduğunu, ancak kadınlar açısından evlenmekle birlikte kütüğün eşinin kütüğüne geçirilmesinin zorunlu olduğuna dikkat çektiler. Temel anlamda bir eşitsizlik ve ayrımcılık oluşturan bu madde nedeniyle, kadınlar hayatları boyunca kayıtlı oldukları ve kişiliklerinin bir parçası olan kütüklerinin zorla değiştirilmesine maruz kaldığını söylediler.

Yıllardır süren kadın mücadelesinin son kazanımlarından birinin de kadınların evlendikten sonra kendi soyadlarını kullanmalarını sağlayan 2023 tarihli Anayasa Mahkemesi kararının olduğunu, kadın-erkek eşitliğine aykırı olan TMK 187. Maddesinin iptal edilerek, eşitliğe uygun yeni bir düzenleme yapılması gerektiğine karar verdiğini hatırlatan milletvekilleri, "yasal düzenleme için verilen sürenin geçmesine rağmen karara uyumlu soyadı kanunu yapılmamış, kadınlar bu süre içerisinde mağdur olmaya devam etmiştir" dedi.

Doğan ve Ayan, TBMM’ye sunulan 9. Yargı Paketi’yle teklif edilen “Kadının soyadı” maddesi ve teklifin gerekçesi; objektif, hukuki, bilimsel ve toplumsal ihtiyaçlardan uzak, siyasi iktidarın fikir ve zihniyet yapısını hâkim kılmaya yönelik ifadelerin içerdiğini, “Kutsal aile”, “güçlü aile yapısı”, “Türk aile yapısı” gibi söylemlerle, kadınların kişisel hakları ve alanlarının giderek daraltılmak istendiğini ifade ettiler.

“ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER NEDEN UYGULANMIYOR”

Son olarak, Doğan ve Ayan Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler düzeyindeki 9 temel insan hakları sözleşmesinden biri olan Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW)’ın, 1985 yılından itibaren imzacısı olduğunu hatırlatarak,  “Uluslararası Kadın Hakları Yasası”  olarak da kabul edilen CEDAW’daki ilke ve esaslara uyumlu hale getirilmeyerek, sözleşmeye aykırılıkların kronikleşmiş olarak devam ettiğini, bir an evvel yasaların uyumlu hale getirilmesi için adımların atılmasını gerektiğini eklediler. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Eğitim Sen’den mülakat açıklaması: Öğretmen adayları ciddi haksızlıklara maruz kalıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa