TPD: Hızla artan sezaryen oranları sağlık politikalarının sonucudur
Sağlık Bakanlığı’nın “Normal Doğum Eylem Planı” kapsamında hazırladığı kamu spotunun cinsiyetçi ve damgalayıcı olduğunu belirten Türkiye Psikiyatri Derneği, videonun geri çekilmesini istedi.
Fotoğraf: Pixabay
Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD), Sağlık Bakanlığı tarafından "Normal Doğum Eylem Planı" kapsamında hazırlanan kamu spotuna dair yaptığı açıklamada, videonun birçok yönden uygun olmadığını, ivedilikle kaldırılması ve yarattığı olumsuz etkiyi düzeltici bilgilendirme yapılması gerektiği belirtildi. TPD, “Reklam dili bu bağlamda cinsiyetçi ve damgalayıcıdır, kadın bedeni üzerinde tahakküm kurmaktadır. Son 20 yıldır ülkemizde de hızla artan sezaryen oranları kadınların 'başarısızlıklarının' değil mevcut, kadını görmeyen aile ve sağlık politikalarının sonucudur" dedi.
TPD bünyesinde faaliyet gösteren Kadın ve Ruh Sağlığı Çalışma Birimi, Gebelik ve Doğumla İlişkili Ruhsal Bozukluklar Çalışma Birimi, Psikiyatride İnsan Hakları ve Etik Çalışma Birimi tarafından yapılan açıklamada, videoda ayrımcı yaklaşımın olduğunu; sezaryen doğum yapan kadınların 'yetersiz, suçlu ve başarısız' hissettirecek vurgular içerdiği kaydedildi.
Videoda sezaryen doğumun korku dolu ve belirsiz bir durum olarak tanıtıldığı ve vajinal doğum süreci ile kıyaslama yapılmasına neden olduğunu belirtilen açıklamada, “Vajinal doğumda anne ve bebek arasında sağlıklı bir bağ kurulduğu ifadesi bu bağın sezaryen doğumda kurulamayacağı vurgusu yapmaktadır” denildi.
“VİDEODA TARAFLI YAKLAŞIM SÖZ KONUSUDUR”
Videoda belirtilenin aksine, anne bebek arasındaki bağın doğum şekli ile belirlenen değil, doğum sonrası anne ve bebeğin tensel teması ile başlayan daha sonra bakım verme ile gelişen bir süreç olduğunu ifade eden TPD, “Bakım verme sürecinde annenin sosyal desteğinin iyi olması önemlidir. Bu destek sadece babanın ve aile yakınlarının birincil desteğini değil, devlet politikaları tarafından sağlanması gereken desteği de kapsamaktadır. Sezaryen doğumla ilgili kesitlerde; bebeğin hiç ayrılmak istemediği ve hazır olmadan doğum sürecine girdiği şeklinde anlaşılan videoda bebeğin yaşamsal fonksiyonlarını kazanmadan zorla dünyaya getirildiği iması yapılmaktadır. Bu da elektif (planlı) sezaryen vakalarında hekimin görüşünün ve tıbbi gerekliliklerin saf dışı bırakılarak annenin ve bebeğin iyilik halinin gözetilmediğini düşündürmektedir. Bebeğin doğar doğmaz yaşamsal fonksiyonlarının yeterli olup olmadığının incelenmesi her iki doğum sürecinde de rutinde yapılmakta olup bu işlemin sadece sezaryen doğumda yapıldığının gösterilmesi oldukça taraflı bir yaklaşımdır. Normal doğumu anlatan sahnelerde ise babanın daha aktif bir konum aldığı, annenin acı çekmeden doğurduğu ve bebeğin çok mutlu bir şekilde dünyaya geldiği görülmektedir. Halbuki babanın desteği ve ilk andan itibaren bebekle temas sezaryen doğumda da gayet mümkündür" diye açıkladı.
"HASTA İLE HEKİM ARASINDAKİ GÜVEN İLİŞKİSİ ZEDELENEBİLİR"
Vajinal yolla doğumun teşvik edilmesinin normal olduğu ancak bunun ayrıştırıcı ve damgalayıcı bir dille yapılmasının; bir şeyi teşvik etmeye çalışırken onun alternatifinin kötülenmesi, karalanması ve ötekileştirilmesinin kabul edilemez olduğu belirtilen açıklamada, bu tutumun videonun amacından sapmasına yol açtığı ifade edildi.
TPD, “Bazı tıbbi gereklilikler nedeniyle vajinal doğum yapamayan/yapmaması gereken kadınları yanlış yönlendirebilir, tek bir doğru herkes için geçerliymiş gibi göstererek hasta-hekim arasındaki güven ilişkisini zedeleyebilir ve sonunda anne-bebek sağlığını olumsuz etkileyebilir” dedi.
"REKLAM DİLİ CİNSİYETÇİ VE DAMGALAYICIDIR"
Kadınların ruhsal sağlıklarının geliştirilmesi için; çeşitli ayrımcılıklara maruz bırakılmadan doğurganlık haklarından özgürce yararlanabildiği, her kadın için erişilebilir ve güvenli olan bir sağlık ortamının oluşturulması gerektiği belirtilen açıklamada, “Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı cinsiyetçi dili ve kadın bedeni üzerindeki baskısının yansımalarını bu reklam filminde de görüyoruz. Doğumun normal ve normal olmayan olarak ayrıştırılmasının, sezaryen doğum yapan annelerin çocuklarıyla sağlıklı bir bağ kuramadığı ve yeterli anne olmadığı algısının yaratılmasının kadınlar üzerinde oluşturacağı baskı ve ruh sağlığına olumsuz etkileri kaçınılmazdır. Reklam dili bu bağlamda cinsiyetçi ve damgalayıcıdır, kadın bedeni üzerinde tahakküm kurmaktadır. Son 20 yıldır ülkemizde de hızla artan sezaryen oranları kadınların 'başarısızlıklarının' değil mevcut, kadını görmeyen aile ve sağlık politikalarının sonucudur" diye ifade edildi.
Son olarak reklam filminin kaldırılmasını talep eden TPD şunları söyledi: "Kadın ve kadın bedeni üzerinde tahakküm kuran, cinsiyetçi dil içeren, kadınları birincil bakım veren rolüne sabitleyen, tıbbi etik kurallara uygun olmayan, kadın ve çocuklar başta olmak üzere tüm toplumun ruh sağlığını olumsuz etkileyecek bu reklam filmi kaldırılmalıdır." (Ankara/EVRENSEL)