"Taleplerimizi kazanmak için daha kararlı olmalıyız"
"Bizim sürekli ve ısrarla taleplerimizi dile getirmemiz, tepki vermemiz ve tabanda örgütlenmemiz, birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Ancak bu sayede sendikaları harekete geçirebiliriz."
Ekran görüntüsü PETKİM tanıtım videosundan alınmıştır.
Petrokimya işçisi
İzmir
İzmir’de petrokimya iş yerleri ağırlıklı olarak Bakırçay havzasında konuşlanmış durumda. Binlerce işçi servetleriyle Türkiye’nin ilk 5’i içinde yer alan Koç ve SOCAR’a ait TÜPRAŞ, PETKİM, Star rafinerilerinde çalışıyor.
Bu şirketler her yıl, bir önceki yıla göre üretim kapasiteleri, net satışları ve kâr oranlarıyla rekorlar kırıyor. TÜPRAŞ, her yıl en büyük sanayi kuruluşu olarak açıklanıyor. 2023 yılında bir işçiden ayda 1 milyon 254 bin lira net kâr elde etti. PETKİM bir işçiden yılda 4 milyon 300 bin lira kazanç elde etti. Ravago uluslararası bir petrokimya şirketi. Türkiye’deki üretiminde ve kârında ilk 100’de olan bir şirket. Ravago, 2023 yılında bir işçiden 1 milyon 785 bin lira kazanç elde etti. TPI Composite, dünyanın en büyük rüzgar türbini üreticisi konumunda. Star rafineri işçisi yoksulluk sınırının üstünde orta bir ücret alırken, yılın ortasına gelmeden yüksek vergi dilimlerine giriyor. TÜPRAŞ işçisi, ürettiği ürünle beraber şirketini her yıl en büyük sanayi kuruluşu olarak çıkarıyor ama aldığı ücret yoksulluk sınırının altında kalmış durumda. Ravago işçisi şirketini kimyasal üretimde Avrupa ve Türkiye’de öncü yerlere getiriyor fakat Ravago işçisine yoksulluk sınırının yarısına denk düşmeyen ücretler veriliyor. Üstelik aldığı ücret yıl sonlarına doğru yüzde 27’lik vergi kesintilerine giriyor. Petrokimya sektörünün çok tehlikeli ve ağır iş koşulları olmasına rağmen yüksek vergi yüklerinin bir sonucu olarak bu işletmelerde çalışan işçiler yaşamlarını fazla mesaiye endekslemiş durumdalar. Ortak talepleri ise vergide adalet.
Yeni dönemde TİS görüşmelerine başlayacak iş yerlerinin sözleşme taslaklarında öncelikli olarak vergi yükü ile ilgili talepler yer alacak gibi duruyor. Ama bunu sadece sendika yönetimlerine iletip gerisini onlara bırakmak bir sonuç vermeyebilir. Çünkü bu konuda sendika yönetimine taleplerini ileten işçiler, şubelerden sanki patronların finans danışmanıymış gibi şirketin zarar ettiğine dair dönüşler alıyor. Haliyle taleplerine yanıt bulamadığı, uzlaşmacı anlayış karşısında petrokimya işçisinin eli kolu bağlanıyor. Geçmiş dönemlerde mücadeleyi elden bırakmayan işçi profilimiz zayıflamış durumda. Bugünün işçileri eksik deneyim ve tecrübesizlikle işveren ve sendikal bürokrasinin karşısında hangi yöne gideceğini, ne yapacağını tam kestiremediği bir süreç yaşıyor.
Uzun süredir doğru düzgün eylem kararı almayan Türk-İş’in bugün büyük mitingler yapmasının altındaki sebebin tabandan gelen öfke ve tepkiler olduğunun farkında olalım. Bu yüzden bizim sürekli ve ısrarla taleplerimizi dile getirmemiz, tepki vermemiz ve tabanda örgütlenmemiz, birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Ancak bu sayede sendikaları harekete geçirebiliriz. Ancak bu sayede sorunlarımıza ve taleplerimize çözümler üretebiliriz.