25 Ekim 2024 16:54
/
Güncelleme: 28 Ekim 2024 18:06

Antep'ten fabrika işçisi: Barış şeffaflık gerektirir 

"Kapalı kapılar ardında yapılacak olan hiçbir görüşme, toplum tarafından samimi kabul edilmeyecektir. Şeffaflık bu süreçte halkın da olmasını gerektirir."

Antep'ten fabrika işçisi: Barış şeffaflık gerektirir 

Fotoğraf: Mustafa Çiftçi/AA

Bir fabrika işçisi 
Antep

Türk siyasetine sağ görüşüyle yön veren tecrübeli siyasetçi Devlet Bahçeli, tabir yerindeyse “günahını bile parayla vermeyen” bir lider olarak TBMM açılışında DEM Parti ile tokalaşması ve sonraki günlerde grup konuşmasında “Öcalan’ın üzerindeki tecrit kaldırılsın TBMM’de DEM Parti grubunda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini açıklasın ve umut hakkının kullanımıyla yasal düzenleme yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın” çıkışıyla tabiri yerindeyse ülkenin ortasına “pimi çekilmiş bir bomba” bıraktı. 

2013 yılında başlayan ve 2015 yılına kadar süren çözüm süreci bir fiyasko olarak ülke tarihine geçti. Analar artık ölüm istemiyor. Acının rengi, dili, kimliği yoktur. Hangi taraftan olursa olsun ölen her genç bu topraklara acı tohum olarak düşmektedir. Bu topraklar; Fırat ve Dicle nehirlerinin suladığı topraklar, yarım asırdır Kürt ve Türk gençlerin kanıyla sulanıyor. 

Bahçeli’nin bu beklenmedik çıkışının Erdoğan’dan habersiz olmadığı aşikar. 2013 yılındaki samimiyetsiz süreçten sonra Kürtlerin bir daha Erdoğan’a kanmayacağını bilen Cumhur ittifakı, bu defa samimiyetini ispatlamak için Bahçeli’yi devreye koydu. Türk siyasetine bomba gibi düşen bu çıkışın altında yatan nedenleri iyice irdelemek lazım. 

BAHÇELİ ÇIKIŞININ ALTINDA YATANLAR

Ekonomik olarak bir çıkmazda olan iktidar, açlık sınırının altında ücret alan emekli ve asgari ücretli çalışanların sesini duymazlıktan gelip toplumun gündemini başka yöne çekerek, sallanan iktidar koltuğuna bir destek çivisi ile toplumdan güven duygusunu oluşturmak istiyor. 

Asgari ücret görüşmelerine kısa bir süre kalırken, 2025 bütçe görüşmelerinde işçi sınıfına yine sefalet bütçesini ayıran iktidar, "IMF, enflasyonda yeni bir artış döngüsünü tetikleyecek ücret artışlarından kaçınılması gerekir” uyarısını göz önünde bulundurarak asgari ücret zammının en fazla yüzde 25 olması gerektiğini belirtiyor. 

İkinci neden; iktidarın yeni bir anayasa çalışması yaparak Erdoğan’ın 2028 seçimlerinde bir daha aday olmasını sağlamak. Yeni bir anayasa değişikliği için Cumhur İttifakının yeterli milletvekili sayısına ulaşmaması, DEM Parti’nin vereceği destek ile yeterli çoğunluğu sağlamak için Öcalan’ı öne sürmek aynı zamanda MHP için bir intihardır. CHP’nin çekimser bir şekilde erken seçim istemesi, Erdoğan için bir fırsat niteliğinde. Yeni bir anayasanın önünün tıkanması halinde barış isteyen tarafı siyaseten kendine bir meze yaparak, Kürtlerden oy devşirme hesapları dönüyor. 

Bir üçüncü neden ise; İsrail’in Ortadoğu’da yayılmacı politika izleyerek önce Gazze sonra Ürdün, Lübnan ve Suriye’de cepheler oluşturarak, emperyalist ABD’nin tehdit gördüğü İran’a doğru savaşı yaymak istemesi. Irak ve Suriye’de zayıflayan İran’ın içeride de birçok sorun ile uğraşması, ABD ve İsrail için açılacak yeni bir cephede fırsat olarak görülüyor. Türkiye olası bir savaş durumunda Kürtleri karşısına almak istiyor.

BİR SÜREÇ İŞLETİLECEKSE HALK DAHİL EDİLMELİ

Bahçeli’nin yaptığı açıklamadan kısa süre sonra, Ankara’nın göbeğinde TSK’nın önemli savunma sanayi kuruluşlarından biri olan TUSAŞ’a saldırı yapılması, kanlı ellerin devreye girdiğini gösteriyor. Profesyonelce yapılan bu saldırı, 86 milyon yurttaşın ayakkabı numarasına kadar bilen istihbaratın böyle bir eylemden haberdar olmaması vatandaşlar arasında “tiyatro” olarak yorumlandı. İşçi arkadaşlarla yaptığım sohbette genel fikir “AKP’nin oy toplamaya çalıştığı”.

Ve yine Cumhur İttifakı vatandaşta, “Bakın biz barış istiyoruz. PKK barış istemiyor” algısını oluşturmaya çalışıyor.

Yeni bir çözüm sürecinin başlaması, barışa hasret olan özellikle Kürt halkı için önemli bir gelişmedir. Eğer bir süreç olacaksa bu sürece esas olarak halk dahil edilmelidir. Barış ancak böyle gerçekleşebilir. Özellikle bu süreçte ileri işçiler, elde ettiği bilgi ve birikimiyle işçiler arasında var olan milliyetçilik algısını kırarak, sürecin toplum arasında daha sakin ve kabul görmüşlük ile ilerlemesini sağlayabilir. Kapalı kapılar ardında yapılacak olan hiçbir görüşme, toplum tarafından samimi kabul edilmeyecektir. Şeffaflık bu süreçte halkın da olmasını gerektirir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Palavra çöktü

Palavra çöktü

Merkez Bankası, 2025 yıl sonu enflasyon tahminini, daha yılın ilk sunumunda yüzde 21'den yüzde 24'e yükseltti. Enflasyonu düşürme bahanesiyle 20 aydır ücret ve maaşlara saldıran ekonomi yönetiminin hiçbir öngörüsü gerçekleşmedi. Enflasyonun temel sebebinin iç talep ve ‘ücret artışları’ olduğu palavrası tamamen çöktü.

2025’te asgari ücrete yüzde 30 zam

Memur ve emeklilere yüzde 11.54 zam

İşçi emeklilerine yüzde 15.75 zam

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et