28 Ekim 2024 04:44

TUSAŞ saldırısının ardından vardiyalardaki tartışmalar

Ankara’daki Türk-İş eyleminde olduğu gibi işçilerin iktidara tepkisi sürüyor. Tepkilerin daha sert eylemlere dönüşmemesi için iktidar ve burjuva partiler harekete geçecek gibi görünüyor.

Fotoğraf: Muhammed Abdullah Kurtar/AA

Paylaş

İzmir’den bir petrokimya işçisi

Devlet Bahçeli, grup toplantısında “Öcalan’ın tecriti kaldırılsın. Mecliste Öcalan, örgütün lağvedildiğinin açıklamasını yapsın ve umut hakkının kullanılması için yasal düzenleme yapılsın” açıklamasını yaptıktan sonra ülke gündemi tamamen değişmişti. Ertesi gün Ankara’da TUSAŞ yerleşkesine yapılan saldırıyla beraber pek çok yeni tartışmalar ve mazideki olaylar tekrar gündeme geldi. Bu olaylar biz gece vardiyasındayken yaşandı. Gündüz saatlerinde uyuyorduk akşam kalktığımızda sosyal medya, haber kanalları kaynıyordu. Yaşanan olayları gece vardiyasında işe geldiğimizde birçok arkadaşımla tartışma fırsatım oldu.

Aliağa milliyetçi ve ülkücü kesimin yoğun olarak yaşadığı ve çalıştığı bir ilçe. Devlet Bahçeli’nin grup konuşması Aliağa’da pek çok tartışma yarattığından kuşku yok.

Bahçeli’nin ‘Öcalan’ açıklamasından sonra fabrikada MHP’li ve diğer milliyetçi partileri destekleyen işçiler epey şaşkınlık içerisindeydiler. MHP’li işçiler molalarda ve ayaküstü sohbetlerde konuyla ilgili sessiz kalmayı tercih ediyordu. Ya da tartışsalar bile altı dolu şekilde savunan tarafta değillerdi. Bir MHP’li işçi, “Devlet Bahçeli’ye büyük ihtimalle şantaj uygulanıyor. Artık kaset mi var ne var bilemiyorum ama bunu söyleyecek birisi değil. İlçe teşkilatlarından tanıdıklarımda böyle düşünüyor” dedi. MHP’li olmayan ama ülkücü olarak kendisini tanımlayan diğer işçiler ise zaten MHP’nin ülkücü ve milliyetçiliğinin kalmadığını belirtiyorlar. Ayriyeten çoğu işçide öne çıkan düşüncelerden biri de bu açıklamanın arkasında kesinlikle farklı olaylar dönüyor düşüncesi var. Ne gibi olaylar diye soru yönelttiğimde arkadaşlar, “baktılar iktidarı kaybediyorlar Kürtlerden oy toplama peşindeler. Anayasa değişikliği istiyorlar eğer Kürtlerin desteğini alırlarsa daha rahat yaparlar” diye belirtiyorlar.

 İşçiler, bir gece vardiyasını Bahçelinin açıklamalarını tartışarak geçirdi. Meclisin arka odalarında kirli pazarlıkların döndüğünü, ülkeyi tekrardan kaosa sürüklemek isteyenlerin arka odalarda çeşitli anlaşmalar yaptığını düşünüyor. Ertesi gün ise Türkiye’nin önemli stratejik yerlerinden olan TUSAŞ’a saldırı düzenlendi. Bahçeli’nin açıklamasından çok kısa bir süre geçmesinin ardından böyle bir saldırının gerçekleşmesi ve ardından sosyal medyadaki bant kısıtlamasıyla beraber yine kaos içindeki bir güne uyanmıştık. Sosyal medyanın kısıtlanmasının etkisiyle saldırıya dair detayları öğrenmekte zorluk çekildi.

"YAŞANANLAR HÜKÜMETİN YENİ TİYATROSU"

Tüm bunlarla beraber tekrar gece vardiyasına geldik. Vardiyadaki tüm işçilerde bir öfke mevcuttu. Saldırıya lanet okumakla beraber birçok tartışma yaşadık. İşçilerin en çok tartıştığı konu, ‘güvenlik”. Saldırı anına dair görüntüleri izleyen işçiler içerisinden bir işçi şu sorularla tartışmayı şekillendiriyor: “Ankara’nın göbeğinde TSK’nın korumasındaki bir binaya bu kadar kolay nasıl saldırı gerçekleşebiliyor. Bu ülkenin istihbaratı yok mu, ne iş yapıyor bunlar” soruları etrafında çeşitli tartışmalar yaşandı. Tartışmalar sonucunda ise hem Bahçeli’nin açıklaması hem de TUSAŞ saldırısı Erdoğan ve hükümetinin yeni bir ‘tiyatrosu’ olarak nitelendirmek herkesin mantığına yatıyordu. Tiyatrodan kasıt nedir? diye sorular yönelttiğimde ise "Erdoğan tekrardan kendisini Cumhurbaşkanı seçtirmek ve anayasa değişikliğini hızlandırmak için yine bombalar patlıyor saldırılar oluyor.” düşünceleri çoğunluktaydı. Peki, bu tiyatro işe yarar mı diye tekrar soru yöneltiyorum. Genç bir işçi, “bu nesile yediremezler” diyor. İşçilerdeki bu düşünce tabii ki önceki dönemlerde yaşanan olaylardan doğru geliştiği çok açık. Seçim dönemlerinin öncelerinde sınır dışı ve içinde askeri operasyonlarla, ülkedeki milliyetçi ve İslamcı kesimleri şovenist ve faşist propagandalarla kendisine yedeklemeyi arzulayan yine bu iktidardı.

"BARIŞIN SAĞLANMASI İÇİN GERÇEK ADIMLAR ATILMALI"

2025 bütçe görüşmeleri sırasında yaşanan bu olaylar bir tür gündem değiştirme, tepkiyi başka yöne yöneltme olarak yorumlanması da mantıksız kalmıyor. Ülkede büyük bir çoğunluk açlık sınırının altındaki asgari ücretle yaşamaya çalışıyor. Bu kesimlerin öfkesini ve gündemini değiştirmeye çalışmak, emek düşmanı burjuva partilerin ortak bir eğilimi olarak tarihte de görüldü. Geçen hafta örgütlenmesinde pek çok zayıflıklar bulunmasına rağmen 150 bin üzerinde işçi, Ankara’da iktidara uyarıda bulunmuştu. İktidarın OVP politikası ve bütçe görüşmelerinden çıkan tabloya bakarsak, işçi ve emekçiler içerisindeki hoşnutsuzluk ve tepkiler daha çok artacak potansiyelde duruyor. Bu tepkilerin daha sert düzeydeki eylemlere dönüşmemesi için iktidar ve diğer burjuva partilerin kolları sıvayacağı günler olacak gibi duruyor. Ülkede barışın sağlanması için gerçek somut adımlar atılmalıdır. İşgüzar söylemlerle Kürt ve Türk halkı ayrıştırılarak değil demokratik ve barışçıl yöntemler uygulanmalıdır. Türk ve Kürt İşçi sınıfı bu ayrıştırmanın kurbanı olmadan bunun bir parçası olmalıdır.

ÖNCEKİ HABER

Duruşmada gözaltına alınan avukata destek: Savunma biat etmeyecek

SONRAKİ HABER

TUSAŞ saldırısının ardından vardiyalardaki tartışmalar 

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa