Betonarme yapı işçisi: Biz bu dünyaya sürünmeye gelmişiz
"Cumhurbaşkanının 183 bin TL maaş aldığı, kara para aklayanların birkaç ay içeri girip çıktığı sisteme baktığımız zaman bu ülkenin fakirlerin değil zenginlerin ülkesi olduğunu görüyoruz."
Fotoğraf: Pixabay
Betonarme Yapı İşçisi
Adana
Merhaba Evrensel okurları… Ben Adana’da betonarme yapılar üreten bir fabrikada çalışıyorum. Normalde günde 9 saat çalışıyoruz, işe gidiş geliş süresi, öğle molası, üstüne günde 2 saat fazla mesai eklersek günün 13 saati iş için geçiyor. Yani bir günün yarısından fazlasını iş yerinde geçiriyorum. Bu aralar fazla mesaiye kalmama pek izin verilmiyor. Fazla mesaiye kalmayı işimi çok sevdiğim için değil, biraz da olsa mevcut ücretimi artırmak için ilk zamanlarda istiyordum. Sonrasında ustabaşı beni değil, arası daha iyi olan çalışma arkadaşlarımızı bıraktığını gördüm. Böyle olunca artık ben de pek kalmak istemez oldum. Çalıştığım iş yeri sipariş üzerine çalışan bir yer, şu an yoğun olarak Amerika’ya kazık üretimi yapıyoruz. Dur durak bilmeden çalışıyoruz. Öğle molası dışında hiçbir molamız yok, 9 saat boyunca ayaktayız. Eğer çalışma saatleri içerisinde otururken görülürsek tutanak tutuluyor ve işten atılıyoruz. Yaptığımız işin karşılığında aldığımız ücret ise 18 bin TL. Sözde asgari ücretten yüksek alıyoruz. Betonarme yapılar kalıplara dökülmeden önce kalıplara yağlama işlemi yapılır. Bu kullanılan maddeden dolayı vücudumda yaralar oluşuyor. Ayrıca gün boyunca çimento ve kumun tozunu solumak zorundayız. Beton kalıba döküldükten sonra hızlıca donması için kalıplara buhar veriliyor ve kalıpların üstü branda ile örtülüyor. Geri açmak için üretim sahasının her yerinde vinç olmasına rağmen brandayı elimizle açmamız isteniyor.
Yemek molası normalde saat 12.00’de başlıyor ama biz o an işimizi tamamlamadıysak iş bitene kadar yemeğe gidemiyoruz. Mesela geçtiğimiz günlerde gece vardiyasında saat 01.30’a kadar yemeğe gidemedik, gittiğimizde ise artık yemek kalmamıştı.
Yemekhanenin orada araçların olduğu alana baktığım zaman düşünüyorum: Piyasadaki en kötü arabayı almaya benim gücüm yetmezken, benim üstümden geçinen patronun en iyi arabaları oraya diziyor.
Peki bu koşullarda niçin çalışıyoruz? Ben ailemle kirada oturuyorum. Yeni bir eve çıkmamız lazım ama çıkabileceğimiz bir evin yıllık kirası için en az 80 bin TL istiyorlar. Babam ise emekli, babamın aldığı parayı konuşmaya bile gerek yok. Evin çoğu yükü benim üstümdeyken bu şartlarda mecburen çalışıyoruz. Cumhurbaşkanının 183 bin TL maaş aldığı, kara para aklayanların birkaç ay içeri girip çıktığı sisteme baktığımız zaman bu ülkenin fakirlerin değil zenginlerin ülkesi olduğunu görüyoruz.