5 Kasım 2024 15:59
/
Güncelleme: 19:25

"Bütçe tartışılırken yurdumuzu su basıyor, yemeğimizden taş çıkıyor"

Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçe görüşmeleri sürerken dün gece asansörü düşen bir KYK yurdunda kalan bir öğrenci Evrensel'e yazdı: Asansörler bozuk, yemekler taşlı, her yağmurda yurdu su basıyor...

"Bütçe tartışılırken yurdumuzu su basıyor, yemeğimizden taş çıkıyor"

Fotoğraflar: Evrensel, AA

Kocaeli'de Gazi Süleyman Paşa KYK yurdunda kalan bir öğrenci 

Gazi Süleyman Paşa KYK yurdunda kalıyorum. Sene başından beri birçok sorun ile cebelleşiyoruz. Yemekhanede çıkan böcekler, saçlar zaten basına yansımıştı. Yemekten çıkan taşlardan dolayı 2 arkadaşımızın dişi kırıldı. İkisinin de sigortası yoktu ve yurt yönetiminin cevabı “Taşı atıp yemeye devam etseydin” oldu. Ayrıca sene başından beri asansör problemi yaşıyoruz. 9 tane asansörün yalnızca 2-3 tanesi çalışıyor. Odamıza çıkmak veya yemekhaneye inmek için beklediğimiz sıra bazen 15 dakikayı buluyor. Dün gece ise 4 arkadaşımız asansörde mahsur kaldı ve 2 kat aşağıdaki bir arkadaşın asansörü çağırması sonucu 4. kattan 2. kata düştü. İkinci kattan değil de -4’ten çağırılmış olsaydı hayatlarını kaybedeceklerdi belki de. Yani şans eseri hayatta kaldılar desek yeridir. Yurt yönetimi ise hâlâ bir açıklama yapmış veya asansörleri tamir ettirmiş değil. 

Sorunlarımız saymakla bitmez. Çamaşırhaneyi sürekli su basıyor, GSB’nin verdiği internet asla çekmiyor, hatta kendi telefon şebekemiz bile çoğu zaman çekmiyor. Bütün bu sorunlar dururken yurdun bütçesi ise Arapça kursuna, cami, şehitlik gibi yerlere yapılan gezilere, manevi danışmanlık adı altında getirilen imamlara ayrılıyor. Her katta mescit var ancak ders çalışabileceğimiz alan neredeyse yok. 6 kişilik odalarda küçücük masalarda ders çalışmaya çalışıyoruz.

Çoğumuz yurttaki koşullardan şikayetçiyiz. Hatta dün geceki olaydan sonra bazı arkadaşlarımız “biz ölürsek hakkımızı arayın, kanımızı yerde bırakmayın” diyerek bizlere vasiyet veriyordu. Ancak kendimize şu soruyu sormalıyız. Hakkımız olanı talep etmek için ölmek mi zorundayız? 100 yıl önce büyüklerimizin kanla kazandığı protesto hakkımızı kullanmak için birinin ölmesini mi bekleyeceğiz? Evet hepimiz korkuyoruz. En ufak provokasyonda “terörist” ilan edilme korkusuyla katılıyoruz protestolara bazen. Ancak bir olup hakkımızı istemedikçe yönetim bizi dikkate almıyor, gerekli adımlar atılmıyor. 

Bugün TBMM’de 2025 yılı Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesi konuşuluyormuş. Buna dair de şunları söylemeyi sorumluluk biliyorum kendime. Bu ülkeyi yönetenler kendi çıkarları dışında hiçbir şeyi düşünmüyorlar. Bu sene de eğitime, sağlığa, gençliğe değil diyanete, savunmaya, kendi maaşlarına akıtacaklar bütçeyi. Kamuda tasarruf diyerek cebimizdeki üç kuruşa göz dikmeye devam edecekler ama büyük şirketlerin milyarlarca vergi borcunu tek kalemde silmeye devam edecekler. “Gençliğe bütçe” dediğimizde ise kapı orada diyecekler belki de. Böyle gelmiş diye böyle gidecek demek değil bu işler. Yan yana gelir ve çoğalırsak, hakkımız olanı alabilir; aydınlık bir geleceği birlikte inşa edebiliriz. Ancak bu hayatın akışına müdahale etmeden, örgütlenmeden olmaz.

Evrensel'i Takip Et