Scholz’un Ukrayna’da ara buluculuk planı tutar mı?
Scholz’un 2 yıl sonra Putin ile telefonda görüşmesi tartışmaları beraberinde getirdi. Bir yandan müzakere beklentisi arttı, öte yandan görüşme Scholz’un erken seçim hamlesi olarak nitelendirildi.
Fotoğraf: Halil Sağırkaya/AA
Yücel ÖZDEMİR
Köln
Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un, Ukrayna savaşının başlamasından yaklaşık iki yıl sonra ilk kez 15 Kasım’da Rusya Lideri Vladimir Putin ile telefonda görüşmesi müzakere, diyalog ve barış söylem ve beklentilerini yeniden hızlandırdı. Bir saat sürdüğü ifade edilen görüşmede, her iki liderin savaşın nasıl ve hangi koşullarda bitirilebileceği konusunda görüş alışverişinde bulunduğu açıklandı. En son 2 Aralık 2022’de telefonda görüşen iki liderin yeniden telefon diplomasisini devreye koyması ve görüşme teklifinin Almanya’dan gelmesi Scholz’a ara bulucu olma şansını da doğurmuş görünüyor.
TELEFON DİPLOMASİSİ VE SEÇİM HESAPLARI
Alman basınında yer alan haberlerde Scholz’un hem görüşme öncesinde hem de sonrasında Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile görüştüğü de yer alıyor. Bu aynı zamanda Scholz’un “telefon diplomasisi” yoluyla fiilen ara buluculuğa başladığı şeklinde de değerlendirilebilir. Her iki lider, Almanya ve Rusya arasında kapalı kapılar arkasında alt kademede görüşmelerin devam etmesine karar vererek telefonları kapattı.
Bundan sonraki süreç, kapalı kapılar arkasında yapılacak diplomatik trafikten bir sonucun çıkıp çıkmayacağıyla ilgili. Bir ilerlemenin sağlanması durumunda her iki lider muhtemelen telefonla ya da yüz yüze yeniden temas kuracak.
Scholz’un telefon diplomasisi hamlesinin zamanlaması elbette dikkat çekici. ABD’de Donald Trump’ın seçimleri açık arayla kazanması, Almanya’da Scholz’un liderliğini yaptığı koalisyon hükümetinin dağılması ve 23 Şubat’ta erken seçim kararı alınması en önemli gelişmeler.
Trump’ın 20 Ocak’ta başkanlık görevini devralmasından sonra Ukrayna politikasında bazı değişimlerin olacağı sır değil. Bunların başında savaşa verilen ekonomik ve askeri desteğin azaltılması, faturanın Avrupa’ya havale edilmesi geliyor.
SCHOLZ’UN UKRAYNA ÜZERİNDEN OY HESABI
ABD’den sonra Ukrayna’ya askeri ve ekonomik olarak en fazla destek veren Almanya’nın da desteği olduğu gibi veremeyeceği, vermesi durumunda bunun içeride yeni tartışmalara yol açacağı az çok kestirilebiliyor.
Koalisyon ortaklığından ayrılan Maliye Eski Bakanı Christian Lindner ve partisi FDP, ek bütçe için borç freninin kaldırılmasına karşı çıkarken, Scholz ve partisi SPD daha fazla borçlanmayla Ukrayna’ya gerekli yardımların yapılmasını savunuyor ve bu alanda kısıtlamaya gidilemeyeceğini söylüyor. Lindner ise Ukrayna’ya yardımların sürmesini ancak ihtiyaç duyulan bütçenin karşılanması için sosyal alanlardan kesintilerin yapılmasını istiyordu. Diğer koalisyon ortağı Yeşiller ile birlikte Almanya’nın savaşın parçası olmasını daha fazla savunan Lindner ve partisinin hükümetten ayrılması, Scholz’un elini güçlendirmiş görünüyor.
Daha önce hükümet içinde Ukrayna ve Rusya politikasının değiştirilmesi yönündeki direnç kısmen savaşın uzaması ve Trump’ın seçilmesinin de etkisiyle azalmış olabilir. Bu da Scholz’a, siyaseten zayıflamasına rağmen daha geniş alan yaratmış görünüyor.
Scholz’un Putin ile “telefon diplomasi”sinin bir diğer ve belki de en önemli nedeni ise erken seçim süreci. Hükümetin savaş politikasına tepki gösteren seçmenlerin önemli bir bölümü bugün aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) ve Sahra Wagenknecht İttifakına (BSW) oy veriyor.
Scholz, Putin hamlesiyle içeride kaybettiği seçmenlerin bir kısmını 23 Şubat’a kadar kazanmanın hesabını yapıyor. “Barışı sağlayan başbakan” olarak rüzgarı arkasına alma olasılığı söz konusu. Ancak iç ve dış politik dengelerin buna ne kadar imkan sağlayacağı belirsiz.
SAVAŞ HER AN BÖLGEYE YAYILABİLİR
Bu arada şimdiden Scholz’un Putin ile telefon görüşmesinin zamanlamasının doğru olup olmadığına dair eleştiriler yapılmaya başlandı. Görüşme konusunda önceden haberdar edilen Zelenskiy, görüşmeyi “Pandora Kutusu’nun açılması” olarak tanımladı ve Rusya’nın izolasyonunun kaldırmasına yardımcı olduğunu ileri sürdü. Ancak Zelenskiy, aynı açıklamasında savaşın 2025’te bitebileceğinin mesajını da verdi. Birkaç gün içinde yapılan açıklamalara bakılırsa Rusya, Ukrayna ve Almanya müzakere masasının kurulmasına kapıyı kapatmıyor. Ancak bunun 20 Ocak’tan ya da 23 Şubat’tan önce olup olmayacağı konusunda güçlü veriler ve belirtiler yok.
SAVAŞI UZATMAK İSTEYEN HAMLELER
Tersine savaşın ömrünü uzatma yönünde hamleler devam ediyor. Polonya Başbakanı Donald Tusk ve Finlandiya Dışişleri Bakanı Elina Valtonen Scholz’un Putin ile telefon görüşmesini eleştirenler arasında. Görüşmeden iki gün sonra ABD, Ukrayna’ya verdiği 300 kilometre menzilli ATACMS füzeleriyle Rusya’ya burma yetkisi verdi. Ukrayna’ya verilen iznin zamanlaması de elbette dikkat çekici.
Benzer bir yetkiyi daha önce Almanya da “savunma” amacıyla vermişti. Verilen bu izinlere bakılırsa, savaşın her an bugünkünden daha geniş sahaya yayılmasının şartları oluşmuş durumda. Rusya ile Ukrayna arasında daha da alevlenen ve bölgeye yayılan bir savaş, istemese de Trump’a seçim öncesinde söylediklerini yerine getirmenin önünde engel olabilir. Keza böylesine bir durum Scholz’un istediği “Barış Başbakanı” sıfatını da gündemden çıkarabilir.
Cephede askeri olarak oldukça zorlanan Ukrayna’nın da Rusya’yı püskürtme adına Almanya ve ABD’nin verdiği uzun menzilli silahları Rusya’ya karşı kullanma iznine başvurabilir. Bunun olması durumunda ise bütün hesapların yeniden gözden geçirilmesi zorunlu olacak.