20 Kasım 2024 16:23
/
Güncelleme: 21 Kasım 2024 07:30

Namık Tarancı ölümünün 32. yıl dönümünde anıldı

Gerçek Dergisi Diyarbakır Temsilcisi, Şair Namık Tarancı, katledilişinin 32’inci yıl dönümünde mezarı başında anıldı. Anma öncesi mezarlık çevresindeki polis ablukası dikkat çekti.

Diyarbakır'da 20 Kasım 1992’de henüz 37 yaşındayken uğradığı silahlı saldırıda öldürülen Gerçek Dergisi Diyarbakır Temsilcisi, Şair Namık Tarancı, katledilişinin 32'nci yıl dönümünde mezarı başında anıldı.

Mardinkapı Mezarlığında yapılan anmaya Namık Tarancı’nın eşi Derman Tarancı, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı Selman Çiçek ve Emek Partisi (EMEP) üyeleri katıldı. Tarancı'nın mezarına karanfiller ve Evrensel gazetesi bırakıldı.

Mezarlık girişinde TOMA ve gözaltı araçları bulunurken, çok sayıda polis de mezarlık çevresinde yer aldı. İlk olarak konuşan Evrensel gazetesi Diyarbakır muhabiri Elif Ekin Saltık, 1992 yılında katledilen Gerçek dergisi Diyarbakır Temsilcisi Namık Tarancı’nın kontra güçler tarafından katledilişinin 32. yılında onu anmak için mezarı başında olduklarını söyledi. “Arkadaşlarının, yoldaşlarının deyimiyle Kaptan, Kürt bir sosyalistti” diyen Saltık, “Kaptan o gün faili meçhullerin, Musa Anter cinayetinin üzerine gitmişti. Gerçeğin açığa çıkması için en önde yer almıştı. Bugün olsa yine en önde olur, Kürt siyasetçilerin cezaevlerine konulmasına karşı, Kürt halkının iradesinin gasbedilmesine karşı mücadele ederdi” dedi.

"O GÜNÜN KONTRA GÜÇLERİ BUGÜN KARANLIK İTTİFAK İLE DEVREDE"

Bugün tek adam rejiminin Hizbullah’ın uzantısı olan kontra güçlerle karanlık bir ittifak kurduğunu dile getiren Saltık, “Bu karanlık güçler, ittifak aldığı güçle Kürt illerinde bugün yaşam alanlarımıza, yaşam biçimlerimize müdahale ediyor. Gazeteciler yaptığı haberler dolayısıyla gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, faillerin hedefi oluyor. Ancak biz gazeteciler tüm bu zora baskıya karşı halkın haber alma hakkını savunmaya, halka gerçek haberleri ulaştırmaya, Kürt halkının ve halkların sesi olmaya devam ediyoruz” dedi. Saltık son olarak şunları dile getirdi: “Musa Anter’den Namık Tarancı’ya, Metin Göktepe’den Gurbetelli Ersöz’e, Nagihan Akarsel’e kalemimiz yere düşmedi. Onlardan devraldığımız sorumluluğu yerine getirmeye, halka gerçek haberi ulaştırmaya devam edeceğiz.”

"KATİLLERİ TANIYORUZ"

Saltık’tan sonra konuşan Tarancı’nın mücadele arkadaşı, eşi Derman Tarancı ise “32 yıl önce Amed’de faili meçhul cinayetlerin, gözaltında kayıpların, baskının yoğun yaşandığı bir süreçte Namık gazeteciydi, ama aslında Namık devrimci bir yoldaşımız, dava arkadaşımızdı. Marksist bir Kürt, Kürt sorunun demokratik ve barışçıl çözümü konusunda en önce yürüyen, bu uğurda mücadele eden ve kontrgerilla tarafından katledilen bir yoldaşımızdı” dedi. Her sene geldiklerinde Tarancı’ya bir kez daha seslendiklerini dile getiren Tarancı sözlerine şu şekilde devam etti: “Deniz olmayan Amed’de Kaptan olmak kolay değil. Bir kez daha söz veriyoruz. Yoldaşların senin bıraktığın davanın peşindeler ve davanı yürütüyorlar. Sana çok selamları var, sen rahat uyu Namık yoldaş. Ölümsüz olmanın, ideallerini yerine getirmenin gururuyla sana saygımızı, özlemimizi sunuyoruz.”

Bugün bir yoldaşı anmak için mezar başında olduklarını ancak polisin ölülerden dahi korktuğunu dile getiren Tarancı, “Sistemin güçleri mezarı adeta abluka altına almışlar. Bu da onların   nasıl korktuğunu gösteriyor” diye konuştu. 

"HAKİKATİ YAZMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ"

DFG Eş Başkanı Selman Çiçek ise faili meçhullerle katledilen tüm gazetecileri hatırlatarak, “Katillerini biliyoruz ve tanıyoruz. Bu katiller bizim yoldaşlarımızı şehit ettiler. Bizler bunun karşısında özgür basın olarak, onların bıraktığı görevi layıkıyla yerine getireceğimizin ve hakikati yazmaktan vazgeçmeyeceğimizin sözünü veriyoruz” diye belirtti. (Diyarbakır/EVRENSEL)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Sömürge madenciliği felaketinin yıl dönümünde İliç: Toprak zehirli, halk işsiz

Sömürge madenciliği felaketinin yıl dönümünde İliç: Toprak zehirli, halk işsiz

İliç siyanür faciasının üzerinden 1 yıl geçti. Hava, toprak ve su zehirlendi; 9 işçi can verdi. Daha fazla altın için kuralsız çalışmanın önünü açanlar aklandı. Halk zehirlenmiş doğa ve işsizlikle baş başa. Facianın ana sorumlularından uluslararası maden tekeli SSR, hisse senedi değerlerinin yükselmesiyle felaket öncesine geri döndü. İliç’teki altın için de “iş birliği içinde olduğu iktidarla” pazarlıkta.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Grevdeki Çelikaslan Tekstil patronunun kardeşi: "Benim zenginliğimi Allah verdi."

Evrensel'i Takip Et