20 Kasım 2024 21:08

İzmir’de kadınlar: Yan yana gelip mücadele etmek tek çaremiz

İzmir’de Ekmek ve Gül dergisi Çiğli okurları ve ÇEKEV, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında kadınlarla bir araya gelerek panel düzenledi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

İzmir Ekmek ve Gül Dergisi Çiğli okurları ve ÇEKEV birlikte 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ne yönelik panel düzenledi.

Çiğli Evka-2’de düzenlenen panele Ekmek ve Gül dergisi İzmir yazı işlerinden Nuray Öztürk, İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi Zöhre Dalkıran, Eğitim-Sen 3 No’lu Şube Başkanı Lülüfer Körükmez, ÇEKEV Başkanı Senem Aydın Becerikli ve ÇEKEV eski başkanı Kızbes Seyhan Aydın konuşmacı olarak katıldı.

“KÖLECİ TOPLUMUN KÖLELEŞTİRDİĞİ İLK OLARAK KADIN OLDU”

Ekmek ve Gül Dergisi İzmir yazı işlerinden Nuray Öztürk, kadın erkek eşitliğinin tarihsel temeline dikkat çekti. “Tarım toplumuna geçmenin getirisi olan fazla üretime el konulmasıyla köleci toplum ortaya çıktı” diyen Öztürk, “Köleci toplumun ilk köleleştirdiği ise kadın oldu. Doğurganlık toplumsal üretim biçiminin devamlılığı haline getirildi. Köleci toplumdan kapitalist topluma kadar gelen bir süreç bu. Üretim biçimleri teknolojiyle buluştuğunda değişti ve bunlardan her dönemin sınıflı toplumu doğdu. Kapitalizmin ilerlemesi ve sömürülen insan sayısının artması için kadınlar doğurmak ve neslin devamlılığını sağlamak zorunda bırakıldı. Böylelikle kadının toplum içerisindeki konumu şekillendi. Yani eşitsizliğin sebebi biyolojik farklılıklar veya güçsüzlük vs. meselesi değil” diye belirtti.

Tüm politikasını çalışan genç nüfus üzerine kuran AKP iktidarının nüfusun yaşlanma tehlikesine karşı nüfusu arttırmaya yönelik politikalar izlediğini belirten Öztürk, “Bu sebeple ‘3 çocuk doğurun, annelik kutsaldır” gibi söylemler üretiliyor. Sömürülecek genç nüfusa ihtiyaç olduğu için. Kalkınma planları çalışabilir genç nüfusun üzerinden yapılıyor ve doğum oranları düştükçe kadın haklarına yönelik saldırılar artıyor. Kadının yeri doğurma, ev işlerini yapma gibi şeylere indirgeniyor” dedi.

Son olarak, “Bu eşitsizliği yaratan sömürü düzenini ortadan kaldırmaktır. İş yerinde kadınlar sendikal hakları için mücadele ediyor. Bir şiddet oluyor kadınlar bulundukları mahallede birlikte mücadele ediyor. Yan yana gelip mücadele etmek tek çaremiz. 25 Kasım’da bunu güçlendirecek” diye ekledi.

“ŞİDDET EŞİTSİZLİKTEN DOĞAR”

Eğitim-Sen 3 No’lu Şube Başkanı Lülüfer Körükmez, “Kadına yönelik şiddeti anlamak için sadece hane içine değil dışına da bakmak lazım. Şiddetin süreklilik göstermesi en büyük problemlerden. Aile ve onun değerleri yüceltiliyor. Halbuki aile dediğimiz şey toplumun geri kalanından ayrı bir örgütlenme değil onun bir parçası. Toplumsal barış şiddetin artıp azalmasında oldukça etkili” dedi. 

ÇEKEV Eski Başkanı Kızbes Seyhan Aydın İstanbul sözleşmesine dikkat çekerek, “Şiddet eşitsizlikten doğar. İstanbul sözleşmesi farklı politik kesimlerden bir araya gelen kadınların oluşturduğu ve imzaladığı bir metin. İstanbul Sözleşmesi’nin aileyi yıktığını söylediler. Bu sözleşme kadının aile içindeki ve dışındaki haklarını ve yaşamını savunan bir sözleşmedir. İktidarın sözleşmeyi kaldırmasıyla erkeklerin cesaretleri arttı ve kadına yönelik şiddet artış gösterdi” diye belirtti.

İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğe girmesi için mücadelemiz devam edecek diyen İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi Zöhre Dalkıran, “Bunun haricinde 6284 gibi hala bizi koruyan yasalarımız var. İzmir Barosu olarak kadına yönelik hak ihlallerine karşı hukuki desteği veriyoruz, bizlere başvurabilirsiniz. Cezasızlık bu toplumun en kötü sorunu. Kamu görevlileri, ne yaparsa yapsın yargılanmam yargılansam da ceza almam mantığıyla ilerledikleri için birçok olumsuz davranışı sergilemekte çekinmiyorlar. Biz kadınlar olarak fiili, meşru ve hukuki haklarımızı kullanırken kararlı olmak ve mücadele etmek zorundayız. Bu sorun tek başına yasayla çözülecek bir şey değil. Bunun sebeplerini ortaya koymak lazım. Şiddeti üreten şeyin kaynağına inilip bütüncül politikalar yürütülmesi lazım” diye belirtti.

ÇEKEV Başkanı Senem Aydın Becerikli ise kadınların yerel ve genel yönetimlere katılımının önemini vurgulayarak, “Biz kadınlar bir arada olup birlikte mücadele etmeliyiz. Yönetim alanlarında temsiliyetimizi arttırmalıyız. Bu sayede daha fazla söz söylediğimiz alanlara sahip olacağız” dedi. (İzmir/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

İzmir Barosu: Translara yönelik ayrımcılık sistemin yapısal eşitsizliklerinin sonucu

SONRAKİ HABER

Sakarya’da Şelale M, ayrıldığı erkek tarafından öldürüldü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa