SES: Bütçe şehir hastanelerini, SGK özel hastaneleri besliyor
SES'in 2025 yılı Sağlık Bütçe Teklifine dair açıklamasında Nazan Karacabey, "Sağlık hizmetleri sunumu kamunun sorumluluğundadır. Özel sağlık kurumlarına aktarılan her türlü pay kaldırılmalıdır" dedi.
Fotoğraf: Evrensel
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), 2025 yılı Sağlık Bütçe Teklifine dair açıklama yaptı. SES Genel Merkezi'nde düzenlenen basın açıklamasını okuyan sendikanın Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey, "Sağlık hizmetleri sunumu kamunun sorumluluğundadır. Tümüyle kamusal olarak verilmelidir. Özel sağlık kurumlarına aktarılan her türlü pay kaldırılmalıdır" diyerek, kamu sağlık kurumları ve sağlık eğitimleri için bütçeden ayrılan payın yükseltilmesi gerektiğini ifade etti.
SES, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülen 2025 yılı Sağlık Bütçe Teklifine dair sendika genel merkezinde basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı okuyan SES Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey, yurttaşların doğrudan ya da dolaylı mekanizmalar aracılığıyla ödedikleri vergilerin nerelere harcandığını ya da harcanmadığını bilmeleri ve bunu denetleyebilmeleri gerektiğini söyleyerek, "Bu denetim bütçenin hazırlanması, uygulanması ve sonuçlandırılması sırasında yapılabilmelidir. Buna rağmen bu yılda bütçe görüşmeleri kapalı kapılar ardında yapılmaktadır" dedi.
2019 yılından bu yana bütçenin açık vermediği bir dönemin olmadığı ifade eden Karacabey, "iktidar, pandemi ve depremlerin ardından bütçe açığı sorumluluğunu 'Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi' ile emekçilere, işçilere, emeklilere yıkarken yönünü de sermayeye çevirmiştir. Sağlık emekçilerini ve halkı görmeyen Sağlık Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçe teklifi de geçen yılları aratmayacak şekilde neoliberal sağlık politikalarına dayalıdır" ifadelerinde bulundu.
"SAĞLIĞA AYRILAN BÜTÇE GERÇEKÇİ DEĞİL"
Sağlık emekçileri olarak sağlığa ayrılan bütçenin %10'un üzerine çıkarılmasını talep etmelerine rağmen 2024 bütçesinde %6,6 iken 2025 bütçesinde bu oranın %6,9 olduğuna dikkat çeken Karacabey, "14.7 trilyon liralık Merkezi İdare Bütçesinden 1 trilyon 20 milyar 317 milyon 291 bin TL olarak teklif edilmektedir. Geçen yıl sağlığa ayrılan tutar 732 milyar 562 milyon 378 bin TL'ydı. Resmi enflasyonun altında kalan bu tutar yüzde 10'u bulmamaktadır" dedi. Bütçeden koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan payın yıllar içinde kaybolduğunu ifade eden Karacabey, "15 yaş üzeri obezite görülme sıklığının yüzde 30'a yakın olması, tam izlenen bebek oranının yüzde 90'da kalması, meme kanseri taramalarının yüzde 40'ı geçmemesi ve kızamık vakalarındaki artış koruyucu sağlık hizmetlerinin yetersizliğini ortaya koymaktadır.Sağlık Bakanlığı toplam bütçesinden koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan pay 273 milyar 585 milyon 813 bin TL ile %28 olurken, tedavi edici sağlık hizmetlerine 733 milyar 273 milyon 977 bin TL ayrılmış ve oran %72 olmuştur. Bir önceki yılın bütçe teklifine kıyasla birinci basamağa ayrılan kaynak 71 milyar TL, tedavi edici sağlığa ayrılan kaynak ise 215 milyar TL artmıştır" dedi.
BÜTÇEDE ASLAN PAYI YİNE ŞEHİR HASTANELERİNE
Kışkırtılmış sağlık talebi ile hekime başvurunun arttığını, bunun etkili bir sağlık politikasının sonucu olmadığına da değinen Karacabey, "2022 sağlık istatistik yıllığında OECD ülkelerinde hekime müracaat 6.1, AB ülkelerinde 6.2'dir Türkiye de ise 10'dur.Sağlık Bakanlığı'nın en son yayımladığı "Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2023 Haber Bülteni"ne göre 2023 yılında tüm basamaklarda toplam hekime müracaat sayısı 973 milyar 519 milyon 87'ye ulaştı" diyerek sağlık çalışanlarının daha esnek ve güvencesiz çalıştırma ile angarya görev dayatma ile karşı karşıya bırakıldıklarını söyledi. Kamu-Özel İşbirliği modeliyle yapılan şehir hastanelerinin 2025 yılı bütçe ödeneklerinde yine önemli bir yer tutmakta olduğunu söyleyen Karacabey, "37 milyar 420 milyon 717 bini hizmet alımı, 67 milyar 181 milyon 365 bini kullanım bedeli olmak üzere Şehir Hastanelerine ayrılan ödenek Sağlık Bakanlığı bütçesinin yüzde 10'una karşılık gelmektedir" dedi. Şehir Hastaneleri Ödeneği tablosunda yer alan başlangıç ödeneği ve ilk altı aylık zaman dilimini kapsayan gerçekleşen harcama tutarları dikkat çekici olduğunu ifade eden Karacabey, "2024 yılı bütçesinde yer alan 57 milyar 554 milyon TL'lik kullanım bedeli teklifi, 2024 yılı tamamlanmadan ilk altı ayda 33 milyar TL'yi geçmiştir. 2024 yılında Şehir Hastaneleri için ayrılan ödeneğin aşıldığı rakamlardan anlaşılabilir. Yüksek enflasyon ve bundan kaynaklı maliyetlerin artışı göz önüne alındığında 2025 yılı için de durum farklı olmayacaktır" diye anlattı.
Karacabey, açıklamanın devamında kamuya ayrılan kaynağa dair “2002 yılında 774 kamu hastanesi, 50 üniversite hastanesi, 271 özel hastane varken; 2023 yılı itibariyle 933 kamu hastanesi, 68 üniversite hastanesi, 565 özel hastane faaliyet göstermektedir. Özel sektör sağlık harcamaları da neredeyse yüzde yüze ulaşmış durumda. TÜİK'in en son duyurduğu 'Sağlık Harcamaları İstatistikleri'ne göre, genel devlet sağlık harcaması bir önceki yıla göre yüzde 65.4 artış gösterirken, özel sektör sağlık harcaması ise yüzde 94.4 'le yüzde yüze yakın olmuştur. Özel sağlık kuruluşlarının sayısındaki artış sağlığın sektörleşerek metalaşmasını sağlamış bu kadar hızlı büyümeye rağmen denetimsizlik ne yazık ki yaşam hakkına müdahale ile sağlık skandallarına sebep olmuştur. Yenidoğan yoğun bakım yataklarının yüzde 56'sının özel hastanelerin kontrolünde olması gibi hemodiyaliz cihaz sayılarının %56.5'i de özel sağlık birimlerinde yer almaktadır" ifadelerinde bulundu.
SGK'DAN ÖZEL HASTANELERE ÖDENEN PAY % 153'E YÜKSELDİ
Açıklamada DİSK-AR'ın 'Özel hastanelerin SGK'ye yükü' raporuna da değinen Karacabey, "2024'ün ilk altı ayında SGK'nın özel hastanelere yaptığı ödemenin payı yüzde 153 yükseldi. 2012'den bu yana SGK'nın hasta başına devlet hastanelerine yaptığı ödeme 4.7, özel hastanelere yaptığı ödeme ise 9.4 kat arttı. Özel hastanelere başvuran hasta sayısında azalma olmasına rağmen SGK'nın özel hastanelere hasta başına yaptığı ödemenin ortalama oranı 2012'de yüzde 105 iken 2024'ün ilk altı ayında yüzde 153 oldu" diyerek; özel sektörün sağlıktaki hacmini büyütmek amacıyla kamudan özele daha yoğun kaynak aktarımı yapılmakta olduğunu ifade etti.
2025 YILI BÜTÇESİNDEN KADINA PAY YOK!
Toplumsal cinsiyete dayalı, kaynakların eşit dağılımını esas alan, kadınların ihtiyaçlarını hesaba katan bir bütçeyi de göremediklerini ifade eden Karacabey, "67 program arasında dağıtılan merkezi bütçede ailenin korunması 41'inci, kadının güçlendirilmesi 57'inci sırada yer alıyor. %57 sinin kadınlardan oluştuğu sağlık hizmetlerinde eşit işe eşdeğer ücret talebi güncelliğini korumaktadır. Pandemi ile derinleşen bakım krizi kadın sağlık ve sosyal hizmet emekçileri için de en büyük sorun olurken kamusal kreş talebi bütçede karşılık bulamamıştır" diye açıkladı.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası'nın sağlık bütçesine dair talepleri şöyle;
Genel bütçe gelirleri içinde gelir vergisi payı artırılmalıdır. Bu artış, gelir vergisi içinde kurumlar vergisi payı artırılarak sağlanmalıdır. Yoksullardan, emekçilerden, ücretlilerden alınan direkt ve dolaylı vergi payları azaltılmalı, sermaye sahiplerinin vergi sorumluluğu arttırılmalıdır.
Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi bütçenin payı arttırılmalıdır.
- Sağlık Bakanlığı bütçesinin genel bütçe içindeki payı %10'un üzerine çıkarılmalıdır. SGK prim gelirleri içinde çalışanların ve kendi hesabına çalışanların payı azaltılmalı, patronların payı artırılmalıdır. SGK'ye genel bütçeden aktarılan pay artırılmalıdır.
- Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi devlet harcamalarının payı artırılmalı, SGK ve hane halkları harcamalarının payı azaltılmalıdır. Katkı-katılım, ilave ücret gibi hiçbir ad altında halktan sağlık hizmetleri için ücret alınmamalıdır.
- SGK'nin özel hastanelerden hizmet satın alması hizmet başına (fee-for-services) ve vaka başına (case payment) ödeme ile değil, toptan bütçeleme (global butgetting) ile olmalıdır.
- Sağlık emekçileri sayısı OECD ortalamasına, güvenceli ve kadrolu istihdamla çıkarılmalıdır. 4-d,4b,4c,4924 vb tüm istihdam tipleri ile çalışanların istihdam modeli 4a statüsüne alınmalıdır. İstihdam rejimindeki karmaşa ve adaletsizlik giderilmelidir.
- Sağlık emekçilerine ek ödeme, teşvik vb. adlarla yapılan, ekip anlayışını bozan, rekabet oluşturan ve çalışma barışını bozan ödeme yöntemi yerine yoksulluk sınırının üzerinde, tek kalemde, tamamı emekliliğe yansıyacak şekilde temel ücret ödenmesine başlanmalıdır. Temel ücret üzerine yapılan işin niteliği ve riski, eğitim durumu, kıdem yılı gibi kriterler ile giydirilmiş ücret belirlenmelidir. Hiçbir şekilde ek ödeme oranları temel ücretin %10'unu geçmemelidir.
- Sağlık emekçileri uygulanan döner sermaye uygulamaları nedeniyle kamuda çalışan emsallerine göre daha erken vergi dilimine girmektedir. Yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret rejimine gidilinceye kadar emekliliğe yansımayan döner sermaye, teşvik v.b isimler adı altında ödenen tüm ücretler vergi dilimi dışında bırakılmalıdır.
- Sağlık hizmetleri sunumu kamunun sorumluluğundadır. Tümüyle kamusal olarak verilmelidir. Özel sağlık kurumlarına aktarılan her türlü pay kaldırılmalıdır. Kamu sağlık kurumları ve sağlık eğitimleri için bütçeden ayrılan pay yükseltilmelidir.
- Sağlıklı bir toplum için tedavi edici hizmetler yeterli değildir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin yeniden ele alınması ve güçlendirilmesi gerekmektedir.
- Savaş toplum sağlığına zararlıdır. Ülke içinde ve dışında savaşa karşı barış politikalarının geliştirilmesi gibi konularda da sağlık alanın söz sahibi olması gerekmektedir.
- Sağlık hizmetlerinin üretilmesi planlanması ve sunulmasının tüm aşamalarında sağlık emekçileri ve örgütlerini ve halkı karar alma süreçlerine dahil edecek mekanizmalar oluşturulmalıdır.
- Hukuksuz bir şekilde ihraç edilen ve hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan sağlık emekçileri derhal görevlerine iade edilmelidir. (Ankara/EVRENSEL)