İhsan Çaralan: Sorunlar işçi sınıfı enternasyonalizmi etrafında örgütlenme ile çözülür
Gazetemiz başyazarı İhsan Çaralan, son dönem siyasal gelişmeleri değerlendirdi. Çaralan, sorunların işçi sınıfı enternasyonalizmi etrafında örgütlenme ile çözüleceğini söyledi.
İhsan Çaralan | Fotoğraf: Elif Dikbaş/Evrensel
Gazetemiz başyazarı İhsan Çaralan, son dönem siyasal gelişmeleri İz Gazete Genel Yayın Yönetmeni Ümit Kartal’a verdiği röportajda değerlendirdi.
Dört gün süren yazı dizinde Çaralan, Trump’ın yeniden başkan seçilmesi, Türkiye-İsrail ilişkileri, Bahçeli’nin Öcalan açıklaması ve sonrasında yaşananlar, belediyelere kayyım atanması, ekonomik sorunlar, işçi ve emekçilerin mücadelesi üzerinden sendikaların tutumuna dair birçok konu üzerine konuştu.
Trump’ın yeniden seçilmesini değerlendiren Çaralan, “İsrail ile ilgili konularda desteği daha pervasız bir çizgiye çekerken bölge ülkelerini de İsrail’le ilişkilerini İbrahim Anlaşması’na uymak için zorlayan bir tutumu öne çıkabilir. Önceki iktidarı döneminde gündeme getirdiği Arap NATO’sunu yeniden gündeme getirir mi bilmek zor ama İsrail’in Filistinlilerle ateşkes yapmasının arkasından İsrail’in de içinde olduğu yeni bir Ortadoğu düzeni kuracak bir proje ile ortaya çıkması beklenmeyen bir davranışı olmaz. İsrail’in bölgede tanınması ve İsrail’in istekleri doğrultusunda bir Ortadoğu düzeni kurulması bakımından da adım atması beklenir. Şartları değişti belki ama İran’ın etkinliğini kırmak bakımından Trump’ın gelmesi Suudi Arabistan gibi ülkeler tarafından iyi karşılanacaktır diye düşünüyorum” dedi.
TRUMP-ERDOĞAN İLİŞKİSİ
Trump’ın Ukrayna savaşını bitirme konusunda Rusya ile bir uzlaşmaya gitmesi ve Çin’le Rusya’nın ilişkilerini zayıflatacak girişimlerde bulunmasının işaretlerinin var olduğunu belirten Çaralan, Çin’le “ticaret savaşını” kutsal bir savaş gibi gören Trump’ın Çin mallarına karşı ABD’de yeni vergiler belirlemesi, dünyanın her köşesinde Çin’in adımlarını engelleyecek hamleler yapmasının da beklendiğini ifade etti.
Trump’ın Erdoğan ile ilişkileri üzerine de Çaralan şunları söyledi; “Trump’ın ‘at pazarlığı’ konusunda Biden’den daha hevesli olacağı açık ama Suriye sorunu ve İsrail’le ilişkiler, Hamas’ı terörist değil ‘Filistin’in Kuvayi milliyesi’ olarak görmesi, Türkiye’nin BRICS’le flört etmesi, S-400 sorunu, Çin’in Avrupa’ya sıçraması için Türkiye’yi kullanması için atılan adımlar konusunda Trump’ın Erdoğan’ı hayli zorlayacağını söyleyebiliriz. Nitekim Trump’ın adları açıklanan bakan adaylarının olağan koşullarda ‘Türk düşmanı’, ‘İsrail dostu’, ‘siyonist sever’ ilan edilen kişiler olması Erdoğan’ın nasıl bir Trump yönetimi ile karşı karşıya kalacağını göstermektedir.”
İRAN-İSRAİL GERİLİMİ
İsrail-İran sorunu olarak süren sorunun gerçekte ABD’nin ve batılı emperyalistlerin bölgede İran etkisini kırma amaçlı girişimleriyle doğrudan bağlantılı olduğunu dile getiren Çaralan, İsrail-İran sorunu olarak tartışılan sorunun aslında emperyalistlerin bölgedeki hegemonya mücadelesinin bir paçası olduğunu söyledi.
ERDOĞAN-BAHÇELİ İLİŞKİSİ
Bahçeli’nin MHP’ye atfedilen “kurtarıcı parti”, “lider parti” iddialarını kendine misyon olarak yüklediğini ve Öcalan açıklamasını da bu kapsamda yaptığını anlatan Çaralan, “Bahçeli’nin girişimi Kürt sorununun demokratik çözümü değil Kürt siyasetini (ve CHP’yi) bölme, siyaseti yeniden dizayn etme amaçlı olduğu için Bahçeli’nin Öcalan’a çağrısında Erdoğan ile aynı mı yoksa farklı mı düşünüyor olmalarının bir kıymeti yok. Erdoğan ve Bahçeli arasında sözü edilen konuda farklılık olsa bile bundan Cumhur İttifakı’nın çökeceği, hatta Bahçeli’nin erken seçimi zorlayacağı gibi sonuçlar çıkarmak aşırı subjektivizmdir. Çünkü hem Bahçeli iktidarın küçük ortağı olmasının kendisine ve partisine nasıl büyük imkanlar sunduğunu, hem de Erdoğan tek adam rejimini Bahçeli’nin desteği olmadan sürdüremeyeceğini bildiği için aralarındaki farklılıklar konusunda uzlaşarak ya da görmezden gelerek ortaklığı sürdürmek zorunda olduklarının farkındalar” diye konuştu.
“Bahçeli Erdoğan’ı yönetiyor” algısı dair Çaralan, “Bakarsanız iki taraf da Bahçeli de Erdoğan da biraz mecburiyetten biraz da geldikleri yerden, bir parti olmaktan çıkıp kişi partisi olma haline gelmiş olmalarından bu durumdalar. Tabi arkalarında bir sermaye kliği de var” diye ekledi.
“ÜLKEYİ ANAYASASIZ İDARE EDİYORLAR”
Yeni anayasa tartışmalarına da değinen Çaralan şunları söyledi; “Bu tartışmalar içinden iktidarın ömrünü uzatacak, Erdoğan’a 3.4.5. kez seçilme hakkını tanıyacak, laikliğin adının geçmediği, kadınların ekonomik ve sosyal hayata katılmasının mümkün olduğu kadar kısıtlandığı, mümkünse yok edildiği, tek adam rejiminin zeminini sağlamlaştıracak bir anayasa hayalleri olduğunu söylemek yanlış olmaz! Bunu başarmaları çok zor. Ama zaten uymadıkları bir anayasa var ülkeyi anayasasız idare ediyorlar. Yani acil bir yeni anayasaya ihtiyaçları yok.”
CHP içi tartışmaları ve kendi içinde parçalanmış gibi görünmesine ilişkin Çaralan, “Niye kongreye gidiyor ya da gitmiyor demek CHP’nin kendi iç sorudur. Ama Tanju Özcan, Burcu Köksal gibilerin ırkçı, insan haklarına açıkça meyden okuyan tutumları karşısında CHP’nin bunlara nasıl ve neden tahammül ettiğini sormak da elbette CHP’nin içişlerine müdahale sayılmaz” dedi.
“ŞİMŞEK’LE BİRLİKTE SU KATILMAMIŞ BİR IMF PROGRAMI UYGULANIYOR”
Yaşanan ekonomik sorunlar ve IMF programına dair de konuşan Çaralan şu ifadeleri kullandı; Mehmet Şimşek’le birlikte su katılmamış bir IMF programı uygulanmaya başlandı. IMF verdiği parayı, ‘Al bunu istediğin gibi kullan’ diye vermez, her verdiği paranın nereye, nasıl harcandığını kontrol eder. Dahası anlaşmaya uygun olarak yasal düzenlemeler yapılmasını ister. Erdoğan’ın IMF ile anlaşmaya uzak durmasının asıl nedeni de budur!”
“MÜLTECİ SORUNU İŞÇİ SINIFI ENTERNASYONALİZMİ ETRAFINDA ÇÖZÜLÜR”
Mülteci sorununu çeşitli burjuva siyasi partilerin bu durumun ülkenin demografisini değiştirmek için propaganda haline getirdiğini söyleyen Çaralan, “Ancak bunlar sorunu çözen değil, sadece ağırlaştıran hamleler. Bütün bunların işçi sınıfı enternasyonalizmi etrafında, yani işçi sınıfının uluslararası birliğinin ilkeleri doğrultusunda, her ulustan, her inançtan her cinsiyetten işçilerin kardeşliği temelinde çözülmesi gerekmektedir. Çalışma koşullarında yerli ve göçmen işçi ayrımına son veren, asgari ücretin altında göçmen işçi çalıştırılmasını yasaklayan AB ile imzalanmış olan ‘Geri İade Anlaşması’nın iptal edilip, göçmenlerin statüsünün yasal bir güvenceye kavuşturan düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Ve sorunun anahtarı işçi sınıfı enternasyonalizmi çerçevesinde ele alıp bunun için gerekli yasaları çıkarmaktır. Aksi halde ‘geri göndermeyi’ amaç edinerek yapılan her girişim sadece ırkçıların, faşistlerin işine gelen bir iklim oluşturmaktadır” diye konuştu.
“SENDİKA İŞÇİYİ SAVUNMALI”
Belediye işçilerinin toplu sözleşme mücadelesini ve sendikaların tutumuna ilişkin ise Çaralan şunları söyledi; “Sendika tabii ki işçinin hakkını savunmalı, sosyal demokrat belediye diye işçiler daha düşük bir ücretle çalışmayacak. Eğer belediye yönetimi işçinin karşısına bir patron sendikasıyla çıkıyorsa işçi sendikası da bir işçi sendikası olarak işçinin insanca yaşayacağı ücret ve sosyal hakları (bu bugün yoksulluk sınırıdır) sonuna kadar, işçinin gücünü TİS masana koyarak savunmalıdır.”
Çaralan, “Gençliğin ileri kesimleri içinde hiç kuşkusuz Marksizme yönelme işçi sınıfı halkın sorunlarıyla ilgilenme, antiemperyalist mücadele, özgürlük ve demokrasi mücadelesi etrafında oluşmuş mücadeleyle, sosyalizm ve Marksizme ilgi hiç de küçümsemeyecek düzeydedir. Gençlik hakkında karamsarlık duyan eski kuşak devrimciler olarak, gençlerin bilgiye ulaşma biçimlerini yeterince anlayamadığımız için onları anlamakta zorlanıyoruz. Kısacası şimdiki gençlerin önemli bir kısmı dünyada ne olduğunu siyasi partilerden bağımsız takip ediyorlar. Kendiliğinden bir bilinç oluşuyor. Bu bilincin siyasi bir bilince dönüştürülmesi elbette ki siyasi mücadelenin içinde sınıf partisinin ve öteki devrimci partilerin etkisiyle mümkün olacak” diye konuştu. (HABER MERKEZİ)