DİSK Gıda-İş ve Cam Keramik-İş: Asgari ücret yoksulluk sınırının üzerinde olmalı
Gıda-İş ve Cam Keramik-İş, İstanbul Avcılar'da yaptığı basın açıklamasında asgari ücrette tabanın yoksulluk sınırı baz alınarak belirlenmesi gerektiğine vurgu yaptı.
DİSK’e bağlı Gıda-İş ve Cam Keramik-İş ortak açıklamayla yoksulluk sınırının üzerinde asgari ücret talep etti. İstanbul Avcılar’da ortak açıklama gerçekleştiren DİSK Gıda-İş ve Cam Keramik-İş, 2025 yılı için asgari ücretin belirlenmesi için başlayacak görüşmeler öncesi şimdiden açlık sınırının altında kalan mevcut asgari ücrete dikkat çekti.
Gıda-İş ve Cam Keramik-İş asgari ücrette tabanın yoksulluk sınırı baz alınarak verilmesi gerektiğini ifade ederken ücretlerden alınan vergilerin de yüzde 10’da sabitlenmesi gerektiğini belirtti.
DİSK Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Olcay Ozak, “Buna karşın sermaye cephesi IMF ve Dünya bankası gibi uluslararası mali kuruluşlarıyla Standard & Poor’s ve Fitch Rating gibi kredi notu derecelendirme kuruluşlarıyla TÜSİAD, MÜSİAD, TİSK gibi işveren örgütleriyle, TCMB ve tek adam yönetimi senkronize bir biçimde hareket etmektedir. Asgari ücretteki olası artış oranının herkesten önce IMF, DB koridorlarında dillendirilmesi bu yüzden hiç de şaşırtıcı değildir. Bu konuda da bir IMF reçetesi olan “Şimşek programı” ve OVP’ye göre hareket edilmesi ve asgari ücretteki artış oranının gerçekleşen değil öngörülen enflasyona göre belirlenmesi vadedilmektedir. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Brezilya dönüşü uçakta sarfettiği “Asgari ücretlimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz “sözünün somut bir karşılığı yoktur. Bu gibi sözleri bugüne kadar çokça duyduk” diye konuştu.
Avrupa ülkelerindeki asgari ücretin 2000 avronun üzerinde olduğunu ifade eden Ozak, Türkiye’de ise asgari ücretin 549 avroya tekabül ettiğini belirtti. Ozak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her fırsatta Avrupa ülkelerinin Türkiye’yi kıskandığını söylemesine ise “Buyurun bakalım, bu tabloda kim kimi kıskanır” diyerek tepki gösterdi.
Ozak, asgari ücretin işçi ve emekçilerin insanca yaşayabilmesi için yoksulluk sınırı baz alınarak belirlenmesi gerektiğini belirtti. 2025 yılı bütçesinde gelir vergilerinin yüzde 70’inin çalışanlardan alındığını söyleyen Ozak, “İktidar geçen yıl 7.4 trilyon lira olan vergi gelirini 11.2 trilyona çıkarmak için uğraşıyor. Bu bütçenin tasarımı işçi ve emekçilerin sosyal ve ekonomik hak ve kazanımlarına çökmenin başka bir adımıdır. Onun için biz şunu söylüyoruz; vergi tabanı yüzde 10’da sabitlenmeli ve yeniden değerleme oranları baz alınarak artışlar sağlanmalı. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır, ultra zenginlerden servet vergisi alınmalıdır” diye konuştu.
‘ÜRETİMDEN GELEN ORTAK GÜCÜMÜZÜ MASAYA HİSSETTİRELİM’
Son olarak asgari ücret tespit komisyonunun şu anki yapısının patronlardan yana şekillendiğini ifade eden Ozak, “Bilindiği üzere Asgari Ücret Tespit Komisyonu 5 işçi, 5 işveren, 5 hükümet temsilcisinden oluşmakta; işçi tarafını Türk-iş konfederasyonu temsil etmektedir. Bu nedenle öncelikle komisyonun bu yapısı değişmeli, emek tarafının çoğunluğu oluşturacağı bir yapıya dönüşmelidir. Bugüne kadar ki klasik müzakere sürecinin tekrarı halinde masanın kaybedeninin işçi tarafı olacağı kesindir. Bu durumun değişmesi için işçi sınıfının üretimden gelen birleşik gücünün ağırlığı o masaya oturan taraflara hissettirilmelidir. Henüz vakit varken sendikaları, bu anlayışla hareket etmeye davet ediyoruz. Örgütlü, örgütsüz, sendika ve konfederasyon ayrımı yapmadan bir araya gelindiğinde işçi sınıfımızın üstesinden gelemeyeceği zorluk yoktur” ifadeleriyle asgari ücret için ortak mücadele çağrısı yaptı. (İstanbul/EVRENSEL)