İşçiler asgari ücretle yaşamayı anlatıyor, “Hayatta kalacak kadar beslenebilmek demek”
Facebook’taki iş ve işçi ilanları arasında, kalacak yer masrafından kurtulmak istedikleri için karı koca yatılı çalışacakları iş arayanlar, 16-17 yaşında “İş arıyorum” yazan çocuklar var.
Görsel: Midjourney/Fırat Turgut/Evrensel
Hilal Tok
İstanbul
Milyonlarca işçi ve emekçinin yaşam koşullarını belirleyecek olan asgari ücret için ilk toplantı 10 Aralık’ta yapılacak. İktidar kanadının dile getirdiği oranlar işçilerin yarın; bugünkü asgari ücretin ancak bir tık üzerinde ücretlerle karşı karşıya kalacağını gösteriyor.
Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları, depoları, fabrikaları ise verdikleri iş ilanlarında asgari ücret ya da asgari ücretin biraz üstündeki ücretlerden başka bir şey vadetmiyor. Facebook’ta binlerce işçinin ve işsizin üye olduğu iş ilanları gruplarının birinde “Türkiye’nin en büyük lojistik deposu” diye duyurulan bir ilanda 18-40 yaş arası işçi aranıyor. Verilecek ücret ise 19 bin 810 lira. İşçi çok çalışılır da ustaların gözüne girerse diye de 2 bin ila 3 bin lira arası performans primi vadediliyor. İlandaki numarayı arıyoruz. Telefonun öbür ucunda, pek çok iş yeri ve işçi arasında aracılık eden başka bir şirket var. Çalışılacak şirket, Trendyol’un Çayırova’daki deposu çıkıyor.
“Türkiye’nin en büyük lojistik firması” başlığıyla başka bir ilana daha rastlıyoruz. Alfa Grup’un ilanında net ücret 22 bin lira. Devamlılık primi olarak da 2 bin 500 lira daha alınabileceği müjdeleniyor. İşçi hastalanmaz, rahatsızlanmaz, ay boyunca çalışmada süreklilik gösterirse bu primi almaya hak kazanıyor.
"SENDİKALI İŞ" İLANI
Dökümhane çalışma alanlarının en zor olduğu bölümlerden. Tuzla’dan verilen bir ilanda dökümhane işçisine 22 bin lira öneriliyor. Yoğun bir tempo ile çalışılan Ekol deposu için de bir iş ilanı var! “Türkiye’nin önde gelen e-ticaret lojistik deposu” yazdıkları ilanda yaş kriteri 18-30 tutuyor. Genç işçilere verilecek ücret 22 bin 4 lira. Üç ayda bir de devamsızlık primi.
“Sendikalı iş ilanı” diye duyurulan bir ilanda ise ücret biraz daha artıyor: 24 bin 850 lira. Numarayı aradığımızda, Tuzla Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan firmanın ismini paylaşamayacaklarını söylüyorlar.
İlanlar arasında kalacak yer masrafından kurtulmak istedikleri için karı koca yatılı çalışacakları iş arayanlar, 16-17 yaşında “İş arıyorum” yazan çocuklar var. “Fark etmez, her işi yaparım”cıların sayası azımsanmayacak kadar çok. Ek iş için sadece hafta sonu ya da akşamları çalışabilecekleri işleri arayanlara da rastlıyoruz. Bir de 12 saate bin lira veren, “800 liraya gel çalış” diyen yevmiyelik işler var... İlanların altında öfke yansıtan yorumlar, bu ücretlere çalışılmayacağını vurgulayanlar, lanet okuyanlar da oluyor.
İş arayan milyonların karşısındaki tablo bu. 2025 asgari ücreti için ortaya atılan öneriler, oranlar, tahminler; yine milyonların açlığa terk edileceğinin hedeflendiğini gösteriyor. Ancak asgari ücretin bir tık üstü ile yaşamak bugün de mümkün değil. İş arayan ve her gün bu ilanlarla karşı karşıya gelen, asgari ücretin bir tık üzerinde ücret alanlarla bu tabloyu konuşuyoruz.
30 BİN LİRA İSTEYEN İŞÇİYE GÜLDÜLER
Gebze’de yaşayan 33 yaşındaki Fabrika İşçisi Dilan, işsiz kalınca bir yıla yakın iş aramış. Ya yevmiyeli ya taşeron ya da 12 saat çalışma karşılığı asgari ücretli işler çıkmış karşısına. Daha iyisini bulamadığından değil, yaygın ilanların bu vaziyette olmasından. En sonunda üç ay öncesine kadar günlük 12 saat çalışma dayatan bir depoda 875 lira yevmiye veren Metro Market’in deposunda çalışmış: “İki üç taşeron vardı burada, hepsinin ücreti farklıydı. Sabah gidene 875 lira, akşam gidene 900 lira. Soğuk depoda çalışana ise bin lira ücret. Özellikle soğukta yevmiye daha fazla diye daha çok çalıştırıyorlardı. Normal kuruda 4 palet atarsan 4 derecelik soğuk depoda 15 depo atmanı bekliyorlardı. İlanlardaki ücretler o kadar düşüktü ki yevmiyeli işlerde güvencesiz çalışmaya razı oldum aylarca. İŞKUR’dan hep aynı yerler iş ilanı atıyordu. Çünkü bu şartlara bu kadar ucuza çalışan işçi duramıyordu uzun süre. Ama nereye gitsek de bu manzarayla karşılaşıyoruz ne yazık ki. İŞKUR’dan gelen bir ilan bakın, bir depodan, 20 bin veriyor. Asgari ücretten biraz fazla. Ama bununla kirayı ödeyeceğiz, faturayı ödeyeceğiz sonra? Ağustos ayında bir perde fabrikasına gittim, istediğim ücrete 30 bin yazınca bana güldüler. Asgari ücretle, asgari ücretin bir tık fazlasının bir farkı yok. Yani haliyle şimdi konuşulan asgari ücret zam oranlarıyla yaşamak da mümkün değil.”
ASGARİ ÜCRETLE YAŞAMAK MI, YAŞAYAMAMAK MI?
Şimdi markette çalışan Dilan 25 bin lira ücret aldığını söylüyor. Dilan, “Tek başıma olmama rağmen yine hep eksideyim. Faturalarımdan biri hep sonraki aya kalıyor. Borç gırtlakta. Bir tane kredi kartım patlamış durumda. Ben aldığım avanslarla bu borçları ödemeye çalışıyorum. Bu kez de patronuma borçlanarak yani. İşe sabah gidiyorum, sadece çay alıyorum, önceki günün öğlen yemeğinden kalan ekmek varsa onunla kahvaltımı yapıyorum, ekmek kalmamışsa yapamıyorum. İşte maalesef ki böyle açız” diyor.
Dilan ‘İş beğenmiyorlar’ diyenlere de tepkili: “Gelsinler de asgari ücretle yaşamaya çalışsınlar. Asgari ücretle yaşamak aslında yaşamamak anlamına geliyor. Karın tokluğuna yaşamak bile değil. İstediğiniz yemeği, meyveyi yiyememek, sağlıklı beslenmek değil, hep aynı şeylerle beslenmek ve hep sağlıksız beslenmek demek asgari ücret. Her gün makarna ve ekmek yemek demek! Asgari ücretle yaşamak demek; sadece ölmemek, nefes alabilmek, günü geçiştirmek demek. Ölmeyecek kadar beslenebilmek demek işte. Bize sürekli ilanlarda sunulan asgari ücretin bir tık üzeri ücretler de geçinilecek ücretler değil. Bugün yoksulluk sınırı 70 bin liraya dayandı, 30 bin lira istiyoruz diye gülüyorlar bize. Kiraların sadece kendisi bir asgari ücret oldu. Gönül ister ki asgari ücret yoksulluk sınırının üstünde olsun. En az yüzde 100 zam gelsin de yarısıyla kirayı ödeyebilelim, kalanıyla karnımızı doyuralım. İhtiyaçlarımızı karşılasın. Tabii burada temel ihtiyaçlara da zam gelmesin ki aldığımız yine gitmesin elimizden.”
“BEKLEYİNCE İSTEDİĞİMİZ OLMUYOR”
Hedeflenen enflasyon tartışmalarına ilişkin işçilerin kendi hedefleri olması gerektiğini vurguluyor Dilan, çıkış yolunun ancak bu olduğuna inanıyor: “Şimdi hedeflenen enflasyon deyip bizi uygulanacak kararlara alıştırmaya ikna etmeye ve oyalamaya çalışıyorlar. Bütçe görüşmeleri var, görüyoruz sürekli patronlardan yanalar yine. Bu asgari ücretin belirlenmesinde de işçilerin aleyhine bir karar çıkaracakları besbelli. Biz elimiz kolumuz bağlı bekliyoruz. Çokça umutsuzluğa kapılıyoruz. Sosyal medyaya bakıp başkalarının hayatlarına imreniyoruz, moralimiz bozuluyor. Ama artık kendimiz için bir şey yapmamız lazım. ‘Biz mücadele etsek de istediğimiz zammı alamayız’ düşüncesinden kurtulmamız gerekiyor önce. Böyle bekleyince alabiliyor muyuz? Bir de ötekini deneyelim o zaman. Onlar bizi beklemeye, sessizliğe, sabra ikna etmeye çalışıyorlar. Bu böyle diye bizim de buna ikna olmamız lazım değil, mücadele etmemiz lazım.”
“ARİ İŞÇİ” ARAYIŞI
Gebze’den 35 yaşındaki Fabrika İşçisi Mustafa da iki aydır iş arıyor. “İş arama sürecinde en çok karşılaştığım meselelerden biri ücretlerin en fazla 20 bin ila 23 bin lira arasına sıkıştırılmış olması” diyor o da. Bir de iş arama sürecinde artık e-nabız üzerinden geçmiş iki yıla bakılarak adayın geçirdiği hastalıklara ve raporlara bakıldığını söylüyor. Patronların öyle çok rapor almayan, hastalanmayan, rahatsızlıklar geçirmeyen adaylara öncelik verdiklerini, adeta “ari ırk” gibi “ari işçi” aradıklarını aktarıyor.
Hemen hemen bütün iş ilanlarına başvuran Mustafa, “Asgari ücretin bir tık üstü ücret veriyorlar ama sanki bu ücretle; asgari ücretle çalışan işçilerden daha refah içerisinde yaşayacakmışız gibi bir muamele yapıyorlar. Halbuki yoksulluk sınırının 70 bini geçtiği yerde temel ihtiyaçlarımızın hepsi üç, dört kat zamlandı. Böyle bir tabloda bu ücretlerle bir işe dahi girmek istemiyoruz çünkü geçinemeyeceğinizi biliyoruz. O sebeple yan haklar hariç ücretin en az 50 bin civarlarında olmasını bekliyoruz” diyor.