Asgari yaşamamak için
"Bu ‘eylemsizlik’ halinden çıkmamız ve asgari ücretin belirlenmesi sürecinde bizim de sözümüz olduğunu söylemek için önümüzde iyi bir fırsat var. Kartal’da mitinge taleplerimizle katılalım."
Bir metal işçisi
Esenyurt-İstanbul
Tüm emekçilerin ücretlerine etki eden 2025 yılı asgari ücretinin belirlenmesine çok az kaldı. Asgari Ücret Tespit Komisyonu önümüzdeki yıl uygulanacak olan asgari ücretin belirleneceği toplantıların ilkini 10 Aralık Salı günü yapacak. Ben de çalıştığım fabrikada henüz toplantılar başlamamışken işçilerin asgari ücrete dair ne düşündüklerini paylaşmak istiyorum.
İşçilerin asgari ücrete ilişkin tartışmalarının büyük bir çoğunluğunu ücretin miktarının ne olacağı oluşturuyor. Aralarında yaptıkları tahminler ve buna paralel olarak kendi ücretlerinin ne kadar olacağı sohbetlerin tek gündemi oluyor. Örneğin asgari ücretin belirlenme süreci, komisyonda yer alan üyelerin dağılımı, işçilerin ve sendikaların bu süreçte daha etkin olabilmesi için yapılması gerekenler gibi konular konuşmalarda çok az yer alıyor.
"DAHA KÖTÜ OLMASIN DA"
Özellikle enflasyonun çok yüksek seyrettiği son 3-4 yıldır şöyle bir düşünce işçiler içinde yaygınlık kazanmış durumda: “Aldığımız ürünlere zam gelmesin de ben maaşıma zam istemem.” Bu durum, özelde işçiler genelde bütün ücretli çalışanlar için her geçen yıl bir öncekinden daha kötü hale gelen ekonomik durumu tarifliyor aslında. İşçiler ekonomik durumlarını göz önüne alarak “Hiç değilse daha da kötüye gitmesin, biz bu duruma razı geliriz”e getiriyor konuyu. Bir araya gelip örgütlenme ve mücadele etme seçeneklerini akıllarına getirmeyen işçiler daha kötüye gitmemesi için ‘eylemsiz’ bir şekilde kötü olana sarılıyorlar. İşçi sınıfının genel birikimi ve hafızasından da büyük oranda yoksun oldukları için, özelde asgari ücreti genelde bütün çalışma koşullarını daha yaşanabilir bir seviyeye getirebileceklerine inanmıyorlar.
BEKLENTİLER FARKLI, SONUÇ AYNI
İşçilerin genel olarak konuştukları asgari ücretin miktarı konusuna değinecek olursak: Erdoğan’ın, “Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz” açıklamalarının işçiler arasında bir beklentiye sebep olduğunu söyleyebiliriz. Bu açıklama aynı geçen birkaç yılda olduğu gibi bu yıl da asgari ücretin 2024 yılı enflasyonu oranında artacağı beklentisini doğurdu işçiler arasında. Yani yüzde 45-50 bandında bir zam, miktar olarak da 25 bin liraya tekabül eden bir ücret. Erdoğan’ın açıklamalarından önce bu miktarı ve oranı düşünen işçilerin sayısı daha azken, açıklamaların ardından bu sayı artmış görünüyor. Elbette bunu söyleyenler yeni asgari ücretin veya kendilerinin alacağı yeni ücretlerin hayatlarını daha iyi bir şekilde sürdürmeye yetmeyeceğini de belirtiyor. Ben ve benim gibi daha az sayıdaki işçi ise Erdoğan-Şimşek programı gereğince, daha önce de açıkladıkları gibi yeni zam oranının önümdeki yıl hedef enflasyon oranında olacağını düşünüyoruz. Her sene söylendiği gibi son olarak da Erdoğan’ın yüzde 3-5’lik ‘ekstra’ artışı ile birlikte maksimum 22 bin 500 lira seviyelerinde olacağını tahmin ediyoruz.
EYLEMSİZLİKTEN KURTULALIM
Kuşkusuz iki ‘taraftan’ hangisi haklı çıkarsa çıksın yeni miktar da yoksulluk sınırının yarısı kadar olmayacak. Birleşip örgütlenmediğimiz ve mücadele etmediğimiz müddetçe de açlık sınırı düzeyindeki ücretlere katlanmak zorunda kalacağız. Bu ‘eylemsizlik’ halinden çıkmamız ve asgari ücretin belirlenmesi sürecinde bizim de sözümüz olduğunu söylemek için önümüzde iyi bir fırsat var. 8 Aralık’ta Kartal’da yapılacak olan mitinge taleplerimizle birlikte katılmalı ve biz de sözümüzü söylemeliyiz.
Evrensel'i Takip Et