9 Aralık 2024 12:59

İptal edilen ÇED’in yerine bir yenisi daha: Üzüm bağlarına 5 JES için yeni rapor

Alaşehir’de üzüm bağlarının içine kurulması planlanan JES için verilen ÇED raporunu yerel mahkeme tarafından iptal edilmesi sonucu aynı projeye yeni bir ÇED Olumlu raporu verildi.

İptal edilen ÇED’in yerine bir yenisi daha: Üzüm bağlarına 5 JES için yeni rapor

Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel 

Özer AKDEMİR

Manisa’nın Alaşehir ilçesi Türkmen, Baklacı, Akkeçili, Selce, Tepeköy, Ilgın ve Işıklar mevkiinde yapılması planlanan Tepeköy Jeotermal Santralleri projesinin ÇED raporunun yerel mahkeme ve Danıştay tarafından iptal edilmesine rağmen yeni bir ÇED Olumlu Raporu verildi. Projeye karşı Alaşehir Ziraat Odası tarafından açılan davanın avukatı Akın Yakan, aynı doğada, aynı yöntemle üzüm bağlarının ortasında yapılmak istenen JES’lere verilen ÇED izninin doğru olmadığını söyledi.

MAHKEME İPTAL ETTİ DANIŞTAY İPTAL KARARINI ONADI

Sis Enerji Üretim A.Ş. adlı şirket tarafından Alaşehir’deki üzüm bağlarının ortasında yapılmak istenen 5 jeotermal enerji santrali (JES) toplam 127 MW gücünde olacak. Projeye Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 10.09.2021 tarihinde verilen ÇED Olumlu kararına karşı Alaşehir Ziraat Odası tarafından açılan davada Manisa 2. İdare Mahkemesi ÇED olumlu kararını Haziran 2023 tarihinde iptal etmişti. Mahkeme kararını mahkeme sürecinde yapılan bilirkişi raporuna dayandırırken bilirkişiler ÇED Raporundaki birçok eksikliğin yanı sıra JES projelerinin tarım, sulama, sağlık ve çevre açısından sakıncalarına dikkat çekerek JES’lerle ilgili verilen olumsuz görüşe dayandırmıştı. Bakanlık ve JES şirketinin temyiz başvurusu da Danıştay 6. Dairesi tarafından reddedilerek karar kesinleşmişti.

“UCUBE GENELGE” DEVREDE

ÇED davalarında enerji ve maden şirketleri başta olmak üzere hemen hemen bütün şirketlerin bu gibi durumlarda başvurduğu çıkış yolu olan 2009/7 Genelgesi de burada tekrar devreye sokuldu. Şirket iptal edilen ÇED Raporunu mahkemenin iptal gerekçelerine yönelik yeniden revize ederek tekrar bakanlığa ÇED için başvurdu ve Ankara’da Bakanlıkta yapılan İnceleme, Derlendirme Komisyon (İDK) Toplantısı sonrası, yine hemen hemen bütün projeler için olduğu gibi yeni bir ÇED Raporu ile yoluna devam etti. Çevre hukukçuları tarafından “hukukun arkasından dolanmak”, “şirketlerin eline hukuku aşmak için verilen maymuncuk”, “ucube genelge” gibi tanımlamalarla anılan 2009/7 Genelgesi bu anlamda projeler için yapılması gereken çevresel etki değerlendirmelerini de boşa çıkarmakta. “ÇED Yönetmeliği Uygulamaları Genelgesi- 2009/7) adıyla 2009 yılında yasalaşan genelge "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararları hakkındaki yürütmenin durdurulması/iptal kararlarının, hakkında ÇED Olumlu Kararı verilen ÇED Raporunun bir ya da birkaç bölümüne ilişkin ise ve yürütmenin durdurulması/iptal kararı, ÇED Raporunun diğer bölümlerini olumsuz, yönde etkilemiyor, yani Kararın tümünün yeniden ele alınıp değerlendirilmesini gerektirmiyorsa, ÇED Raporunun hazırlanmasına ilişkin tüm sürecin en baştan tekrarlanmasına gerek bulunmadığı"nı belirtilmekte. Yani aylarca süren davalarda iptal edilen ÇED’lerin projenin nihai iptali anlamına gelmediği, mahkemenin iptal gerekçelerinin kağıt üzerinde de olsa giderilmesine dönük ÇED başvuru belgesinde yapılan düzeltme ve düzenlemelerin Bakanlıkça uygun bulunması durumunda projenin yoluna devam edebileceği öngörülüyor.

“BAKANLIK YENİ ÇED VERMEMELİYDİ”

Alaşehir’de üzüm bağlarının ortasında yapılmak istenen 5 JES için de işletilen bu Genelge sonrası verilen ÇED’in daha önce ÇED’i iptal edilen proje ile aynı yerdeki JES’ler için verildiğini belirten Alaşehir Ziraat Odası’nın avukatı Akın Yakan, “Mahkeme kararı son derece açık. Bu projenin çevreye olumsuz etkileri bilirkişi raporuyla ortaya konulmuşken, projede rötuş yaparak aynı doğada, üzüm bağlarının arasında 6 JES ve 90 tane kuyu için yeni ÇED kararı verilmesi doğru değildir. Bakanlığın bu durumu değerlendirerek yeni ÇED kararı vermemesi gerekirdi” dedi.

BU GEREKÇELERDEN HANGİLERİ ORTADAN KALKTI?

Manisa 2. İdare Mahkemesinin Danıştay 6. Dairesi tarafından da kabul gören ilk ÇED Olumlu kararını iptal gerekçelerinden bazıları şunlar;

  1. Faaliyetin nihai amacından bağımsız olarak değerlendirilmesi, Çevresel Etkileri ve etki alanına ilişkin belirlemelerin raporda tam olarak ortaya konulmadığı,
  2. ÇED Raporunda jeotermal kaynak sularının yöredeki bitki örtüsüne, canlılara ve tarım sektörüne önemli bir çevresel etkisinin olup olmayacağı, daha sonra açılması planlanan santral ve üretim aşamasının, kısa orta ve uzun vadede yer altı ve yerüstü her türlü tarım alanlarına vereceği fiziki, kimyasal ve biyolojik zararların olup olmayacağına ilişkin alınacak önlemler ile ilgili açıklama, bilgi ve önerilerin bulunmadığı/yetersiz olduğu,
  3. Yine jeotermal akışkanların kontrolsüz olarak yüzeyüstü su kaynaklarına boşaltılmasından kaynaklanabilecek yüzey ve yeraltı sularının kirlenmesiyle toprak kirlenmesinin olacağı, bu durumdan tarımsal alanların etkileneceği, jeotermal atık suların yüksek miktarlarda tuz, ziraat için zararlı maddeler, fiziksel zehirli maddeler ve su kirliliği yapan maddeler içerebildiği, bu yüksek derişimlerin hem kullanılan yüzey ve yeraltı suları için hem de toprak için tehdit oluşturduğu, buna rağmen söz konusu kirletici unsurların önlenmesi ile ilgili yeterli bir açıklama, inceleme ve değerlendirmenin ÇED raporunda bulunmadığı,
  4. Bunun yanı sıra, ruhsat alanı, sondaj alanları ve çevresinin dikili tarım arazisi olduğu, alanın doğal yapı bütünlüğünün bozulmadığı sondaj yapılması planlanan parseller ve çevresinde herhangi bir sanayi yerleşimin olmadığı, sondaj alanları ve çevresinin tümünün 5403 sayılı yasa kapsamında tarım dışı kullanımlara çıkarılamayacak mutlak tarım arazisi ve dikili tarım arazisi sınıfında olduğu, hal böyle iken ÇED raporunda alternatif yer arayışına ilişkin herhangi bir açıklama ve değerlendirme bulunulmadığı,
  5. Söz konusu etkinlik toz ve duman çıkaran bir etkinlik olup bu kapsamda toplamda 6 JES ile 91 adet kuyunun faaliyet göstereceği dikkate alındığında sistemdeki separatörlerle bacalardan havaya verilen borik asitçe zengin yoğuşmayan gazların alandaki tarımsal topraklara, sulama sularına ve tarımsal ürünlere zarar verme potansiyeli bulunduğu, bu durumun kamunun yararına olmadığı, ayrıca çed raporunda test sularının yönetimiyle ilgili mühendislik olarak uygulanabilir bir yöntemin sunulmamış olduğu,
  6. Yine 'Sismik Tehlike Analiz Raporu'na göre proje alanının çok ciddi deprem riskialtında olduğu…

Evrensel'i Takip Et