"Sağlıkta dönüşüm acillerde ölümü artırıyor"
Antep'te bir yurttaşın gittiği acil serviste sıra beklerken hayatını kaybetmesi sağlıktaki çöküşü gözler önüne serdi. Hekimler tablonun en büyük nedeninin Sağlıkta Dönüşüm Programı olduğunu söyledi.
Kübra KIRIMLI
Ankara
Antep’te kalp krizi şüphesiyle şehir hastanesine giden 37 yaşındaki Mehmet Ali Şirin adlı yurttaş, acilde sıra beklerken yaşamını yitirdi. Konuya dair Gaziantep Kilis Tabip Odası Başkanı Dr. Kazım Doğan Eroğulları ile Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Mine Coşkun ile konuştuk.
Dr. Kazım Doğan Eroğulları, Antep’te yaşanan olayın İstanbul’da yaşanan özel hastane çetesinden farksız olmadığını vurguladı. Her iki olayın da çöken sağlık sisteminin sonucu olduğunu ifade eden Eroğulları, Gaziantep Şehir Hastanesine bir yılda 2.5 milyon insanın başvurduğunu aktardı. Ankara Tabip Odası (ATO) YK Başkanı Dr. Mine Coşkun ise “100 kişi başına acil servise başvuru sayısı OECD ülkelerinde ortalama olarak 27 iken Türkiye’de 100 kişi başına 177! Bu denli kontrolsüz başvuru acil servislerde şiddeti de ölümleri de artıyor” dedi.
ŞEHİR HASTANESİNE GİTMEK 2 BİN LİRA!
Dr. Eroğulları, Türkiye’de sağlık sisteminin sorunlarının acil servisler üzerinden çözülmeye çalışıldığını, bu politikanın da ölüm getirdiğini şöyle anlattı: “Sağlık sistemimiz çöktü ve bu sağlık sistemi halen devam ediyorsa sağlık çalışanlarının özverisi sayesinde yürüyor. Sağlık artık rant alanına dönüştü. Pandemide şehir hastanelerinin yoğun bakımlarında karşılanmaya çalışılan bir sistem yürütüldü. Ve sağlık bakanı çıkıp açıklama yapıp yılda 900 milyon muayene yapmakla övündü. Toplumun hasta olmasından övündüler. Bunları anlatıyorum çünkü bunlar karşımızda bir resim oluşturuyor.”
Tüm dünyanın şehir hastanelerine itiraz ettiğini, iktidarın ise şehir hastanelerinde ısrar ettiğini anlatan Eroğulları, “Yönetilebilir, 400-650 yatak sayısına sahip küçük ölçekli hastaneler tercih edilirken 1800-2000 yataklı hastanelerde ısrar ettiler. Sağlık değil, otelcilik hizmeti verilen bu yapılarda ısrar ettiler, şehir hastaneleri hasta garantili sistemi ile ülkenin 25 yılına ipotek koyan bir proje oldu. Tüm bunlardan dolayı küçük ölçekli birçok hastaneleri kapattılar” dedi. Antep’i örnek veren Eroğulları, Antep’te Kuzey Şehir Yerleşkesinden taksi ile şehir hastanesine gitmenin bedelinin neredeyse 2 bin lira olduğunu aktardı. Antep’te ciddi bir ulaşım sorunu olduğunu, gece toplu ulaşım olmadığını, gündüz çok ciddi trafik sorunları olduğunu aktaran Eroğulları, “Bunların hepsi sağlığımızı etkileyen unsurlar. Buraya kadar anlattıklarımız şehir hastanelerinin fiziki sıkıntıları. Bir de başka sıkıntılar var, sağlık sistemimiz” diye konuştu.
SAĞLIK HİZMETİ ALAMAYAN ACİLE GİDİYOR
Yurttaşların artık sağlık hizmetlerine ulaşamadıklarını anlatarak devam eden Dr. Eroğulları, “Yaşadığımız alanlara yakın hastanelerimiz kapatıldı. Birçok bölümde ancak aylar sonrasına randevu alınabiliyor. Aylar sonrasına alınan randevuda doktoru 3 ya da 5 dakika görebiliyorsunuz. Nitelikli sağlık hizmeti alamayan hasta da bu sebeple acil servislere başvuruyor” dedi.
Acillerde yaşanan sorunlara dair defalarca uyarıda bulunduklarını hatırlatan Dr. Eroğulları, bu durumun sağlık emekçilerini nasıl etkilediğini de anlattı: “Sağlık emekçilerinin tükendiğini, acilde çalışan hekimlerde bu tükenmişlik hissinin daha fazla olduğunu defaatle anlattık. Sebeplerinin aşırı iş yükü, sağlıkta şiddet, çalışma ortamının olumsuzlukları, özlük haklarındaki gerileme olduğunu anlattık. Bunca yığılmanın olduğu acil servislerde gerçekten acile ihtiyacı olan hastaların bu hizmeti alamadıklarını anlattık. Müdahale gerektiren gerçek hastaların acillerde sıkıntı yaşayacağını, hastaların mağdur olacağını anlattık. İşte Antep’te yaşanan anlattıklarımızdı.”
Önlem alınmazsa yeniden benzer durumların yaşanacağını söyleyen Dr. Eroğulları, “Acildeki arkadaşlarımız acil müdahale gerektiren, tanı ve tedavi bekleyen acil hastalarına bakması gerekirken; sağlık hizmetine ulaşamayan hastalara, basit enfeksiyonlara bakar oldular. Acillerde yeşil alan denilen; poliklinik yapılan alanlar oluşturuldu. Bir il ziyaretinde acilde 1120 hasta sayısını gördüm. 1120. hasta sıra almış ve tedavi olmayı bekliyor; böyle bir acil sistemi olmaz. Olursa yaşadığımız olayı yeniden yaşamak zorunda kalırız ve maalesef tekrarlanabilir de. Çünkü Türkiye’de sağlık sisteminin sıkıntılarını acil servisler üzerinden çözmeye dönük bir politika sürdürülüyor. Bu sağlık sisteminin yarattığı bir sonuçtur. Bu yüzden yenidoğan çetesi ile bu vahim olay benzer sonuçlardır diyoruz” dedi.
OECD’NİN 6 KATI BAŞVURU
ATO Başkanı Dr. Mine Çoşkun ise 2023 yılında 523 bin 406 kişinin acil servislere başvurduğunu ifade etti. Antep’te yaşanan olayın sağlıkta dönüşüm politikalarının sonucu olduğunu söyleyen Coşkun, “Mevcut sağlık modeli nedeniyle acil servislerin ve şehir hastanelerinin yapısal sorunları sürekli artıyor. Bundan hem hekimler ve sağlık çalışanları hem de hastalar mağdur oluyor. Bugün acil servisler, yurttaşların sağlık hizmetlerine ücretsiz ve daha hızlı erişmesinin bir aracına dönüşmüş halde. Geçen yıl acil servise yapılan başvuru sayısı bir anormalliğin habercisidir” diye konuştu.
Coşkun, 100 kişi başına acil servise başvuru sayısının OECD ülkeleri ortalaması 27 iken Türkiye’de 177 olduğunu söyledi. Bu şekilde kontrolsüz bir acil servis başvurusunun ölümleri de şiddeti de arttırdığını vurgulayan Coşkun, “Yapılan bir araştırmaya göre acil servislerde çalışan her hekim en az bir kere sözlü veya fiziksel şiddete maruz kalmış. Şehir hastaneleri ise mekansal büyüklüğünün işlevsiz oluşu nedeniyle kaos ortamı! Akılcılıktan uzak projelendirilen şehir hastaneleri iş yükünü artırarak, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının hastalara daha az zaman ayırmasına yol açıyor” dedi.
Evrensel'i Takip Et