Fransa’da yeni hükümet: Aynı kötü sebze çorbasını yeniden pişirmek
Macron yeni hükümetine Fransız basını yorumu: Başarısız bir sebze çorbasından sonra aynı malzemeler, aynı mutfak gereçleri ama yeni bir yardımcı şefle tekrar işe koyulan bir aşçının hikayesi...
Fotoğraf: Mustafa Yalçın/AA
Ilyes RAMDANI
Medipart*
Michel Barnier hükümetinin düşürülmesinden dokuz gün sonra Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, François Bayrou’ya yeni bir hükümet kurma görevini verdi. Bu görev, 13 Aralık Cuma günü açıklandı. Cumhurbaşkanının vaat ettiği “yeni dönem” böylece cumhurbaşkanlığı kampının iki seçim yenilgisiyle ve Ulusal Mecliste azınlığa düşmesiyle damgalanan bir yılın ardından, Macron’un en büyük destekçilerinden birinin Matignon’a (Başbakanlık) atanmasıyla başlıyor.
Demokrat Hareket Partisi (MoDem) Lideri François Bayrou’nun öncelikli görevi, farklı siyasi güçlerle uzlaşarak hükümeti düşürülmeden yönetebilme hakkını müzakere etmek olacak. Ancak bu görev oldukça zor görünüyor. Bu, başarısız bir sebze çorbasından sonra aynı malzemeler, aynı mutfak gereçleri ama yeni bir yardımcı şefle tekrar işe koyulan bir aşçının hikayesine benziyor.
Elize (Cumhurbaşkanlığı Sarayı) stratejistleri, Bayrou’nun “diyalog yeteneğini” ve politikadaki bilge duruşunu öne sürerek kendilerini rahatlatmaya çalışıyorlar. Aynı zamanda Bayrou’nun Ulusal Birlik (aşırı sağcı RN) ve Sosyalist Parti (merkez sol PS) ile olan ilişkilerinin “samimi” olarak değerlendirilmesi, siyasi çevrelerde olumlu bir argüman olarak dile getiriliyor. Ancak bu tür argümanlar “Brexit’in adamı” ve uzlaşmanın mimarı olarak görülen Michel Barnier’nin atanması sırasında da duyulmuştu. Ne var ki Barnier, parlamenter azınlık duvarına çarparak başarısız oldu.
Şu anda François Bayrou’nun aynı akıbetten nasıl kurtulacağını anlamak zor, çünkü olayların seyrinde devamlılık ön planda olacak gibi görünüyor. Bruno Retailleau (İçişleri), Rachida Dati (Kültür), Jean-Noël Barrot (Dışişleri), Sébastien Lecornu (Savunma) ve Catherine Vautrin (Bölgeler) gibi önde gelen birçok bakan görevde kalmayı bekliyor.
Sağcı Cumhuriyetçiler (LR) katılımlarını yüksek bir bedelle müzakere etmeye hazırlanıyor, ancak bu katılımın gerçekleşeceğinden pek şüphe yok. Aynı şekilde Macron’un diğer ittifak ortakları Renaissance ve Horizons hareketlerinin katılımı da bekleniyor.
Hükümetin başında da büyük bir değişiklik görülmeyecek. 73 yaşındaki bir adam, “uzlaşma” ve “genel çıkar” vurgusuyla, yine “uzlaşma” ve “genel çıkar” vurgusu yapan başka bir 73 yaşındaki adamın yerini alıyor.
Macron’un Beşinci Cumhuriyet’in en yaşlı iki başbakanını arka arkaya ataması, üstelik bu isimlerin son on yılların klasik parti oyunlarının bir yansıması olması oldukça dikkat çekici. Yeniden yapılanma ve yenilik vaadiyle seçilen Cumhurbaşkanı, iktidardaki onuncu yılında, sürekli eleştirdiği parti sistemine tam anlamıyla saplanmış durumda.
Bayrou için bu, yıllar süren bir direncin zaferi. 2017, 2018, 2019 ve her kabine değişikliği sinyali verildiğinde Matignon’u gözüne kestirmişti. Şubat ayında MoDem asistanları davasında beraat etmesi, François Bayrou’yu yeniden siyasi arenanın merkezine yerleştirdi. Bu konuda 2025’te bir temyiz davası olsa da bu durumun pek bir önemi yok. Pau Belediye Başkanı ve Planlama Yüksek Komiseri olan Bayrou, 2027 cumhurbaşkanlığı seçimleri için hâlâ umutlu. Zengin bir siyasi kariyerin önemli bir aşamasına daha adım atıyor: 1993-1997 yılları arasında milli eğitim bakanı, 2017’de kısa süreli adalet bakanı, on dokuz yıl milletvekili, üç yıl Avrupa Parlamentosu üyesi, dokuz yıl genel konsey başkanı ve otuz yıl parti başkanı.
ANA HEDEFLERİ SOSYALİST PARTİ
François Bayrou ve Michel Barnier görevi devralma töreninde Matignon’da, bir araya gelecek. Belki de sağdaki genç milletvekillerinden oluşan ve siyasi ailelerinin yöntemlerini yenilemek isteyen “Yenilikçiler” grubunun güzel günlerini hatırlayacaklar. İkisi de 1986’da Philippe Séguin, François Fillon ve Philippe de Villiers ile birlikte “Yenilikçiler” grubunda yer almıştı.
Kırk yıl sonra François Bayrou ve Michel Barnier, değişen siyasi gelenekleri, üç partili sistemi, hararetli meclis oturumlarını ve takip etmesi zor Cumhurbaşkanını da konuşacaklardır. Tüm bu unsurlar, bu girişimi bir başka Görevimiz Tehlike uyarlamasına dönüştürüyor. Ancak François Bayrou, Tom Cruise değil ve elindeki araçlar Ethan Hunt’ın cephaneliği kadar etkileyici değil.
François Bayrou, hem yakın çevresine hem de başlangıçta şüpheci veya açıkça isteksiz olan Cumhurbaşkanına bu görevin üstesinden gelebileceğini ima etti. Macron ve ekibinin zihnini meşgul eden kilit soru şu: Sosyalistleri güvenoyunu reddetmemeye nasıl ikna edeceğiz? Bayrou, PS grubunun, hatta Komünist grubun desteğini kazanmak için bazı yöntem değişiklikleri (örneğin, 49-3’ün terk edilmesi) sunabileceğini düşünüyor.
Bu misyonu yerine getirmek için Cumhurbaşkanı, Michel Barnier’ye kıyasla PS’ye daha yakın birini atamayı planlamıştı. Bu nedenle, eski bir sosyalist olan Jean-Yves Le Drian’a teklif götürdü. Ancak, Le Drian teklifi geri çevirdi: “Bana önerildi ama reddettim” dedi: “İki buçuk yıl sonra seksen yaşında olacağım. Bu ciddiye alınacak bir şey olmazdı.”
Cumhurbaşkanlığı kampındaki merkez sol figürler arasında Roland Lescure gibi isimler de düşünüldü, hatta bir süreliğine ön planda yer aldı. Ancak bu öneriler, RN, MoDem ve Bruno Retailleau çevresinden gelen tepkilerle karşılaştı ve bir “savaş ilanı” olarak değerlendirildi.
Sonuç olarak Bayrou’nun atanması sancılı bir süreç oldu.
Cuma sabahı saat 8.30’da Elize’ye gelmesi atamanın kesinleştiği işareti olarak algılandı. Ancak o anda henüz hiçbir şey kesinleşmemişti. Le Monde’a göre Cumhurbaşkanı, sabahın erken saatlerinde Bayrou’yu arayarak Matignon’a atanmayacağını söylemişti. Ancak sabah boyunca yapılan görüşmelerde Bayrou’nun öfkesiyle karşılaşan Macron, kararını değiştirdi.
Başkanlık atamalarının her zamanki gibi anekdotlarla dolu ve beklenmedik doğasının ötesinde, bu olay aynı zamanda Emmanuel Macron üzerindeki yeni başbakan François Bayrou’nun nüfuzunu da gözler önüne seriyor.
2017’deki desteğinden bu yana Bayrou, Macron’a baskı yapma ve ses getiren çıkışlar yapma konusunda ustalaştı: seçim bölgelerinin veya bakanlık pozisyonlarının dağılımı hoşuna gitmediğinde, Emmanuel Macron emeklilik yaşını bir yasa değişikliğiyle 65’e çıkarmak istediğinde ya da Matignon’a kendisi yerine Élisabeth Borne’u seçtiğinde...
Bu nedenlerle François Bayrou, bugüne kadar Matignon’a atanmadı ve Elize ile kuracağı ilişkinin yakından izleneceği kesin. Ancak politikaların içeriği bakımından, Bayrou’nun çizgisinin Macron’un çizgisinden uzaklaşması pek olası görünmüyor. Yine de MoDem lideri, süper kârların vergilendirilmesi, servet vergisinin (ISF) kaldırılması ya da eğitimde “bilgi şoku” gibi konularda zaman zaman farklı görüşler dile getirdi.
Şimdi, Bayrou’nun net görüşlerini, Cumhurbaşkanı’nın tutumunu ve sağcı Cumhuriyetçiler (LR) ile sosyalist solun taleplerine yanıt verme gerekliliğini nasıl uzlaştıracağı merak konusu. LR, Bruno Retailleau’nun görevde kalmasını ve bir göç yasasının yakında çıkarılmasını isterken; sosyalistler, emeklilik reformunda veya asgari ücrette değişiklikler talep edebilir. Ayrıca, yeni başbakanın uzun zamandır savunduğu bir konu olan orantılı temsil meselesi, önümüzdeki haftalarda siyasi partilerle yapacağı görüşmelerin merkezinde yer alacak gibi görünüyor.
Ağustos ayında, ismi Matignon için gündeme gelirken François Bayrou, Le Figaro’ya hükümetini nasıl oluşturacağını anlatmıştı.
“Karakter sahibi” ve “tecrübeli” kişilerden oluşan, “çıkar gözetmeyen, çoğulcu ve uyumlu” bir ekip; sosyalist soldan Cumhuriyetçi sağa kadar geniş bir yelpazeden isimler. Ayrıca, “çok önemli bir nokta” olarak, bu kişilerin “aşırı sağ ve aşırı sol seçmenlerin neyi ifade ettiğini anlamaları” gerektiğini de eklemişti.
François Bayrou’ya özgü, her zaman kolay anlaşılmayan bir tarz. Eski bir edebiyat öğretmeni olarak, konuşmak ve harekete geçmek için zaman ayırmayı sever. 1990’larda Milli Eğitim Bakanı iken, Jacques Chirac’ın reformist arzularına karşı, kendi uzun uzlaşma kültürünü benimsemişti; bu da eleştirmenleri tarafından hareketsizlikle eş anlamlı görülüyordu.
Biraz zaman... İşte bu, Emmanuel Macron’un şu anda çaresizce aradığı şey. Cumhurbaşkanı, temmuz ayına kadar meclisi feshetme yetkisinden yoksun durumda.
*Yazının orijinal başlığı: Matignon’a Bayrou: MoDem ile yeniden başlıyoruz
Çeviren Ali Rıza Yıldırım