Asgari ücrete düşük zam yapılmasına işçiler tepkili: Bu tencerede aş nasıl pişecek?
Yeni asgari ücret miktarı asgari ücretlilerin de kamu işçilerinin de emeklilerin tepkisini çekti: "Bir kirayı bile karşılamayan bu ücretle tencerede aş nasıl pişecek?”
Fotoğraf: Volkan Pekal/Evrensel
Hilal TOK
İstanbul
Asgari Ücret Tespit Komisyonu önceki gün aniden yaptığı basın toplantısı ile 2025’te geçerli olacak asgari ücreti 22 bin 104 lira olarak açıkladı. Yeni asgari ücret miktarı asgari ücretlilerin de kamu işçilerinin de emeklilerin tepkisini çekti. İşçiler, “Bir kirayı bile karşılamayan bu ücretle tencerede aş nasıl pişecek?” diye soruyor.
Asgari ücretli bir gıda işçisi, “Geçinebileceğimiz hiçbir koşul kalmadı. Alın terimizin karşılığı bu mu? Dürüst yaşamak, alnının teriyle geçinmeye çalışmak bu ülkede suç olacak neredeyse. İşçilerde Erdoğan ekler, patron da ekler, ücret iyi artar diye bir beklenti vardı ama olmadı, olmaz da. Şimdi önümüzdeki ödemelerle, faturalarla, kiralarla baş başa kalacağız. Zamlı asgari ücret ancak bir kiraya denk geliyor. Asgari ücretle ev kirası ödeyip, fatura ödeyip ev geçindirmek diye bir şey yok artık” dedi.
Asgari ücrete yüzde 30 zam yapılırken, patronlara verilen destek payının ise yüzde 43 artırıldığını hatırlatan işçi, “Hükümet patronların hükümeti olduğunu bir kez daha gösterdi. Önce enflasyon artıyor iddiasıyla işçiyi suçladılar, temmuzda zam yapmadılar. Ama enflasyon artmaya devam etti. Şimdi düşük zam verildi. Çocuğumuzun okul harçlığını düşünmekten, faturamızı düşünmekten, akşam ne yiyeceğimizi düşünmekten dolayı öfkeliyim. Benim kirama bile yüzde 60 zam geldi. Ben bu ücretle masrafları nasıl karşılayayım?” diye konuştu.
Bu süreçte patronların işçilerin dağınık olmasını da kullandığını ifade eden işçi, “Bizim parça parça bölünmüş olmamızı kullandılar. Asgari ücretten daha çok maç sonuçlarını konuşmamızı kullandılar. Ama bu böyle gitmez çünkü akşam ne pişecek derdiğimiz büyüyor. O tencerede ne pişecek? Nasıl pişecek? Bunları sormak istemiyorsak mutlaka sesimizi çıkarmalıyız, bize reva görülen bu hayatı reddetmeliyiz” dedi.
KAMU İŞÇİLERİ SENDİKACILARA DA ÖFKELİ
Kamu sözleşmelerinin arifesinde, kamu işçileri de asgari ücreti büyük bir merakla bekliyordu. Yüzde 100’ün üzerinde zam isteyen işçilerin, asgari ücretin açıklanmasından sonra kaygıları arttı. “Asgari ücrete yüzde 30 zam yapan bize hayatta yüzde 100 zam yapmaz” diyen işçiler, işçi gruplarında anketler de yapmaya başladı. Savunma işçileri, asgari ücretin belirlenmesinin ardından “Kamu işçisi ne kadar zam alır?” sorusuyla bir anket yaptı. 2 saat içinde 900 işçinin yanıtladığı ankette, işçilerin yüzde 60’ı yüzde 10-20 arasındaki şıkları işaretledi.
Gazetemize konuşan Harb-İş üyesi bir işçi, “Biz de tam belirlenen asgari ücretin sözleşmemize nasıl etkisi olacağını tartışıyorduk fabrikada. Ergün Atalay yapamadığı duruşu acaba kamu sözleşmesinde yapabilecek mi? Tartışıyoruz. Bizim tabii beklentimiz çok düştü dünden beri. Bu ücretlere geçim mümkün değil. Bu zam oranında Şimşek etkisi epey görülüyor. Bizim zaten asgari ücretle aramızdaki makas iyice daraldı. Daha da daralacak gibi görülüyor. Hükümet patron yanlısı tutumunu da koydu ortaya. Türk-İş ise kafasını kuma gömmüş vaziyette. İki ay önce miting yapıldı, sonrası yok? Asıl şimdi yapmamız lazım o mitingleri, o eylemleri” dedi.
İşçi gruplarında sendikalara ve konfederasyonlara tepkiler de oldu. Kamu işçileri Türk-İş’in tutumunu, “Sendikalar neden var, niçin var, işçilerin neden yanında?” diye eleştirirken talepleri için mücadele çağrısı yaptı: “Çıkıp ‘Hiçbir çalışanımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz’ diyorlar, yıllık resmi enflasyonun yüzde 50’ye yaklaştığı dönemde yüzde 30 zam yapıyorlar, kepazelik. Onca hizmete, emeğe, yorgunluğa, verilen değerin karşılığı bu muydu? Grev tek çözüm, başka her konuşma, fikir boş.”
Emekli Mahinur Şahbaz da emeklilerin yaşlı/bakım/sosyal yardım haklarının da asgari ücret kriter alınarak yapıldığını söyledi. Şahbaz, “Emekliler artık geçinemediği için, gidip komşusunda çamaşırını yıkıyor, faturadan tasarruf ediyor, çocuklarından yardım alıyorlar, yeniden çalışmak zorunda kalıyorlar. Doktora gidemiyorlar artık. IMF ve Dünya Bankasının direktifleriyle milyonların hayatını sefalete sürüklediler. Çalışma bakanının açıklamasını sendikalar, konfederasyonlar sadece izledi. Tutum ortada. Yoksulluk sınırı 80 bin TL’ye tırmanırken asgari ücret ve emekli aylıkları konusunda telaffuz edilen rakamlar işçi ve emekli olarak söz hakkı tanınmayan köle gibi görülenler için düşünülen rakamlardır” dedi.