28 Aralık 2024 04:13

İran ve Direniş Ekseni’nin bir yılı: Dışarıda sıkışma, içeride yoğun baskı

2024’te İran rejimi Ortadoğu’da mevki ve güç kaybetti. Direniş Ekseni’nin en zayıf dönemini geçiriyor olması, hamisi İran için iç politikada da birçok sarsıntıyı beraberinde getirdi.

Fotoğraf: İran Cumhurbaşkanlığı

Paylaş

Ela AVA

Yıl sona ererken emperyalizmin Ortadoğu için tahayyül ettiği tablonun daha somutlaştığı bir gerçekle yüz yüzeyiz. Tartışmaların ve eylemlerin önemli aktörlerinden ve hedeflerinden biri de İran. 

İç ve dış siyasette olağanüstü sıkışmışlık yaşayan İran rejimi Ortadoğu’da mevki ve güç kaybetti ve zayıfladı. Direniş Ekseni’nin en zayıf dönemini geçiriyor olması, hamisi İran için iç politikada da birçok sarsıntıyı beraberinde getirdi. Bu da İran’da halka daha fazla baskı ve idam olarak yansıdı. Batı emperyalizmi ise içeride süren mücadelenin eksenini kendi lehine çevirmek için araçlarını seferber etmekten geri durmadı. Liberal akımlar daha görünür olurken, binlerce işçi ve emekçinin İran rejimine karşı sürdürdüğü mücadele perdelenmeye çalışıldı. 

Önce 2024 panoramasını hatırlayalım;

İSRAİL’DEN İRAN’A PEŞ PEŞE SALDIRILAR

2023’ten bu yana İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü soykırım ve işgal Ortadoğu’nun birçok ülkesine sıçradı. Lübnan, Yemen, Suriye’nin yanı sıra İran topraklarına doğrudan saldırılar gerçekleştirildi. 

1 Nisan 2024’te İsrail, İran’ın Şam’daki konsolosluk binasını bombaladı. Bu saldırıda 15 kişinin yanı sıra İran Kudüs Gücü Komutanı Muhammed Rıza Zahedi’nin ölmesi İran rejimi açısından kritikti. Zahedi İran- Irak savaşı döneminde de üst düzey komutanlık yapmış ve rejim için önemli bir unsurdu. Buna karşılık İran 13 Nisan’da İsrail’in askeri üslerini hedef aldı. 19 Nisan’da ise İsrail “misilleme” olarak nitelendirdiği saldırıda İran’ın İsfahan kentindeki bir hava savunma tesisini bombaladı. 

31 Temmuz 2024 ise İran rejimi ve Direniş Ekseni için en önemli dönüm noktalarından biri oldu. Hamas’ın Siyasi Büro Lideri İsmail Haniye, İran’ın başkenti Tahran’da İsrail saldırısıyla öldürüldü. 

Daha sonra gelen darbeler de İran ve Direniş Ekseni açısından oldukça zorlayıcıydı. Lübnan’daki çağrı cihazları ve elektronik kimi cihazları patlatarak büyük şok yaşatan ve çok sayıda Hizbullah militanını öldüren ve yaralayan İsrail, 27 Eylül’de Lübnan Dahiya’daki hava saldırısında Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ı da öldürdü. Saldırıda Hizbullah’ın Güney Cephesi Komutanı Ali Karki ve İran’ın üst düzey devrim muhafızlarından Abbas Nilfuruşan da hayatlarını kaybetti. 

Haniye, Nilfuruşan ve Nasrallah’ın öldürülmesine karşı İran, İsrail’e saldırdı ve İsrail’in askeri üslerini vurdu. Bu İran’ın İsrail’e karşı gerçekleştirdiği en büyük saldırıydı.

26 Ekim 2024’te İsrail, İran’a karşı üç dalga hava saldırısı düzenledi. Bu saldırılar İran’ın çeşitli eyaletlerinde gece boyunca devam etti ve birçok askeri merkezde önemli hasarlara yol açtı. Saldırıda F-16 Fighting Falcons, F-15 Eagles ve F-35 Lightning II’ler de dahil olmak üzere 100’den fazla uçak yer aldı. 

‘DİRENİŞ EKSENİ’NİN ÇATLAKLARI DERİNLEŞTİ

İsrail’in saldırıları ve ABD emperyalizminin Ortadoğu’nun yeninden şekillenmesindeki planları, Donald Trump’ın ABD başkanı seçilmesinin ardından pekişti. Son olarak Esad hükümetinin ABD destekli cihatçılar tarafından devrilmesi “Direniş Ekseni yıkıldı” yorumunu beraberinde getirdi. İran’ın Dini Lideri Hamaney, Esad’ın devrilmesinden sonraki ilk konuşmasında güçlü ve kararlı bir yüz sergileyerek bu tarihi olayın vahametini örtmeye çalıştı. Hamaney eksenin yenilmediğini ve güçleneceğini savundu. Direniş Ekseni olarak tabir edilen güçler Filistin’de Hamas, Lübnan’da Hizbullah, Yemen’de Husiler ve Irak’ta Şii milis gruplar ile eski Suriye hükümeti olarak biliniyor. 

İran rejimi Direniş Ekseni’nin zayıflamasıyla birlikte ABD’de Trump başkanlığı dönemine de hazırlanıyor. Özellikle nükleer tesislerini korumak isteyen rejim, bir yandan uranyum üretmeye de devam ediyor.  İran bu yıl zenginleştirilmiş uranyum rezervlerini yüzde 60’lara kadar artırdı. Bu oran, teknik olarak silah zenginleştirme düzeyine adeta bir adım uzaklıkta. Bu bir yandan İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine saldırmasını daha muhtemel kılıyor. 

İÇ POLİTİKADA AÇMAZ BÜYÜDÜ

İran’da dış politikanın sıkışmışlığı içeride de rejim için başka tartışmaları ortaya çıkardı. Özellikle 19 Mayıs’ta İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile hükümetinin Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın helikopter kazasında ölmesi kritikti. İran’da Usulcü klik ve Hameney için en önemli isimlerden biri olan Reisi, rejimin inşasında, bekasında ve yönetiminde önemli rol almıştı. Muhalifleri tasfiye sürecinde karar merci olmuştu. Reisi’nin ölümünün ardından İran’da gerçekleşen olağanüstü seçimlerde halk katılımı yaklaşık yüzde 40’ta kaldı. İçeride meşruluğunu tamamen kaybeden İran rejimi yeni seçilmesi gereken adayın dış politikada çizeceği rota konusunda da anlaşamıyordu. 

Türkiye’de genellikle “muhafazakarlar” olarak adlandırılan Usulcü klik, Rusya ve Çin ekseninde politikaların sürdürülmesinde ısrar ederken Reformcu klik, İran’ın yüzünü artık Batı ve ABD’ye dönmesi gerektiğini savunuyordu. İran rejimi Reformcu klikten olan Mesud Pezeşkiyan’ı seçti. Dini lidere bağlı, dış politikada etkisi olabilecek bir isimdi Pezeşkiyan. “ABD ile münazara” meselesini gündeme getiren Pezeşkiyan, Arap ülkeleri ile de arayı düzeltme peşinde. Nitekim İran’ın Suudi Arabistan ve Mısır ile inşa etmeye çalıştığı yeni ilişkiler bunun göstergesi. Ancak dış politikanın hareketliliği bu tartışmaların eksenini sürekli değiştirdi. 

DİNİ LİDER KİM OLACAK?

Şu anda 85 yaşında olan ve son 35 yıldır İran’da mutlak lider olan Ali Hameney ise bir yandan rejim için en zor dönemi atlatmaya çalışırken bir yandan da kendi yerine geçecek olan yeni dini lider tartışmalarıyla karşı karşıya. Oğlu Mücteba Hameney bugün açısından liderliğe en yakın isim olarak gözüküyor. 

REJİM MUHALEFETİ EZMEYE ÇALIŞIRKEN İŞÇİLERİN VE KADINLARIN MÜCADELESİ SÜRÜYOR

 

Tüm bu süreçler İran’da yıllardır rejime karşı mücadele yürüten işçiler, emekçiler ve kadınlar için de zor oldu. Sıkışmışlığın faturası halka kesildi. Savaşa ayrılan bütçe arttı. İran rejimi bütçe açığı ve ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalırken bunun bedelini işçiler ve emekçiler ödedi. Hükümet sübvansiyonları, emekli maaşlarını, işçi ve emekçilerin, öğretmenlerin maaşlarını ödeyemez hale geldi. 

Devrim Muhafızları Ordusuna ayrılan askeri harcamaların payı 2019’dan bu yana artıyor. İran Hükümetinin Sözcüsü Fateme Mohajerani geçtiğimiz haftalarda önümüzdeki yıl belirlenecek bütçede orduya ayrılan bütçenin yüzde 200 arttığını söyledi. Bu, İran’ın askeri bütçesini üç katına çıkarması anlamına geliyor. 

İran’da özellikle fabrikalarda ve petrol ve gaz rafinerilerinde işçi ve emekçilerin kötü çalışma koşullarına karşı eylem yapması, iş bırakması ve greve çıkması ise özellikle liberal sağ muhalefet tarafından görünmez kılınmaya çalışıldı. İşçi komitelerinin çağrıları sınıf içerisinde karşılık buldu. Her pazartesi emekliler, her salı öğretmenler eylem yaptı. Petrol ve çelik işçileri haftalarca iş bıraktı. 

Öğrenci hareketinin görece zayıfladığı bu sene, kadınlar yine rejime karşı mücadelede öne çıktı. İran İnsan Hakları Ajansı Harana’ya göre 2024’te zorunlu başörtü kurallarına uymadığı için 30 binden fazla kadın gözaltına alındı, tutuklandı. İran’da meclisten geçen ve uygulanmaya başlayan “Nur” Yasası ise kadınlara yönelik baskıları arttırdı. Harana, Nur Yasası kapsamında tutuklanan kadınların en az 10’unun 57 ay hapis ve 14 milyon tümen para cezasına çarptırıldığını bildirdi. Ayrıca bu dönemde en az 365 mekan, zorunlu başörtüsüne uymadıkları gerekçesiyle Kamu Yerleri Denetleme Dairesi tarafından mühürlendi.

İran’da süren mücadele bir yandan ABD ve İsrail tarafından daha sağ ve liberal eksene kaydırılmaya çalışılıyor. 2025’te işçi sınıfının komitelerinin mücadeleyi sürdürmesi ve güçlenmesi kritik önemde olacak. 

İran rejimi, Husilerin ardından ABD ve İsrail’in açık hedefi haline de gelebilir ancak bu süreçte beka için yeni yollar ve yöntemleri deneyeceği de aşikar.

BİR YILDA 883 KİŞİ İDAM EDİLDİ

Bir yandan baskıların artması İran’da idamların artmasına da yol açtı. Harana, İran’da 2024’te en az 883 kişinin idam edildiğini açıkladı. Harana, 1 Ocak 2024’ten 20 Aralık 2024’e kadar İran’da yaşanan insan hakları olaylarını çeşitli boyut ve analizlerle incelediği raporunda, “yaşam hakkı” ile ilgili bölümde, 2024 yılında idam edilenlerden 5 kişinin18 yaşından küçük olduğunu vurguladı. 

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

İHD Adana Şubesi'nden dayanışma gecesi: "Türkiye'de artık en temel haklar bile kullanılamıyor"

SONRAKİ HABER

“İş güvenliğinde yetkinliğin azalması ülkenin emekçileri adına büyük bir tehlikedir”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa