Karadeniz’de talan afeti
Artvin başta olmak üzere Karadeniz’de meydana gelen afetlerin nedenine ilişkin konuştuğumuz Cemalettin Küçük, bunların doğal olmadığını, bilimin göz ardı edilmesinin sonuçları olduğunu vurguladı.
Fotoğraf: DHA
Özlem Songül ABAYOĞLU
İstanbul
Topraklarının yüzde 71’inin maden ruhsat alanı ilan edildiği ve genelinde toplam 41 tane maden işletmesi bulunan Artvin'de afet sayısı artıyor. Geçtiğimiz günlerde Artvin Valisi Turan Ergün, “Artvin’de sürekli afet yaşanıyor. Artvin, afetselliği gerçekten yüksek bir il. Son 5 yıl içinde 500 fazla sel, çığ düşmesi, toprak kayması ve benzeri şekilde doğal afetler yaşamışız” ifadelerini kullandı. Vali Turan Ergün’ün açıklamasını, Karadeniz genelinde ve Artvin’de bu afetlerin neden bu kadar sık yaşandığını Metalürji Yüksek Mühendisi Cemalettin Küçük ile konuştuk.
"BU AFETLER DOĞAL DEĞİL"
Öncelikle doğal afetin tanımını yaparak sözlerine başlayan Cemalettin Küçük “Doğanın kendisinde normal yaşanan olaylar neticesinde farkına varılmadan karşılaşılacak olaylardır. Bu yaşanan olaylar ise sistem kaynaklı doğaya müdahale edildiği için ortaya çıkan olaylardır. Afete dönüşme sebebi ise bilimsel verilerin göz ardı edilmesi, bu konudaki uyarıların dikkate alınmamasından dolayıdır” diyerek doğu Karadeniz başta olmak üzere yaşanan doğa felaketlerine doğal afet demenin doğru olmayacağını vurguladı.
"ARTVİN’DEKİ HEYELAN İLK DEĞİL SON DA OLMAYACAK"
Doğu Karadeniz’de art arda yaşanan afetlerin nedenine ilişkin konuşan Küçük, “Bu yüzyılın ilk çeyreğini ya da 20 yılı gündeme aldığımızda, Karadeniz Sahil Yolu ve HES projeleri başta olmak üzere Karadeniz’de neredeyse müdahale edilmedik vadi, kıyı kenar ya da dağ kalmadı” dedi. Kıyı kenara ilişkin bilgi veren Küçük, “Deniz sahilleri dolduruldu. Rize ve Trabzon’un sahilini düşünün, sahil kıvrımlı. Bu kıvrımlar düzlendiğinde ve bir yol yapıldığında denizin yüzeye vurduğunda vereceği etkiyi katlamasına neden oluyor. Sahilde yıkımlara, yapıların ve sahil şeridindeki balıkçı barınaklarının yerle bir olmasına neden oluyor” şeklinde konuştu. Yıkımın bir ayağının da dağlara müdahale edilmesi olduğunu söyleyen Küçük, “Bunu daha çok ‘tarımsal faaliyete’ yüklemeye çalışıyorlar. Etkisi vardır elbette ama esas olarak her yere yapılan yollar, geniş yolların bakımsızlığı, su yollarının doğru alınmaması, dağlardaki tabanın kesilmesi başta gelen nedenlerdir. Bir kayma başladığında birbirini destekleyecek olan ağaçlar, kayalar kaymış oluyor ve yoğun heyelanlar görüyoruz. Aralık ayında Artvin Arhavi ve Rize Fındıklı arasında yaşadığımız heyelan ilk değil ve son da olmayacak. Çünkü tabanı kesilmiş. Yani yukarıdan gelen kayaçların aşağıda dayandığı kayaçları ortadan kaldırdığımızda yukarıdan gelen hafif su, arazinin killi toprak bölgesine girip kaymaya sebebiyet veriyor. Ayrıca her yer maden sahası alanına dönüştürüldü. Artvin’den bir örnek vermek gerekirse, köy yasağı diye bir şey var. Geçmiş dönemlerde köylüler bir araya gelip bir dağ ve bir bölgeye dokunulmaması kararı aldı. Çünkü orada ağaç kesilirse, kum alınırsa heyelan basacağı söylendi. Bu karar devam ediyor aslında. Ancak kimse bilmiyor. Bu köy yasağı olan ormanların tamamı madencilik faaliyetlerine açıldı. Ağaçlar kesiliyor, toprak kazılıyor ve bunların tümü afetlere neden oluyor. Ayrıca dere yatakları tahrip edildi, suların yönleri değiştirildi. Derelere dere dolguları yapıldı. Dere yatakları daraltıldı, HES’ler yapıldı ve bunlar da yoğun yıkımlara sebebiyet verdi. Geçmiş dönemde de dereler taşardı ama derelerin taşkın alanları vardı. Şimdi yok, bu alanlar dolduruldu. Eskiden su olarak basardı şimdi ise çamurlu su ya da erozyon su olarak bastığını görüyoruz” diye anlattı.
"MADENCİLİK VE DENİZ DOLGUSU DURDURULMALI"
Tüm bunların önlenmesi için neler yapılması gerektiğine ilişkin de konuşan Küçük, “Karadeniz’de madencilik faaliyetlerinin durdurulması lazım. Şu an halk için bir kârlılığı yok ancak olsa bile durdurulması lazım. Çünkü daha büyük yıkımlara neden oluyor. Bir diğer önlem de deniz dolgusunun durdurulması lazım ve dere yataklarının acilen boşaltılması lazım. Radikal önlemler alınması gerekiyor. Ancak gelin görün ki Sürmene ilçesinde TOKİ yapmış olduğu konutları Küçükdere Havzası’nın dereden kazanılmış taşkın bölgesine yaptı. Taşkın bölgesinde yapılacak konut kamu idaresi eliyle yapıldığı zaman AVM’de otobüs ulaşımı da eklenecek ve sonucunda yeni binalar yapılacak, felaketler devam edecek. Örneğin Giresun’da neredeyse her derenin başında bir maden faaliyeti var. Karadeniz’de yapılan her bir madencilik faaliyeti büyük bir afet çünkü yer altı sularını, dereleri kirletiyor” uyarılarında bulundu.