Almanya’da ‘sanayisizleşme’ ile “sanayinin askerileşmesi” el ele
"Silah ihracatındaki hızlı artışa, bir dizi Alman savunma şirketi için de aynı derecede hızlı büyüme eşlik etti."
Erman ÇETE (*)
Ukrayna savaşının ardından Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlar, başta Almanya olmak üzere tüm Avrupa’da enerji maliyetlerinin fırlamasına neden olurken, Kıta çapında bir “sanayisizleşme” tehdidinin gündemde olduğu iddiası artık gündelik konuşmalara bile girmiş durumda.
Özellikle enerji-yoğun sektörler, başta Almanya’nın on yıllardır iddialı olduğu kimya, birkaç yıldır küçülme/işten çıkarma/üretimi taşıma sarmalında gidip geliyor. Alman kimya tekeli BASF bu düşüşteki en bilindik örneklerden.
Aynı durum otomotiv sektörü için de geçerli. Burada enerji maliyetlerinin yanı sıra Çin’den gelen rekabet de devreye giriyor. Volkswagen gibi Alman sanayiinin öncülerinden bir şirket bile, Almanya’daki fabrikalarını kapatacağını ilan edince büyük şok dalgaları yayılmıştı.
Şok dalgaları yayılmıştı; zira Alman otomotiv sanayii yalnızca Almanya’da ibaret değil: Özellikle Orta ve Doğu Avrupa’daki birçok ülke, başta Çekya, Slovakya ve Macaristan, otomotivdeki bir krizden en çok etkilenecek ülkeler arasında yer alıyor.
OTOMOTİVDE ON BİNLERCE İSTİHDAM KAYBI BEKLENİYOR
Otomotiv sektörü söz konusu olduğunda, bu yıl sadece Baden-Württemberg’de işten çıkarmaların 40.000’e ulaşması bekleniyor. Alman Otomotiv Endüstrisi Birliği (VDA) tarafından geçen ekim ayında Prognos araştırma enstitüsüne yaptırılan yeni bir çalışmaya göre, Alman otomotiv endüstrisindeki işgücü arzının 2035 yılına kadar %6,3 oranında düşmesi bekleniyor.
2019-2023 döneminde Almanya’da 46.000 kişilik istihdam düşüşü elektrikli araçlara geçişe bağlanıyor ve bu düşüş eğilimi devam ederse, çalışma, Almanya’nın yüksek vergi oranları ve artan enerji fiyatları nedeniyle rekabet gücünü kaybetmesi nedeniyle otomobil sektöründeki istihdam sayısının 2035 yılına kadar 190.000 azalabileceğini tahmin ediyor.
Üstelik bu kayıpların bir de kendi iç ayrışması var. Araştırmaya göre, sektörde daha önce “en iyi” görünen işlerde orantısız iş kayıpları olmaya başladı.
Makine mühendisliği ve endüstri mühendisliğinin yanı sıra özellikle metal işleme alanındaki işler önemini kaybetmiş durumda. Prognos’a göre, aktarma organlarının elektrifikasyonu nedeniyle, araç üretimi için geçmişe kıyasla genel olarak daha düşük istihdam gerekiyor.
SEKTÖRDE İSTİHDAMIN YAPISI DEĞİŞİYOR
Buna karşılık, ağırlıklı olarak imalatçılarda bulunan otomotiv mühendisliği, teknik araştırma ve geliştirme, bilgisayar bilimi, elektrik mühendisliği ve yazılım geliştirme alanlarındaki işlerde artışlar oldu.
Örneğin, otomotiv sektöründeki BT işlerinde istihdam 2019’dan bu yana yaklaşık dörtte bir oranında, 2013’ten bu yana ise %85’e varan oranlarda arttı.
Dolayısıyla Alman otomotiv sanayii, yalnızca istihdam kayıplarıyla değil, istihdamın yapısının ve niteliğinin değişimiyle de boğuşuyor.
Öte yandan istihdam kaybının sadece otomobil üreten fabrikalarda yaşanmadığı da açık. “Yan sanayii” de krizden etkileniyor: Bosch, ZF, Continental, Webasto gibi araç parçaları ya da hizmetleri üreten şirketler de krizi gerekçe göstererek işten çıkarmalara ya da bazı bölümlerini elden çıkarmaya hazırlanıyor.
ALMAN SANAYİİNE SİLAH DOPİNGİ
Tüm bunlar meselenin bir yüzü. Diğer yüzünde ise “(Rusya ile) savaşa hazırlık” kapsamında ekonominin askeri üretime uyarlanması var.
Alman hükümeti geçen yıl daha önce hiç olmadığı kadar çok silah ihracatına izin verdi. Çarşamba günü Federal Ekonomi Bakanlığı, Sahra Wagenknecht İttifakından (BSW) milletvekili Sevim Dağdelen’in sorusuna yanıt vererek buna teyit etti.
Buna göre Federal Güvenlik Konseyi 2024 yılında 13,3 milyar avro değerinde, her türlü savaş teçhizatının ihracatına izin verdi; bu rakam bir önceki rekor yıl olan 2023’ten (12,1 milyar avro) neredeyse yüzde on daha fazla.
Açık ara en büyük pay, yaklaşık 8,2 milyar avro değerinde savunma teçhizatı ile Ukrayna’ya giderken, onu Singapur (1,2 milyar avro); Cezayir (558,7 milyon avro); ABD (319,9 milyon avro) ve Türkiye (230,8 milyon avro) takip etti.
SAVAŞIN EN BÜYÜK KAZANANI RHEİNMETALL
Silah ihracatındaki hızlı artışa, bir dizi Alman savunma şirketi için de aynı derecede hızlı büyüme eşlik etti.
Bunun en iyi bilinen örneği Rheinmetall. Şirket Ukrayna’ya Leopard 1 ve Leopard 2 ana muharebe tankları, Marder piyade savaş araçları, yüzlerce kamyonun yanı sıra keşif ve hava savunma sistemleri ve bir sahra hastanesi de dahil olmak üzere çok sayıda silah sistemi tedarik etti.
Mühimmat teslimatları da önemli bir rol oynuyor. Rheinmetall Mart 2024’te, Ukrayna’daki savaştan önce yılda sadece 70.000 mermi satabilirken, yıl sonuna kadar 700.000’lik bir hacme ulaşacağını ve bu üretimin neredeyse tamamının Ukrayna silahlı kuvvetlerine tedarik edileceğini duyurmuştu.
2024 yılı sonunda Düsseldorf merkezli silah üreticisi “artık Ukrayna’nın en önemli savunma sanayi ortağı” olduğunu ilan etti.
Aynı zamanda özel fon olarak adlandırılan ve şu anda Alman Silahlı Kuvvetlerinin (Bundeswehr) yeniden silahlanmasını finanse etmek için kullanılan 100 milyar avro değerindeki borçla finanse edilen programın da ana yararlanıcısı bu şirket.
Şirketin geçen yıl yaptığı açıklamaya göre, 100 milyar avronun 30 ila 40 milyarını Rheinmetall talep edebilir durumda.
SİVİL ÜRETİMDEN ASKERİ ÜRETİME BÜYÜK KAYMA
Savaş öncesi 2021 yılında şirket cirosunu yüzde 4,7 artırarak 5,66 milyar avronun biraz altına çekmiş ve o dönemdeki büyüme esas olarak grubun sivil bölümündeki, esas olarak da motorlu taşıtlardaki artan ciroya dayanmıştı.
Geçen yıl, sivil bölümdeki hafif bir daralmayla birlikte, grup satışları ilk dokuz ayda 6,3 milyar avroluk bir hacme ulaşarak bir önceki yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 36 daha fazla oldu.
52 milyar avroluk sipariş birikimi, yıllık satışların 2026 yılına kadar 13 ila 14 milyar avroya çıkarılmasının ve hatta uzun vadede 20 milyar avro sınırının aşılmasının kolaylıkla başarılabilir görünmesini sağlıyor.
Ukrayna’daki savaştan önce 100 avronun altında olan Rheinmetall hisse fiyatı şu anda 700 avronun üzerinde işlem görüyor.
BUNDESWEHR’DEN KAMYON SİPARİŞİ YAĞIYOR: “KATMA DEĞER” ETKİSİ
20 Ocak’ta Bundeswehr, 568 lojistik araç tedarik etmek üzere Rheinmetall ile sözleşme imzaladı.
Sipariş, 5t ve 15t modellerinde 349 UTF (korumasız nakliye aracı) kamyonun yanı sıra 121’i korumalı sürücü kabinine sahip 219 takas gövde sistemli kamyonu kapsıyor. Her iki projenin toplam değeri brüt 330 milyon avronun üzerinde.
UTF kamyonları 2026 yılına kadar, takas kasaları ise Kasım 2025’e kadar teslim edilecek.
Alman Federal Meclisi Bütçe Komitesi 18 Aralık 2024 tarihinde fonları serbest bırakarak Rheinmetall’in siparişleri 2024 yılının dördüncü çeyreğinde almasını sağladı.
UTF kamyonları, Temmuz 2024’te imzalanan ve lojistik araçlar alanında şirket tarihinin en büyük siparişi olan çerçeve anlaşmanın parçası. Bu anlaşma, brüt 3,5 milyar avro değerinde 6.500 adede kadar kamyonun teslim edilmesini öngörüyor.
Çerçeve anlaşması, Bundeswehr’e halihazırda sahada bulunan UTF 5t ve UTF 15t korumasız nakliye araçlarından yedi yıllık bir süre boyunca esnek bir şekilde ek miktarlarda sipariş verme seçeneği sunuyor.
Rheinmetall, 2024 yılında 2.015 adetlik rekor lojistik araç teslimatıyla Bundeswehr’in lojistik yeteneklerinin güçlendirilmesine önemli bir katkıda bulundu. Bu, Bundeswehr’in kamyon filosunun modernize edilmesine ve lojistik yeteneklerinin büyük ölçüde genişletilmesine yardımcı oldu.
UTF ailesi yıllardır Bundeswehr lojistik birimlerinin ve oluşumlarının operasyonel etkinliğine önemli bir katkıda bulunuyor.
Temmuz 2017’de Bundeswehr, Rheinmetall MAN ile 5 ve 15 metrik ton taşıma kapasitesi kategorilerinde yeni UTF mil gl ailesini tedarik etmek üzere sözleşme imzaladı.
Askeri tedarikte büyük miktarlar için esnek çerçeve anlaşmalarının kullanılması, UTF’leri de bu açıdan bir vitrin projesi haline getirdi.
2017’den bu yana, WLS ve 70 tonluk yarı römork çekiciler de dahil olmak üzere 6.000’den fazla HX aracı Bundeswehr’e teslim edildi.
WLS ve UTF’nin katma değerinin büyük bir kısmı (yüzde 75’inden fazlası) Almanya’da gerçekleşiyor.
EKONOMİDE SİVİL-ASKERİ İŞBİRLİĞİ GELİŞİYOR
Şirketlerin, Almanya’nın bir kez daha “askeri harekâtın potansiyel hedefi” olduğunun varsayıldığı bir döneme giderek daha fazla uyum sağladığı görülüyor.
Örneğin geçen kasım ayında Zeit’a konuşan Ekonomide Güvenlik Birliği Genel Müdürü Günther Schotten, “Şirketler de dahil olmak üzere, Rusya’nın düşmanı olduğumuzu görüyoruz,” diyor ve ‘sivil-asker işbirliğinin’ artmasını memnuniyetle karşılıyordu.
Alman silahlı kuvvetleri de bir süredir sanayi ve lojistik şirketleriyle daha fazla iletişim halinde.
Bunun temelini ise daha birkaç ay önce hazırlanan ve “OPLAN” olarak adlandırılan “Almanya Operasyon Planı” oluşturuyor. Alman Silahlı Kuvvetleri ve Federal İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan 1.000 sayfalık gizli belgede Almanya’nın askeri saldırılara karşı kendini nasıl savunabileceği ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor.
Bunun önemli bir bölümünü sivil yapılar, kentler ve belediyeler ile şimdi yavaş yavaş oynayacakları roller hakkında bilgilendirilen şirketler oluşturuyor.
Gesamtmetall sanayi derneğinin genel müdürü Oliver Zander, “Almanya, sadece caydırıcılık amacıyla, Rusya’nın doğudaki NATO ülkelerine olası bir askeri saldırısına karşı ayrıntılı bir şekilde hazırlanıyor,” diyor.
Zorunlu askerlik hizmetinin kaldırılması ve silahlı kuvvetlerin küçültülmesi nedeniyle, bir ittifak, gerilim ya da savunma durumunda giderek daha fazla sivil şirketin yer alması gerekiyor.
Bu sadece savunma sanayii için değil, enerji santrali işletmecileri, nakliye şirketleri, rafineriler ve gıda şirketleri için de geçerli.
NATO ile Rusya arasında bir çatışma çıkması durumunda Almanya’nın bir merkez olarak hareket etmesi gerekecek. Plana göre birkaç gün içinde on binlerce asker Bremerhaven ve Wilhelmshaven’a ulaşacak. Kadın ve erkeklerin barındırılması ve tıbbi bakımlarının sağlanması gerekecek ve gıda, yakıt, kamyon ve trenlere ihtiyaç duyulacaktır.
Savaş durumunda hükümet, deniyor Zeit haberinde, “şirketlerin iradesi dışında bile olsa”, gerekli tüm operasyonlar üzerinde çok hızlı bir şekilde kapsamlı bir kontrol sağlayabilir.
İlgili genel hükümlerin Soğuk Savaş’tan bu yana yürürlükte olduğunu hatırlatan Zeit, yine de esas fikrin, “böylesine acımasız bir müdahalenin” gerekli olmadığı yönünde olduğuna işaret ediyor.
Zeit, “Aslında pek çok yönetici, böyle bir durumda şirketlerinin ne kadar önemli olduğunu biliyor gibi görünüyor. Geçenlerde bir Bundeswehr komutanı, iş dünyası temsilcileriyle hiç son birkaç haftada konuştuğu kadar çok konuşmadığını söyledi,” diye aktarıyor.
KAZANÇ SAVUNMA SANAYİİNİN BÜTÜNÜNE YAYILIYOR
Öte yandan “savaş kârı” Rheinmetall’in ötesine taşmış durumda.
Diehl Group’un askeri bölümü olan ve Ukrayna silahlı kuvvetleri için IRIS-T hava savunma sistemi üreten Diehl Defense gibi diğer şirketler de hızla büyüyor.
Grup, yıllık cirosunu 2021’de 660 milyon avrodan 2022’de 810 milyon avroya ve 2023’te 1,14 milyar avroya çıkarmayı başardı; 2024 için daha fazla büyüme öngörülüyor.
SİLAH ŞİRKETLERİNİN İSTİHDAM İŞTAHI
Üretimdeki artışa, savunma şirketleri için çalışan personel sayısındaki artış da eşlik ediyor.
Diehl Group’un 2023’te işe aldığı 1.100’den fazla yeni çalışanının yaklaşık yarısı Diehl Savunma’da çalışıyor. Bunun başlıca nedeni IRIS-T füzelerinin üretiminin 2023’te bir önceki yıla göre üç katına çıkarılmış olması. Bu sayının 2024 yılında iki katına çıkarılması planlanıyor.
Ukrayna’daki savaşın başlangıcından bu yana tüm sektör yeni çalışanları işe alıyor. Örneğin geçen yılın ortalarında Augsburg merkezli Renk Group, yurtdışı lokasyonları da dahil olmak üzere çalışan sayısını yaklaşık 3.800’den yaklaşık 4.200’e çıkaracağını bildirdi.
Bu üretim bölgelerinin ürünleri arasında tanklar, fırkateynler ve diğer askeri ekipmanlar için dişli kutuları ve diğer bileşenler yer alıyor.
O dönemde Rheinmetall, yıl içinde 3.500 yeni kişiyi istihdam etmek istediğini; önümüzdeki üç yıl içinde yeni istihdam sayısının 6.000’e kadar çıkabileceğini söylemişti.
Dahası, personel sayısındaki bu hızlı artış sadece Almanya’ya özgü bir olgu değil. Büyük silah üreticilerine sahip diğer NATO ülkelerinde de benzer bir eğilim görülüyor.
Haziran 2024’te Financial Times, Leonardo’dan (İtalya) Thales’e (Fransa) ve ABD’li silah üreticilerine kadar çeşitli savunma şirketlerinde, önceki işgücünün yüzde on veya daha fazlasının yeni işe alındığını bildirmişti.
OTOMOTİV İŞÇİLERİ SAVUNMA SANAYİİNE YÖNELİYOR
Burada kritik noktalardan biri, krizdeki otomotiv sektöründeki fazla işgücünün önemli bir kısmının yükselişteki silah sanayii tarafından soğurulup soğurulamayacağı.
Almanya’da silah endüstrisi, krizin pençesindeki otomotiv endüstrisinde işten çıkarılan personel için giderek daha fazla bir “güvenlik ağı” olarak görülüyor.
2024 yılının ortalarında Rheinmetall’in, Continental ile birlikte bir kurtarma şirketi kurmaya çalıştığı ve bu şirketin kriz nedeniyle istihdam edemediği işçileri bu şirkete taşıyacağı bildirilmişti. Rheinmetall’in hızla artan personel ihtiyacı en azından kısmen bu kurtarma şirketi tarafından karşılanacaktı.
Baden-Württemberg eyaletindeki politikacılar, tedarikçiler de dahil olmak üzere geleneksel olarak güçlü bir otomotiv endüstrisine sahip olan bu eyaletin aynı zamanda Diehl Defense, Hensoldt ve ZF gibi şirketlerle güçlü bir savunma endüstrisine de sahip olduğunu belirtiyor.
Sektör doğrudan 14.500 kişiye istihdam sağlıyor; tedarikçiler de eklendiğinde bu sayının 42.000’e yükseldiği belirtiliyor.
Savunma sanayinin Baden-Württemberg otomotiv sanayinde bu yıl beklenen 40.000 kişilik istihdam kaybını karşılaması mümkün olmasa da, pek çok kişi bu sektörün büyümesinin en azından yaklaşan istihdam kayıplarının bir kısmını telafi edebileceğini umuyor. “Panzerlerin büyüme motoru haline gelebileceği” iddiası, faz için yazan Rüdiger Soldt tarafından dile getiriliyor.
SAVUNMA SANAYİİNDE İSTİHDAM, KİMYA SEKTÖRÜNDEKİ İSTİHDAMA KARŞI
Savunma sanayinin büyümesine, öneminin artması da eşlik ediyor.
Alman Güvenlik ve Savunma Sanayi Birliğinin (BDSV) aktardığına göre, yaklaşık 230 üye şirket 70.000 kişiyi istihdam ediyor.
2024 yılında yapılan bir araştırmada şimdiden yaklaşık 105.000 çalışanın olduğu varsayılıyor. “Güvenlik sektörü ve dolaylı olarak istihdam edilen kişiler” de eklenirse, sonuç yaklaşık 400.000 çalışan oluyor.
Güvenlik ve silah endüstrisinin yavaş da olsa genişlemeye başladığı alanlar, Alman kimya ve ilaç endüstrisi ile karşılaştırılarak görülebilir: Bu endüstri şu anda yaklaşık 450.000 kişiyi istihdam ediyor ve bu sayı (geniş bir şekilde tanımlanmış olsa da) güvenlik ve silah endüstrisinden çok daha fazla değil.
MİTTELSTAND’LARA RÜŞVET
Almanya’nın bel kemiğini oluşturan, istihdama büyük katkı sağlayan ve bazı ihracat pazarlarının neredeyse tamamını elinde tutan ürün portföyüne sahip Mittelstand şirketleri, uzun süredir Çin’den gelen rekabet, jeopolitik gerilimler, artan enerji/işgücü maliyetleri ve AB ile Almanya’nın boğucu bürokrasisinden şikayet ediyor.
Fakat savunma sanayii, büyük tekellerin yanı sıra, elektronik, sensör veya tahrik teknolojisi tedarikçisi olarak sektörün başarısına önemli katkıda bulunan çok sayıda Mittelstand‘ın da iştahını kabartıyor.
Örneğin Rohde & Schwarz, Hensoldt ve Siemens’in yan kuruluşu Siemens Mobility gibi şirketler tedarik zincirinin vazgeçilmez ortakları olarak öne çıkıyor.
(*) Erman Çete'nin yazısı, ilk olarak yayınlandığı harici.com.tr sitesinden alınmıştır.
Evrensel'i Takip Et