Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat
24 Ocak 2025 04:20

Renault’daki uygulamalar kentin gündemi haline geldi: Fabrikalarda sorunlar ve çözüm arayışları artıyor

Renault'ta tasarruf bahanesiyle ısıtıcıların kapatılmasının Evrensel'de haberleşmesinin ardından EMEP Bursa il Örgütünün bildiri çalışmalarında temas ettiği işçiler kendi sorunlarını anlatıyor.

Renault’daki uygulamalar kentin gündemi haline geldi: Fabrikalarda sorunlar ve çözüm arayışları artıyor

Ekran görüntüsü Bosch'un tanıtım filminden alınmıştır.

Ebrar GÜL
Berkay AVCI
Bursa

Evrensel gazetesinin 18 Ocak Cumartesi günü manşetinden duyurduğu, Renault’da patronun ‘tasarruf tedbirleri’ kentte tartışılan başat gündemlerden biri oldu. Biz de Emek Partisi Bursa İl Örgütü olarak hayata geçirilen ve işçilere eziyete dönüşen bu uygulamaları, çeşitli fabrikalardan işçilere duyurduk. Elbette yürüttüğümüz çalışmanın amacı işçilerin anlattıklarını onlara geri anlatmaktan ziyade, birlik çağrısı yaparak sorunları aşmayı tartışmaktı. Zira bunlarla birlikte partimizin Milletvekili İskender Bayhan da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a verdiği soru önergesinde işçiler için eziyete dönüşen bu uygulamaları dile getirdi ve fabrikaların neden denetlenmediğini sordu. Konunun gündeme gelmesinin ardından dile getirilen sorunların bir kısmı ise çözüldü...

Duraklarda birebir yaptığımız görüşmelerde Bosch, Yazaki gibi diğer tekellerde çalışan işçiler de bu tartışmalardan yola çıkarak benzer sorunlar yaşadıklarını dile getirdiler. Renault işçileri ise Emek Partisinin hem bu sorunlara vakıf olması hem de bu sorunların çözümü için kendileriyle daha ilerden tartışma sürdürme isteği konusunda kendilerinin patrona karşı ‘yalnız’ olmadıklarını gördü. Renault dahil adı geçen diğer fabrikalarda Türk Metal yetkiliyken işçilere dayatılan bu koşullar yine aynı sendika yönetiminin gözleri önünde, izin verdiği şekilde gerçekleşiyordu. Bizim de gözlemlerimizin başında sanayinin koçbaşlarında çalışan işçilerin üye oldukları sendikaya karşı biriktirdikleri öfke ve sorunlar karşısında arayış halinde olmaları vardı. Dağıttığımız bildiride işçilerin yaşadıkları sorunlar karşısında Türk Metal’in sessizliğini, yer yer patron adına işçilerin karşısına dikilen hallerini de teşhir ettik. Sendikaları, işçilerin yönettiği ve denetlediği örgütlere dönüştürme çağrısı yaptık.

RENAULT İŞÇİLERİ SORUNLARINI TARTIŞIYOR

Haberin çıktığı ilk gün fabrika yönetiminin tek tek işçileri çağırıp “Bu haberi siz mi yaptırdınız?​” diye sorması haberin yayılma hızını artırmıştı. Bir yandan İskender Bayhan’ın verdiği soru önergesinden de pek çok işçinin haberdar olduğunu duraklarda yaptığımız görüşmelerde öğrendik. Yine dağıtımlar sırasında Renault işçileri arasında bildiriyi almalarının ardından hararetli tartışmalar da yaşandı. “Bu kadar şeyi nasıl biliyorsunuz?​” gibi şaşıran hallerin yanında işçilerin yaşadığı bu sorunların bir parti tarafından dile getirilmesi kısmen de olsa güven verici oldu. Çünkü fabrikadaki tüm işçiler aynı sorunları tümden yaşamıyor. Kimisi ısıtıcı sorunu yaşarken kimisi eldiven ve kıyafet sorunu yaşıyor. Ancak bunların hepsinin birbirine bağlı olduğunu ve tüm fabrikada işçilerin birliğiyle çözüleceğini tartışmak, patron baskısı ve sorun çözmeyen sendikacılar karşısında işçilerin birbirlerine ihtiyacı olduğunu anımsattı. İşçiler, patronun geri adım atmasının sebebini ise sorunların Meclise taşınmasına, gazetelerde ses getirmesine bağlıyor. Isınma ve yemek konusundaki düzenlemelerde ise herhangi bir tepkiyle karşılaşılmadığı sürece yeniden başa dönüleceğini söylüyorlar. Pek çok Renault işçisi 2015’teki Metal Fırtına’da elde edilen kazanımların tekrarlanması gerektiğini düşünüyor ama güven sorunu ve baskıdan dolayı iş alanlarında ortak karar alınmasının zor olduğunu söylüyor.

SENDİKALI OLMANIN FARKI NE?

Yaşananlar karşısında işçileri birlik olmaya çağırdığımız bu çalışmada irili ufaklı pek çok fabrika işçileri de bunlara benzer sorunlar yaşadıklarının bilgisini paylaştılar. Bunlardan biri, traktör parçası üretimi yapan İzmakpar fabrikası. İşçiler, burada aylardan beri yüzlerce işçinin çıkarıldığını, bu sayede patronun yüksek ücretli işçilerden kurtulduğunu, onlar yerine düşük saatli ücretli taşeron işçilerin çalıştırıldığını aktarıyor. İzmakpar’da ağustos ayından itibaren periyodik olarak işçiler işten çıkarılıyor. İşçiler aynı zamanda ‘Küçülüyoruz, daralıyoruz’ diye kendilerine sürekli aba altından sopa gösterildiğini de ifade ediyor.

Genç bir Oyak Beton işçisi de fabrikasında yemeklerin kötü olduğu bilgisini paylaşıyor. Fabrikalardaki yemeklerle ilgili şikayetçi olmayan neredeyse hiçbir işçi olmuyor. Burada sendikalı iş yerlerine dair bir parantez açmak gerekir. Oyak Beton da sendikalı bir fabrika ve bu sorunlar burada da var. Sendikal hareketin düzeyini, sendikacıların çoğunlukla patronların iki dudağının arasına bakmasını yemek sorununun dahi çözülememesinden anlayabiliyoruz. Oyak Beton işçisi ayrıca mesaisi bittikten sonra yarı zamanlı olarak broşür dağıtım işi yapıyor. “İki iş yapmazsam borçlarımı ödeyemiyor ve geçinemiyorum” diyor.

ÖZDİLEK’TE KADINLARA MOLA YOK

Özdilek fabrikası Bursa’nın en büyük tekstil fabrikası konumunda. Binlerce işçinin çalıştığı fabrika her yıl büyümeye ve Avrupa-ABD pazarına açılmaya devam ediyor. Her yıl yeni yatırım hedefleri açıklayan fabrikanın bu denli büyümesinin altındaki gerçekleri yine çalışma sırasında karşılaştığımız işçiler özetledi. 4 yıllık işçi dahi 25 bin lira civarında ücret alırken fabrika bunun üzerine alışveriş çeki veriyor. Çek ise sadece Özdilek AVM’lerde geçerli. Sendikanın olmadığı fabrikada yemek molası dışında işçilerin mola hakkı yok. Erkek işçiler ise daha rahat. Erkek işçiler çay içmeye çıkabilirken paketleme bölümünde çalışan kadın işçilerin molaya çıkma hakları yok.

SONUÇ YERİNE

Pek çok işçinin gözünde Renault gibi bir fabrikada çalışmak bir ‘ayrıcalık’ olarak da görülebiliyor. Bunu çalışma sırasında pek çok işçi, genç, emekliden duyduk ve “Renault bile bunu yapıyorsa…” yorumları aldık. Tam da burada patronların daha fazla kâr etmek için yapabileceklerinin sınırlarının olmadığını da tartıştık. Yıldan yıla en ufak kazanımları dahi tırpanlayan patronlar, işçilerin örgütsüzlüğünden güç alarak bunları gerçekleştirdi. Bu sene eylül ayında başlayacak olan MESS grup sözleşmesi öncesi verilecek zammı ısıtıcıdan eldivene, kulaklıktan yemeğe kısarak biriktiren metal patronlarının her hamlesi işçiler için bir sınav olacak. Renault işçileri 2025 yılına kazanımlarla ve daha öz güvenle girdi, birlik olmadan mücadele edilemeyeceği bilgisi de işçilerin ajandasında yer almaya devam ediyor.

PATRON YABANCI, İŞÇİ YERLİ, SÖMÜRÜ KATMERLİ

Türkiye'de üç farklı fabrikası bulunan Japon tekeli Yazaki, dünyanın en büyük otomotiv sanayi kablo donanım üreticilerinden. ‘Yerli ve millilik’ propagandasını ağzından düşürmeyen Erdoğan iktidarında yabancı tekellere tanınan sınırsız sömürü hakkı Renault ve Bosch’da olduğu gibi burada da geçerli. Duraklarda sohbet ettiğimiz Yazaki işçilerinin anlattıkları da bunu doğruluyor. Bir işçi fazla mesaiye kalmak istememesine rağmen zorla fazla mesaiye bırakıldığını ve ücretini almakta da güçlük çektiğini belirterek, “Ücrette de gözümüz yok ama bizim işimiz olabilir, yorulmuş da olabiliriz. Mesai dışında çalışmak benim hayatımı zorlaştırıyor, çocuklarımın bakımına vakit ayıramıyorum” diyor. Yazaki’de çalışan başka bir işçi ise fazla mesaiye kalınmadığında işten çıkarmaların olduğunu, patronun zaten yeni işçi bulabildiğini ekliyor. Diğer bir Yazaki işçisi de ağustos ayından beri sürekli işten çıkarmaların olduğunu söylüyor.

Bosch işçileri de yine işçi güvenliğinin aksatıldığına dair bilgiler veriyor. Bazı bölümlerde bir buçuk aydır aynı kulaklıkla çalıştıklarını, yenilerinin dağıtılmadığını söylüyorlar. Renault’da olduğu gibi burada da yetkili sendika Türk Metal. İşçiler bu kadar sorun karşısında sendikacıları şöyle anlatıyor: “Patronun lafından çıkmayanlar bizim için ne yapabilir?​”

Evrensel'i Takip Et