Evrensel için yeni bir dönem
24 Ocak 2025 15:15

Önlem yok, denetim yok, en ucuz şey işçi hayatı

Elazığ’da Eti Krom AŞ’ye ait maden ocağında göçük altında kalıp yaralanan mesai arkadaşlarını hastane önünde bekleyen işçiler: Önlem yok, denetim yok, en ucuz şey işçi hayatı

Önlem yok, denetim yok, en ucuz şey işçi hayatı

Fotoğraf: Özkan Zülfikar/Evrensel

Özkan ZÜLFİKAR
Elâzığ

Bazen haftada bir gelir haber. Bazen ayda bir. Bazen birkaç tane peş peşe gelir haberleri madencilerin. Hemen sosyal medyadan, mesajlaşma uygulamaları gruplarından duyurulur: Falanca madende göçük olmuş. Filanca galeride taş düşmüş. Tavan çökmüş. Giriş kapanmış. Patlama olmuş vs...

Kaza geçirmiş -alınmayan önlemler kazanın en büyük nedeni- işçiden/işçilerden ayak kırılması, bacak ezilmesi hatta uzuv kaybı bile sevindirici haber oluyor. Ölmedi en azından. Hep bir ağızdan “Buna da şükür” denir.

Geçtiğimiz gün yine bir haber geldi. Başta patlama denildi. Sonra taş düşmüş denildi. Hastaneye ziyarete gittiğimizde akrabaları düzeltip “Çalışma esnasında çatlaktan maden alırken kaya düşüyor yukardan. Ama kırık bile yok şükür. Eti ezilmiş hafiften. Dikiş falan. İki saat tutacaklarmış sonra taburcu olacak. Çok şükür. Eti ezilmiş ama olsun. Et bu ezilir. Sağ salim çıktı ya. Yeter” deyiveriyorlar.

Hangi firma?

"BENİ SUÇLAMAK İSTEDİLER"

“Taşeron bir firma. Zaten taşeron firmalarda hiç önlem alınmıyor. İşçinin hayatı kimsenin umurunda olmuyor. Yahu ben alıyorum 25 bin lira, adamlara çıkarıyorum ayda 15 ton cevher. Ben olmasam kim çıkarır sana onca madeni.”

Hastanenin kapısının önünde bekleyen akrabalar da yaralı işçinin yanına alınmıyor: “Tedavisi sürüyor. Kimse girmesin.”

Sohbet sohbeti açıyor. Başlıyor işçilerden biri: “Ya ben de iş kazası geçirdim. Adı iş kazası. Traktör şoförüydüm ben. Galerilerden cevher çekeriz. Traktör dediysem vites kolunu vitesten atmasın diye elimle bastırıyorum. Bıraksam vitesten çıkacak. Çıkarsa hızlanacak traktör. Hızlanınca onca yükle tahtalıköyü boylarsın. Bir buçuk km gidiş, bir buçuk km geliş. Dağın içerisine giriyorsun yani. Maden ocağı orası. Rampa inip çıkıyoruz. Bir gün rampadan inerken fren tutmadı. Zaten tutmazdı fren ama birazcık da olsa durdururduk traktörü. Ama artık son hadde geldi demek. Basıyorum durmuyor. Uçtum traktörle rampadan girişe kadar. Kafa göz dağıldı bende. Ölmedim Allah’tan. Hastanede yatarken geldiler şirket yetkilileri. Yahu ne sendikamız var ne arkamda diğer işçiler. Yalnızım her açıdan. Geldiler ellerinde bir kağıtla, baktım şu yazıyor: Kendisine ait traktörüyle kaza yapan işçi bilmem ne… Tepem attı. ‘Her yere şikayet edeceğim sizi’ dedim. Biraz diş göstermesem kağıdı imzalatıp suçu bana yıkacaklar. Yani patrona gelsin de nerden gelirse gelsin. Kim ölürse ölsün. Umurunda mı? Önlem yok. Hiçbir şekilde denetleme de yok. Ben kurtuldum ama akrabam rahmetli oldu başka bir kazada. Öldü gitti. Neden? Önlem yok. Denetim yok. Bu memlekette en ucuz şey, insan hayatı. Hiçbir değerimiz yok.”

"DENETİM YOK, ÖNLEM YOK"

Bu konuşmalar günlük, sıradan sohbetler gibi işçiler için. Her zaman karşılaşılan konular. Bir gerilip, bir sinirlenip sonra “Her şey olur ama bizimkilerden birlik olmaz”a gelip dokunuyor konu. Yine bir işçi, “Defalarca grev yaptık. Arkamızı dönmeden bir sürü işçi işe başladı. Öyle bir korkutmuş ki patron, işçi ne yapsın? Çocuk var. Okul var. Ev kira. Geçim zor. Çalışmasa ne yapacak?​”

Bir işçi denetleme ve önlemler konusunda “Mühendisler galeriden giriyor, maden tarafında hemen imzasını atıp çıkıyor. Dışardan da atıyor imzasını. Eee ne oldu? ‘Denetledim. Sağlam. Ocakta sorun yok.’ Bitti. Yahu sen geldin, imza attın da hepi topu on beş dakika. Biz saatlerce çalışıyoruz. Bir gün bizimle kalıp gerçekten bir denetleme yapsana. Kontrol eden yok. Ağa da patron, paşa da patron.”

Bugünlük geçeceği vardı da işçi hafif yaralı bir şekilde geçirdi kazayı. Ancak bundan sonra neler yaşanır belirsiz. İşçiler, “Önlem alınsın. Çalışma koşullarımız biraz daha düzeltilsin. Biz de insanız. Vahşi dönemde yaşıyoruz sanki” diyorlar ve ekliyorlar: “Ölmek istemiyoruz.”

Evrensel'i Takip Et