Barolar: DDK yetkisi muhalefete karşı kullanılır

Damla Kırmızıtaş
Ankara
damlakirmizitas@gmail.com

DDK eliyle Saray’a kamu meslek örgütleri ve sendikalara kadar görevden uzaklaştırma yetkisi veren düzenleme dün Resmi Gazete’de yayımlandı. Düzenlemeye ilişkin gazetemize konuşan Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Ercan Demir,olağan koşullarda DDK’nin meslek odalarına yönelik olarak bir denetlemesi ya da yaptırım uygulamasının pratikte çok karşılaşılmadığını vurgulayarak, “Ancak kanunları uygulayıcılarının yaklaşımları burada önemli. Bu kanunla yola çıkılarak  meslek örgütlerine yönelik bir yaptırım,karar, düzenleme yapılamaz, yapılmamalıdır. Ama kanun uygulayıcılarına karşı bunu gerçekleştirme şüphe ve kaygımız var. Ancak bir yargı organının verebileceği bir kararın bu şekilde bir düzenleme ile oldukça kötüye kullanılabilmesi olasılığı, yargısal bir denetimin dışında uygulanabilmesi durumu kabul edilebilir bir şey değildir” dedi.

Kanunun ne Anayasa’ya ne evrensel hukuka ne de demokratik değerlere uygun olmadığına dikkat çeken Demir, “AYM daha önceki düzenlemeyi iptal etmişti. Anayasa’ya uygun olmadığı zaten AYM tarafından ortaya çıkmıştır. AYM’nin kararıyla Anayasa’ya uygun olmayan bir kanunun çıkarılması mevcut iktidarın demokratik hukuk devletine ve Anayasa kurallarına bağlılığına ilişkin yaklaşımını da açıkça göstermektedir.  Buna karşı tekrar AYM’ye gidileceği açık. AYM’nin de önceki kararları doğrultusunda iptal edeceğini düşünüyorum” diye konuştu.

ANKARA BAROSU: SON DERECE BELİRSİZ

Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu baroların, TBB’nin ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının kamu tüzel kişiliği niteliğine Anayasa ile kavuşmuş olduğunu ifade ederek, “Merkezi idarenin içerisinde yer alan DDK ile arasında; kanunla verilmiş, çok sınırlı ve istisnai hallerde mümkün olan bir vesayet yetkisi içerisinde olabilir. Bu sebeple de bu yetkinin ilgili kurumlar üzerinde icra edilmesi mümkün olmamalıdır” dedi.

Düzenlemede yer alan ve görevden uzaklaştırma yetkisinin sebeplerinden birisi olarak gösterilen “Kamu hizmetinin gerekleri yönünden görevi başında kalmasında sakınca” görülmesi halinin son derece belirsiz olduğunu belirten Köroğlu, “İdarenin bu yetkisini nasıl kullanabileceğine ilişkin bir çerçeve çizilmemiştir. Bu yetkinin kendisi de bu bakımdan Anayasanın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ile idarenin yasallığı ilkelerine aykırı görünmektedir. Zira hukuk devletinin temel gereği olarak hukuki belirlilik sağlanmamıştır. AYM’nin bunu Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleyemezsin dediği ve iptal ettiği yasanın tekrar farklı bir şekilde kanunla düzenlenerek önümüze getirildi. Tekrar AYM’nin önüne gideceğine inanıyorum. Gittiği zaman da esas yönünden meslek örgütlerine dair birçok açıdan bu yasanın hükümlerinin iptal edilmesi çok olası” dedi.

"YÜRÜTMEYE YARGI YETKİSİ KABUL EDİLEMEZ"

Diyarbakır Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç, Avukatlık Kanununda baroların yargının kurucu bir unsuru olarak kabul edildiğini, bu nedenle yürütmenin bir müdahalesinin olamayacağı şeklinde değerlendirdi. Güleç, “İstanbul Barosu ile ilgili açılan davada Avukatlık Kanunu gerekçe gösterilerek açıldı. Ama keyfiliğe açık bir düzenleme. Belki de yargısal faaliyetin konusu yapılabilecek bir işlem ve tasarrufun  Cumhurbaşkanlığına bağlı bir kurulun yetkilisi tarafından kullanılıyor olması yurttaşın da bu kurumları temsil eden kişilerin de hukuki güvenlik hakkını ortadan kaldırır. Anayasa’ya açıkça aykırı bir düzenleme oluğunu düşünüyorum” diye konuştu.

AYM’nin bu düzenlemeyi iptal etmesi gerektiğini söyleyen Güleç, “Çünkü yürütmeye belli konularda yargı yetkisi vermesi kabul edilemez. Daha kurumlara tedbir yetkisi tanınmıştı. AYM de bu yetkiyi kaldırmıştı. Tedbir yetkisini kaldıran bir mahkemenin bu düzenlemeyi de Anayasa’ya aykırı bulacağını düşünüyorum. Muhalif gördüğü kurumlara karşı kullanabilecek bir yetki verilmiş oluyor bu düzenlemeyle” dedi.