5 Şubat 2025 19:55
/
Güncelleme: 23:20

6 Şubat yürüyüşü: Sorumlulardan hesap soracak, Hatay’ı yeniden kuracağız

Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinin yıl dönümü nedeniyle, Hatay 6 Şubat Platformunun çağrısıyla TMMOB- KESK Defne Koordinasyon merkezi önünde toplanan kitle açtıkları "Hatay'ı yeniden kuracağız" ve "Unutmak affetmek yok" pankartlarıyla Saray caddesi boyunca yürüdü. Taleplerinin yazılı olduğu dövizlerle ve yaktıkları bahurlarla yürüyen kitle, "Deprem değil, ihmal öldürür", "Hatay bizim, memleket bizim", " Afet değil, bu bir katliam", "Katillerden hesap soracağız", "İnsanca yaşamak istiyoruz", "Katil devlet hesap verecek", "Unutmak yok, affetmek yok, helalleşmek yok" sloganları attı. 

Açıklama öncesi yaşamını yitirenler için saygı duruşu yapıldı. Sık sık 'Sesimi duyan var m?', 'Sesimizi duyan yok' diye bağırıldı.

Hatay 6 Şubat Platformunun çağrı yaptığı yürüyüşe DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, DEM Parti İstanbul Milletvekili Keziban Konukçu, EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan, EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, SOL Parti Başkanlar Üyesi Feray Aytekin Aydoğan, SYKP Eş Genel Başkanı Mertcan Titiz, SMF Sözcüsü Mahir Gürz, TMMOB Başkanı Emin Koramaz, Makine Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener, SES Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey ile MYK üyeleri, KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak’ın yanı sıra çok sayıda depremzede katıldı. Yürüyüşe katılan avukatlar cüppelerini giyip yaşamını yitiren meslektaşlarının fotoğraflarını taşıdılar.

Platform adına açıklamayı Seda Yüce okudu. Açıklamaya “Kenti sağır eden ve yardım bekleyen acı çığlıklarımıza kulak tıkayarak bizleri yalnız ve çaresiz bıraktıkları o günler hafızalarımızda ilk günkü diriliğinde” diye başlayan Yüce, “Hatay depremden en çok etkilenen yıkım ve ölümün en çok yaşandığı kent olmuştur. Devletin bir afet planının olmamasını, seçim dönemleri yapılan imar afları ile ruhsatsız kaçak binalara göz yummasını ve ilgili bilim insanlarının, meslek odalarının raporları ile uyarılarına rağmen depremlere dair hiçbir önlem almamış olmasını unutmadık, unutturmayacağız!” dedi.

Bugün itibariyle depremlerin üzerinden tam iki yıl geçtiğini hatırlatan Yüce, “Hatay halkı olarak bizler, ilk günden bugüne taşından toprağına, havasından suyuna terk edilmiş memleketimizde yaşamaya çalışıyoruz. İki yıldır eğitimden sağlığa, hukuki haklarımızdan temel ihtiyaçlarımıza, barınmadan ulaşıma, altyapı ve üst yapı sorunlarına kadar her alanda büyük sorunlarla mücadele ediyoruz” diye konuştu.

yürüyüş yapan kalabalık

Fotoğraf: Evrensel/Volkan Pekal

“İNSANİ KOŞULLARDAN UZAK KONTEYNERLERDE YAŞAMAK İSTEMİYORUZ”

"Kalıcı konutlarımızın bir yıl içinde teslim edileceği söylenmişken bizler hâlâ 21 metrekarelik teneke kutularına mahkum ediliyoruz" diyerek toplu yaşamın getirdiği hijyen sorunları, elektrik ve su kesintilerinin yaşamı dayanılmaz hale getirdiğini ifade eden Yüce, “Birçok konteyner çürümüş durumda. Nitelikli geçici barınma talebimizi sağır sultan duymuş, merkezi ve yerel iktidar duymamıştır. İnsanca yaşam koşullarından çok uzak konteynerlerde yaşamak istemiyoruz! Günlerce süren elektrik ve su kesintileri, internete erişilememe, yolların durumu, beton mikserleri ve hafriyat kamyonlarının sebep olduğu trafik kazaları, kaldırımların onarılmaması yalnızca konteyner kentlerde yaşayanların değil bütün Hatay halkının terk edildiği manzaranın can alıcı noktaları” diye anlattı.

SAĞLIKTA SORUNLAR BÜYÜYOR

Depremin ikinci yılında Hatay’da eğitim ve sağlıkta ciddi sorunlar yaşandığını ifade eden Yüce, “Yıkılan Aile Sağlığı Merkezlerinin yerine yeterli sayıda yeni bina inşa edilmemesi nedeniyle, birinci basamak sağlık hizmetleri, yetersiz altyapıya sahip konteyner ASM’lerde sunulmaya devam etmektedir. Sağlık personeli eksikliği, ulaşım ve barınma gibi temel sorunlarla birleşerek hizmet sunumundaki aksaklıkları derinleştirmektedir. İkinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinde ise yatak kapasitesinin yetersizliği, uzman hekim eksikliği ve tıbbi malzeme temininde yaşanan aksaklıklar devam etmektedir. Artan hava kirliliği ve kötüleşen çevresel koşullar halk sağlığı açısından ciddi riskler oluştururken, bebek ölümleri ve beslenme yetersizliğine bağlı büyüme gerilikleri önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir” diye konuştu.

“EĞİTİM HAKKIMIZDAN DA VAZGEÇMİYORUZ”

Tüm bu veriler ışığında, acil ve kapsamlı önlemler alınması çağrısı yapan Yüce, “Depremin üzerinden iki yıl geçmişken eğitimde ciddi aksaklıklar devam etmektedir. Okul ve derslik ihtiyacı sorunu hâlâ çözülememiştir. Okullarda temizlik personeli istihdamı ve hijyen problemlemleri devam etmektedir. Öğrenci ve öğretmenlerin barındığı konteyner kentlerde yaşam koşulları iyileştirilmemiştir. Bütün çabalara rağmen deprem bölgesindeki öğrencilere ücretsiz okul yemeği ve temiz içme suyu sağlanmamıştır. Psikososyal destek çalışmaları yetersiz kalmıştır. Eğitime ulaşım sorunu da devam etmektedir. Sorunların derinleşmesi deprem bölgesinde okul terkini de arttırmıştır. Hatay halkı olarak eğitim hakkımızdan vazgeçmiyoruz!” dedi.

yürüyüş yapan kalabalık

Fotoğraf: Evrensel/Volkan Pekal

“KALICI KONUTLARIMIZI BEDELSİZ İSTİYORUZ”

Demografik yapıyı bozacak ve göç hareketlerini hızlandıracak, şehrin kültürel yapısına zarar verecek “meskun mahallede rezerv alan ilanını” düzenleyen yasa, belirsizlikler ve sahadaki uygulamasıyla tedirgin olduklarını anlatan Yüce, “Rezerv alan tartışmalarının sürdüğü mahallelerimizde ise barınma sorunumuzu nasıl çözeceğimize dair soru işaretlerimiz giderilmiş değil. Verilen hibe ve kredinin barınma sorunumuza çözüm olmayacağı aşikar. Yaşanan depremlerin sorumlusu bizler değiliz depremlerin felakete dönüştürülmesinin de! Fazlasıyla bedel ödeyenler olarak kalıcı konutlarımızı bedelsiz istiyoruz!” dedi.

"AFET KAPİTALİZMİNE KARŞI EKOLOJİK ADALET"

Yüce, Kartalkaya’da yaşanan felakete de değinerek, “Kartalkaya’da gördüğümüz ve yeni katliamlara neden olan bu kâr hırsını ve sistemin destekçisi iktidarı tanımıyoruz. Kontrolsüz yıkımlar ve denetimsiz enkaz kaldırma çalışmalarının sebep olduğu hava kirliliği, devam eden ekolojik tahribat ve çevresel etkiler gözetilmeden yapılan projeler, bölgedeki ekosistemi ve sosyal yapıyı tehdit etmektedir. Bu durum, Antakya gibi çok katmanlı ve çok kültürlü bir tarihi şehirde ‘kes-kopyala-yapıştır’ mantığıyla yapılan inşaat projeleriyle kentsel dokunun geri dönüşü olmayacak şekilde zarar görmesine yol açmıştır. TOKİ eliyle yürütülen ve bölgenin tarihi-kültürel yapısına aykırı bir mimari anlayışla hayata geçirilen projeler, kent kimliğini silikleştiren en büyük tehditlerden biridir. Bizler afet kapitalizmine karşı kolektif bilinci güçlendirmek ve ekolojik adalet temelinde bir yeniden yapılanma sürecinin yürütülmesi için mücadeleye devam edeceğiz” dedi.

“SORUMLULAR YARGILANANA DEĞİN MÜCADELEMİZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”

İki yıldır kayıplarını aradıklarını ifade eden Yüce, “Kayıplarımız bulunsun, diye haykırıyoruz. Depremin üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen 142 vatandaşımıza dair hiçbir bilgimiz yok. Hayattalar mı, hayattalarsa neredeler? Hayatta değillerse mezarları var mı, varsa nerede? Depremde toplu ölümlerin yaşandığı apartmanların ve sitelerin davaları da sürüyor. Bu kadar yıkımın ve can kaybının yaşandığı bir memlekette hiçbir sorumlu istifa etmemiş, yargılanmamıştır. Kaybettiğimiz canlara ve kentimize sözümüz baki. Sorumlular yargılanana, yetkililer hesap verene kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.

yürüyüş yapan kalabalık

Fotoğraf: Evrensel/Volkan Pekal

“SORUMLULARDAN HESAP SORACAĞIZ”

Depremin ardından ciddi ihmallerin yaşanmaya devam ettiğini anlatan Yüce, son olarak şunları kaydetti: “Bugün buradan, molozların arasından, kentimizin kalbi Saray Caddesi’nden Hatay halkı olarak bir kez daha sesimizi yükseltiyoruz; Kaybettiklerimize verdiğimiz sözü unutmuyoruz, unutmayacağız! Bizi enkaz altında bırakanları da bugün konteynerlara mahkum edenleri de tanıyoruz. Sorumlulardan hesap soracak, Hatay’ı yeniden kuracağız! Bedelsiz kalıcı konutlarımıza, nitelikli eğitim ve sağlık hizmetlerine, güvenli ulaşıma, kayıplarımıza ,adil yargılanmalara ve insanca yaşam koşullarına erişene dek mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Açıklamadan sonra konuşan Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınları Derneği Başkanı, 795 kişinin kaybolduğundan ve hâlâ bilgilerinin olmadığını söyledi.

Adalet Peşinde Aileleri adına konuşan Döne Kaya, “Yaklaşık 1 yılın sonuna doğru yeni yeni davalarımız açıldı. Hiçbir kamu görevlisi yargılanmadı. Bizler bu durumun kader olmadığını biliyoruz. Kamu görevlilerinin yargılanması için mücadelemizi veriyoruz” dedi. (Hatay/EVRENSEL)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime  6 liralık ücret

Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime 6 liralık ücret

Saray iktidarının “Milletimiz zenginleşecek” propagandasını yaptığı Gabar petrolünün arkasında ağır bir işçi sömürüsü var. Günde 12 saat çalışma, taşeronlaştırma, sendikasızlık, yoksulluk sınırının yarısı bile etmeyen ücretler… Öyle ki sadece 12.5 saatlik üretim tüm işçilerin ücretini karşılıyor, geri kalan patronların kasasına akıyor.

Şırnak’ta bir günde çıkarılan petrol, Batman’da çıkarılanın yüzde 87 fazlası.

Serbest piyasada ham petrolün varil fiyatı yaklaşık 75 dolar.

İşçiler iki günde çıkarılan petrol kadar ücret alsaydı aylık ücret 160 bin lira olurdu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et