19 Haziran 2013 14:59
Özlem Aguş

DİYARBAKIR eski Baro Başkanı ve “KCK” ana davası avukatlarından Mehmet Emin Aktar, yargının “KCK” ana davası için tek başına bir şey yapmayacağını belirterek, “Çünkü yargı Kürt siyaseti açısından siyaset yapmanın, sınırlarını çizen bir organa dönüşmüş. Egemen olanın, hukukunu uygulayan, bunu gözeten, egemen olana sahip çıkan bir anlayışa sahip. Yargı, siyasal iktidarın belirlediği sınırlarla bir düzeni korumaya çalışıyor” dedi.

TAHLİYE OLMALARI LAZIM

Aktar, 17 Haziranda ara kararı açıklanan ve 2 kişinin tahliye edildiği karara ilişkin görüş belirtti. Kürt siyasetçilerin tutuklanmasının üzerinden 4 yıl 2 ay geçtiğini hatırlatan Aktar, 14 Nisan 2009 tarihinde gerçekleşen operasyon sonrasında operasyonların dalgalar şeklinde genişletilerek ana dava olarak bilinen “KCK” ana davasıyla birleştirildiğini söyledi. Tutuklu Kürt siyasetçilerin tutukluluk süresini belirten Aktar, “Birleşen dosyayı saymazsak, KCK ana davasında ilk yakalananların en kısa tutuklu süresi olanlar 3 yıl 5 ay gibi bir süre. İlk tutuklananlardan 50’yi aşkın kişinin tutukluluk süresi 4 yılı aşıyor” dedi. İlk dosyada 80, birleşen dosyada 17, toplam 97 tutuklu olduğunu kaydeden Aktar, 80 kişiden 45’inin örgüt üyeliğinden yargılandığını belirtti. “Ceza kanununa göre ceza miktarı, TMK’ye de bakarsak 7 buçuk yıl ve alt sınırdan verilmesi gereken ceza 6 yıl 3 aydır. Bu ceza verildiğinde bunun infazını yatması 4 buçuk yıldır. 4 buçuk yılı yattıktan sonra cezanın infazı tamamlanıp tahliye olmaları lazım” diyen Aktar, tutuklu siyasetçilerin tutukluluk sürelerinin 4 yıl iki ayını tamamladığını, eylül ayıyla beraber 4 buçuk yılın tamamlanmış olacağına dikkat çekti. Aktar, şöyle devam etti: “Böylelikle mahkeme aslında karar vermeden verilebilecek bir örgüt üyeliği cezasını infaz etmiş olacak. Bu şu demektir aslında, peşinen hüküm vererek, cezalandırmaktır. Yargılama yapmadan bir cezayı infaz etmektir.” Bunun diğer bir anlamının, bundan sonra mahkeme heyeti değişse dahi gelecek heyetler üzerinde de bir cezalandırma baskısı uyandıracağını ifade eden Aktar, “Çünkü bu kadar süre tutuklu tuttuğunuz bir insanı bu saatten sonra beraat ettirseniz de bu durumu açıklayamazsınız. Bu tutuklama infaza dönmüş oldu” diye belirtti.

YARGI TEK BAŞINA BİR ŞEY YAPAMAZ

Aktar, mahkemenin uzun tutukluluk süresine rağmen tutuklu Kürt siyasetçileri tahliye etmemesindeki nedenini ise şöyle değerlendirdi: “Mahkemenin peşinen cezalandırma yönünde bir kanaati var. Delilleri okumadan, savunmaları almadan, tutukluluk halleri ile bir cezalandırma niyeti var. Bu görülüyor.” Aktar, mahkemenin uzun tutukluluktaki ısrarı hakkında ise “Bu da alt sınırdan bir ceza yapılandırmasına gitmeyecekleri anlamına geliyor. Bunu göstermeye çalışıyorlar. Yani biz yasanın öngördüğü cezanın alt sınırından değil, bundan uzaklaşarak daha fazla ceza verebiliriz düşüncesi hakim. Bunu çok açık bir şekilde söylememiş olsalar da biz bunu tecrübelerimizden, gördüğümüz davalardan çıkarabiliyoruz” dedi. Yargının “KCK” ana davası için tek başına bir şey yapmayacağının altını çizen Aktar, “Yargı Kürt siyaseti açısından siyaset yapmanın, sınırlarını çizen bir organa dönüşmüş. Egemen olanın, hukukunu uygulayan, bunu gözeten, egemen olana sahip çıkan bir anlayışa sahip. Yargı, siyasal iktidarın belirlediği sınırlarla bir düzeni korumaya çalışıyor. Ve bu düzene muhalif olan herkesi cezalandırmaya çalışarak bu tutumu alıyor” diye belirtti.(Diyarbakır/DİHA)

Evrensel'i Takip Et