9 Aralık 2014 01:59

‘Din Eğitimi’ Şûrası

Şûrada özellikle din eğitimi ve değerler eğitimi ile ilgili olarak alınan kararlar, 4+4+4 ile başlayan ve eğitimin dini söylem ve kurallara göre biçimlendirilmesi yönündeki politika ve uygulamalarının önümüzdeki dönemde artarak süreceğinin işaretlerini veriyor.

‘Din Eğitimi’ Şûrası

Dr. Erkan AYDOĞANOĞLU
Eğitim Sen Eğitim Uzmanı

Dört yılda bir yapılan ve Türkiye’de eğitim politikalarının oluşturulmasında belirleyici olan 19. Milli Eğitim Şûrası 2-6 Aralık tarihleri arasında Antalya’da yapıldı. Dört farklı konuda oluşturulan ihtisas komisyonlarında yoğun tartışmalar yürütüldü. Eğitim Sen bütün komisyonlarda yer alan tartışmalarda laik, bilimsel eğitimin neredeyse tek gerçek savunucusu olarak yer aldı. 
19. Milli Eğitim Şûrası, başından sonuna kadar laik, bilimsel eğitim anlayışına ve pedagoji bilimine meydan okuma şeklinde gerçekleşirken, bir eğitim şûrasından çok, karma eğitimin tartışıldığı ve zorunlu din derslerinin yoğun olarak tartışıldığı, dini ve manevi değerler eğitiminin öne çıktığı bir “din eğitimi şûrası” olarak gerçekleşti. 

KATILIMCILAR NASIL BELİRLENDİ?
Milli Eğitim Bakanı, 19. Milli Eğitim Şûrasında bugüne kadar yapılanlar içinde ilk kez toplumun farklı kesimlerinden katılımcıların olduğu vurgusu yapmasına rağmen, komisyonlarda ve Şûra Genel Kurulu’ndaki görüntü bakanı tekzip eder nitelikteydi. 
Şûra ihtisas komisyonlarında yer alan MEB bürokratları, rektörler, öğretim üyeleri, okul müdürleri, öğretmenler, öğrenci ve veli temsilcileri ve elbette hükümet sendikasının temsilcilerinin yaptıkları konuşmalar, önerileri ve çıkan kararlar, kimi zaman hükümet sendikası ve bakanlığı karşı karşıya getirmiş gibi görünse de, her iki taraf da amacına ulaştı. Eğitim-Bir-Sen’in bir şubesinin avukatının veli temsilcileri içinde yer alması, benzer bir şekilde veli temsilcileri içinde emniyet, istihbarattan kişilerin bulunduğu yönündeki iddialar, Şûra katılımcılarının nasıl ve hangi kriterlere göre belirlendiği yönündeki soru işaretlerini arttırdı. 

CUMHURBAŞKANI ÖDEV VERDİ, ŞÛRA KARAR ALDI
19. Milli Eğitim Şûrası açılış konuşmalarında hem Cumhurbaşkanı hem de Milli Eğitim Bakanı, eğitimin sorunlarından çok “milli” ve “manevi” değerlere, özellikle ecdatları Osmanlıya özel vurgular yaptılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan Osmanlı modernleşmesini de içine alarak “200 yıldır çocuklarımıza eğitim üzerinden format” atılıyor diyerek “millet iradesi”ne özel vurgu yaptı. Bilginin önemli olduğunu, ancak “hikmet” olmadan, çocuklarımıza “manevi değerleri” öğretmeyen bir eğitim sisteminin kabul edilemeyeceğini belirterek şûra üyelerine resmen “ev ödevi” verdi ve şûranın “hayırlı kararlar” alacağını söyleyerek şûra gündemini tek başına belirlemiş oldu. 
19. Milli Eğitim Şûrası, özellikle “Öğretim Programları” ve “Okul Güvenliği” komisyonlarında yürütülen, laik, bilimsel eğitim anlayışına ve pedagojiye açıkça meydan okuma anlamına gelen tartışma ve söylemlerle, eğitimde 4+4+4 dayatmasını bile gölgede bırakacak kararların alınmasına neden oldu. Eğitim Sen temsilcilerinin her iki komisyonda başından sonuna kadar yapmaya çalıştığı müdahalelere rağmen, kararlar oy çokluğu ile alındı. 

DİNİ EĞİTİM KARARLARI
Eğitim-Bir-Sen’in temel hedef olarak belirlediği karma eğitimi tartışmaya açması, şûrada yürütülen tartışmaları baştan sona etkiledi. Eğitim Sen’in karma eğitimin Şûrada tartışılamayacağı yönündeki ısrarları, basın yasağına rağmen muhalif basının tutumu ve kamuoyunda oluşan tepkiler, karma eğitim karşıtı önerilerin gündeme getirildiği her iki komisyonda da “gündem dışı” olduğu gerekçesiyle reddedilmesini sağladı. 
6 Aralık Cumartesi günü yapılan genel kurula sadece delegeler ve Anadolu Ajansı’nın alınması girişimi, Eğitim Sen’in şûra kararlarını anında basına ve kamuoyuna duyurması ile boşa düşürüldü. Eğitim Sen, din eğitiminin ilkokul 1. 2. ve 3. sınıflarda zorunlu olması önerisinin geri çekilmesi ve AİHM kararına uyularak eğitimin bütün kademelerinde zorunlu din dersi uygulamasına son verilmesi yönündeki değişiklik önergesi, sadece 8 kişinin olumlu oyuna rağmen oy çokluğu ile reddedildi. Bu oylama sırasında sırf önergeyi Eğitim Sen verdi diye bazı sendikaların, öğretim üyelerinin ve velilerin çekimser kalması dikkat çekiciydi. Aynı konuda MEB Din Öğretimi Genel Müdürünün maddeyi yumuşatma yönündeki önergesinin bile salon tarafından oy çokluğu ile reddedilmesi, şûradaki “radikal” atmosferin anlaşılması açısından öğreticiydi.

OKULLARA KIŞLA DÜZENİ
Şûranın en çok tartışılan kararları başında çocukları potansiyel suçlu, okulları da birer cezaevi gibi gören, eğitime kışla düzeni getirmeye çalışan kararlar oldu. Temel insan hak ve özgürlüklerine aykırı kararlar alınan komisyonda emniyetten “riskli” öğrenciler hakkında istihbarat istenmesi, okul duvarlarının yükseltilmesi, öğrenci disiplin yönetmeliğinin ağırlaştırılması, okullara turnike ve kameranın takılması, öğrencilerin dedektörle aranması, tuvaletlere duman sensörü takılması gibi, eğitim bilimi ve okul iklimi ile temelden çelişen karar önerileri Eğitim Sen’in ret oyuna rağmen kabul edildi. 
Okul güvenliği başlığı altında gündeme gelen “Sendikal faaliyetlerin okul ve mesai saatleri dışında yapılması” şeklindeki bir karar önergesi genel kurul salonunda büyük tartışmalara neden oldu, Eğitim Sen adına söz alarak şûranın yasa ve sözleşmelerle güvence altına alınmış olan sendikal hak ve özgürlüklerin aleyhine karar alamayacağını belirtmemize rağmen, bakanın Şûra üyeleri ile sendikaları karşı karşıya getirme girişimi sonucunda önerinin kabul edilmesi sonucunda sadece Eğitim Sen’in tepki göstererek salonu terk etmesi salonu derin bir sessizliğe boğdu.
Eğitim Sen konu ile ilgili dışarıda basına açıklama yaparken, kabul edilmiş bir madde üzerinde değişiklik yapılarak sendika ifadesinin çıkarıldığı bilgisinin görevliler tarafından bizlere bildirilmesi ve salona geri çağrılmamız şûranın ne kadar ciddi yürütüldüğünü gösterdi.  

ŞÛRANIN GÖSTERDİKLERİ
Şûrada özellikle din eğitimi ve değerler eğitimi ile ilgili olarak alınan kararlar, 4+4+4 ile başlayan ve eğitimin dini söylem ve kurallara göre biçimlendirilmesi yönündeki politika ve uygulamalarının önümüzdeki dönemde artarak süreceğinin işaretlerini veriyor.
Milli Eğitim Bakanı, toplumu her ne kadar bu kararların tavsiye niteliğinde olduğunu belirtse de, eğitimde bir süredir bilimsellikten çok, iktidarın siyasal-ideolojik tercihleri ve dayatmaları ile hem okullarda, hem de toplumda yeni çatışma ve kutuplaşma alanları yaratmak için adım atmaktan çekinmeyeceğini gösteriyor.

Evrensel'i Takip Et